gözlerle yapılandır.
insanları hissetmek çoğu zaman yapmadığımız iştir.
baş parmağımızı bir çocuğa sallayarak istediğimiz bölümü mesleği seçmesini isteriz. başarısızlığını aptallık olarak kabul ederiz. ama çocuk aslında ses çıkarmadan yani sözde itaat ederek 'ben bu değilim, istemiyooruuum' diye haykırıyordur. lakin algılarımız o kadar kapalıdır ki kişisel hırslarımız sevdiklerimizin mutluluğunun önüne geçer.
çoğu insan susarken bile yüz ifadesi, gözleriyle konuşur. patron, müdür dikte ettim mutlak egemenlik sağladım derken aslında çalışanın içinden okkalı bir küfür sallamakta olduğu yüzünden anlaşılır da o sadece suskunluğunu baz alır. insanları okumak meziyettir. duyarlı olmak, görebilmek de öyle.