1973 yapimi, bas rollerinde tarik akan, nur surer ve kamuran usluer' in oynadigi seyredilesi bir film. zaten tarik akan basli basina seyretmek icin yeterli bir sebep olusturuyor zannimca.
insanda sesin oluşumu, akciğerlerde bulunan havanın gırtlakta bulunan ses tellerini titreştirmesi sonucu meydana gelir. titreşim hareketinden oluşan ses dalgalarının her biri enerji taşır. sesin yayılabilmesi için maddesel ortama ihtiyaç vardır. ses boşlukta yayılmaz. dünyadan, güneşte gerçekleşen yüksek sesli patlamaları işitemememizin sebebi, dünya ve güneş arasında maddesel ortam olmadığından sesin yayılamamasıdır. kendiliğinden ses çıkarabilen ses kaynaklarına doğal ses kaynakları ( insan, ateş böceği, rüzgar ) , yalnızca insan etkisiyle ses çıkarabilen ses kaynaklarına ise yapay ses kaynakları ( taşıtlar, müzik aletleri) denir. yunus, yarasa gibi hayvanlar birbirleriyle yalnızca ses ile iletişim kurabilirler. sesin yanlış kullanımı sonucu ses kirliliği (gürültü)meydana gelir. gürültü stres, baş ağrısı, halsizlik ve sağırlık gibi rahatsızlıklara neden olabilir. ses yalıtımı için çift cam, cam yünü, strafor köpük gibi malzemeler kullanılabilir.
seni sonsuz biçimde buldum o biçimi almıştın
sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın
yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi
herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi
yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın
ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın
sen bir atmacanın en uzun çığlığısın, her türlü gökte
göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın
seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun
çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun
gel ellerini ver en güzel ellerini öyle
ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle...
mehmet günsur'un yüzü suyu hürmetine dün akşam dvdsini aldığım filmdir. filmin ortalarına doğru çalıştığım şirkette çekiminin yapıldığnı anladığım , bu sebeple pek bir benim kanımın kaynadığı o iç sesi kendi içimde hissetmemi sağlayan film olmayı başarmıştır.
2010 türkiye yapımı gerilim filmidir. başrollerde selma ergeç ve Mehmet Günsür var.
aslında film hakkında söyleyecek pek bir şey yok. mehmet günsur'un yakışıklılığı ve goethe hakkında radyocu adamın söylediği sözler harcinde ele tutulur hiçbir şeyi yok bu filmin. ne gerebilmiş ne başka bir şey yapabilmiş. son derecede sıkıcı ve bazı sahnelerde komik. sonuda tahmin edilebilir. gerçi ben sonuna kadar izledim belki bu ses denen şey başka bir şey de olablir diye ama yok nafile.
selma ergeçe filmdeki hâl ve tavırları ile içimin gittiği, mehmet günsürün yapaylığın zirvelerinde olduğu, konunda diplerde olduğu türk filmidir. çıkarılan tek sonuç başta farklı tarzda belirttiğim gibi selma ergeçin oyunculuğudur.
ne olacak, ne olabilir, nedir ki, diye beklerken salak saçma bir sonla sizi dehleyen film olmuştur. gerilim filminden komedi filmine doğru kayışın en baba örneğidir.
1986 yapımı orta karar zeki ökten filmi.
filmde tarık akan hapishanede işkenceler görmüş ve psikolojik yaralar almış daha sonra hayata dönmeye çalışan durağan adam rolünde hayli başarılı. nur sürer daha yavan kalıyor. sadık reis rolünde tam bir deniz ve aşk insanına bürünmüş orhan çağman başta olmak üzere gülen ökten , yavuzer çetinkaya ve diğer yan oyuncular doğal oyunculuklarıyla filmi taşıyor.
sakin akan insanın psikolojik derinlerine inen fakat aman aman da olmayan lakin yakın dönem türk sinemasını etkilediğini düşündüğüm bir konuya sahip izlerken sıkılmadığım fakat birçok kişinin sıkılacağını umduğum bir film.
çok şey beklemeden izlenilesi.
10 üzerinden 6,5!
müzik okuyanları iyi bakmasını gerektiren artık hayatlarını ondan kazanacakları gerçeğini hatırlatan insanın içinde bulunan bazen iyi, bazen kötü zamanlarda yardımcı eştir.
birisi sarhoş olmuş şu anda naralar atıyor. birini sevgilisi terk etmiş odasında tek başına ağlıyor. bir sürü insan son nefesini veriyor şu anda. bir çocuk doğdu şimdi ilk kez ağlıyor, annesi deli gibi sancılı çığlıklar attı az önce. biri vuruldu hemen şimdi, bir tabanca patladı. birileri sevişiyor şu anda, binlerce kadın aynı anda orgazm çığlıkları atıyor. bir kaza oldu, acı bir fren yaptı iki araç birbirine doğru. maç izliyor birileri, kaçan gole bağırıyor binlerce insan. müzik dinliyor bazıları bangır bangır açmış hoparlörü. konser var bir yerde insanlar müziğe eşlik ediyor. yas var bir evde ölen kişiye ağıt yakıyor koca karılar...
sesleri duymuyor musunuz? yan komşudan geliyor bazıları, bazıları iki sokak öteden, diğer mahalleden, binlerce kilometre uzaklıktaki bir şehirden, dilini dahi bilmediğiniz başka bir ülkeden geliyor bazıları. çok ses var, hepsi beynimin içinde.
sevinçten, üzüntüden, acıdan, heyecandan, stresten, sarhoşluktan, zevkten, açlıktan, sinirden, aynı anda bağırıp çağıran milyonlarca insanın sesini düşündükçe siz de delirecek gibi olmuyor musunuz?
fazıl say'ın behçet aysan, metin altıok ve aziz nesin şiirleri için bestelediği ve 2 haziran 2012 de kadıköy süreyya operasında seslendirilen eserin adıdır.