gece eğitimi esnasında konu nöbetti, komutan nöbetçi askeri canlandırması için yasin'i seçti. yasin r leri söyleyemeyen, yumuşak sesli, çok naif bir askerdi. eğitim ağırlaştığında ilk bayılan yasin olurdu.
canlandırma sırasında, komutan yasak bölgeyi geçerken, yasin o sert ve kendinden emin ses tonuyla adeta gürledi;
ses tonu allah vergisidir bu kesinlikle sonradan olacak birşey değildir. mesela bazı insanların ses tonu o kadar güzeldir ki sadece onu konuşturup sesini dinlemek istersiniz. birde tam tersi konuştukça rahatsız edici ses tonu olan insanlar vardır. bu kesinlikle onun elinde olan bir durum değildir. ama karizmatik ses tonunun insana ayrı bir hava kattığı aşikardır.
müziği seven insanların var olanı daha iyi kullandığını düşündürten özellik.
her tonunu duyarım kısacık telefon konuşmalarında.
delirircesine bağırmaz hiç ama kalınlaşıp incelen sesi duyduğum an onun tabiriyle ‘içime kaçar’ sesim.
şaşırılacak şey ama yine iyi olurum onu duyunca dahi.
neyse ki duyduğum için.
yanındayken hiç yükselip alçalan tonu kullanmadı.
derinden gelen romantik tonu duydum hep.
yan yanayken hiçbir sorun yaşayamadığımızdan sanırım.
belki bir gün hiç duymayacaksın bu sesi diyene kadar iyiydim, sinirlendiğini bildiğim halde.
sinirlenmek olağan bir şeydi, hep olan birşey, onu yaşatan birşey.
susmak.
gitmek.
o sesi duymayacak olmak.
bu geri dönüşsüz bir yenilgi demekti.
adeta bir bitiş çizgisine geldin uyarısı.
yada artık sana sinirlenmiyorum bile demekti.
herşeyi çok fazla düşünürüm de,
hem yumuşacık gelen hem içini parçalayan sesini duymadığımda nasıl olacağımı düşünmeye cesaretim olmadı pek.
olmasındı da.
en zor günlerimde kulağımda olan ses o oldu hep.
ya bundan sonrası?
sinirli ses tonu ayrı, kahkahalı sesi ayrı, gripli sesi ayrı, şarkı söylemekten yorulmuş sesi ayrı, sabah yeni uyanmış sesi ayrı, gece uykusuz kalmış sesi ayrı, üstümde gezindiği sesi ayrı, romantik sesi ayrı, başka insanların yanında olan sesi ayrı, işle ilgili konuşurkenki sesi ayrı, ailelerin yanındayken ayrıydı sesi.
hepsini duyduğum için kulaklarıma geliyor her tonu belki.
bunlardan mahrum kalıp, nasıl tam olunurdu?
konuşurken başka yerlere gidip geldiğim için söylemem gerekenleri unutuyorum yada söyleyemiyorum.
sevgililer günün kutlu olsun.
sesi de herşeyi gibi eşsiz olan insan.
ilk ve tek sevdiğim.
insanların ayırt edici özelliği.
Her zaman kulaklarımda olan bir ton var.
Gripken de iyileşince de kulaklarıma çalındığında içimin ürperebildiği.
Romantik ama keskin.
Kararlı ve baskın.
Yumuşak ve kelimelerin yavaş ve derin biçimde dilden döküldüğü o ton.
ilk saniyeden itibaren yine kalp ritmim olağan atışından farklıydı.
Heyecan verici o mesajın ardından gelen o uzun telefon konuşmasının ilk saniyesiydi bu.
Herşey gerçekti.
Sesi, zor nefes alışı ve nefesi zar zor verişi.
Cümleleri. O Afilli, yürek hoplatan cümleleri.
Sesi, o gripli sesi.
Sahi Bi insan gripken bile bu kadar etkileyici olmayı Nasıl bilebilirdi.
Konu onun sesi olunca, birşeyleri sorgulamıyor insan.
Sadece dinliyor.
Bazen şarkılarını, bazen özenerek seçip söylediği o cümlelerini.
Öylesine sevmiş ki beni.
Beni neden sevmiyor diye ağladığım gecelerden utandım.
Öyle içindeymişim ki yalnız bedeninde değil ruhundaymışım meğer.
Binde bir de olsa;
Kadınım dediğinde,
Hep içimdesin dediğinde,
Seviyorum dediğinde sorgulamasaydım.
Öylesine seviyorum ki onu.
Yaşamımı oluşturan herşeye herkese karşılık onun o güzel ses tonu.
Evet ben bugün sayamadığım bi çok kere olduğu gibi aşık oldum.
Sevmeyiz biz aşktan bahsetmeyi.
Yaşadığımız şeye aşk demek onu sınırlamak, Bi kalıba sokmak gibi gelir.
Oysa yaşanılan şey, ne bir kitaba ne bir filme ne bir şarkıya ne yazılan uzun yazılara karşılıktı.
Sanırım kulağımdaki sesin olduğu müddetçe bunu sana söylemekten bıkmıcam.
Ömrüm senindir.
insanlar, özellikle de müzik eğitimi olmayanlar kendi ses tonlarına yakın tonları severler. eh, insanların geneli de tiz sesli olunca ortalıkta bu kadar emre aydın, kenan doğulu falan oluyor. müzik endüstrisinde kadınların ses tonunun pes olması da aynı nedenden çünkü ortalama bir tenör ile kontralto ya da alto istenmesinin nedeni de sesin tenora yaklaşması. yani mümkün mertebe erkekler kadınsı ve ince, kadınlar kalın ve erkeksi oluyor ki daha geniş bir kitle tarafından beğenilsin.
oysa erkeğin erkeksi, kadının kadınsı sesi olması güzeldir. özellikle erkeğin pes sesli oluşu çok büyük nimettir*.
bir de şöyle bir durum var: ağlayan, huzursuz bir bebeği, başka bir sıkıntısı yoksa, sakinleştirmenin en kestirme yolu pes ve mümkünse kirli sesli bir adamın göğsüne yatırmak ve yumuşak bir sesle adamı konuşturmaktır.