an itibariyle pek çok galatasaray'lının yaşadığı kronik rahatsızlık. ülkede salgın olarak görüldüğü gün ise 20 haziran 2008* ve takip eden 2 günü içeren periyoddur.
kendimi travesti gibi hissettiren durumdur.
hayır sabah negzel konuşuyordum vikvik diye akşama ses gitmiş. olur mu öyle şeyaa.
yeminle yarın hayatımın aşkıyla tanışsam tiksinir çocuk benden bu sesle bitiririm kendimi. *
tez geçsin lütfen.dinimiz amin.
çevredekileri huzursuz eder. konuşmaya korkarsınız. sesiniz kısıkken daha da konuşasınız gelir. yani en azından bana öyle oluyor.
ha birde tarçın çayı iyi gelir. şu hazır satılan tarçın çayları değil. ya da toz şeklinde ki tarçını sıcak suya katmıyorsunuz. çubuk tarçından yapılması gerekiyor bu çayın. http://ulu.li/u9dp98 şu şekildedir. iyi gelir.
destekleyici, alternatif tıbbın da çözüm olmayacağı bir seviyedeyse, yani ilaçla milaçla çözülmeyecek kadar uzun sürdüyse kesinlikle ciddiye alınması gereken bir problemdir. doktorun size, kansersiniz deme ihtimali yüksek olabiliyor. bunu ilk duyduğunuzda kaza anını hatırlamayan bir kazazede gibi kısa süreli bir hafıza kaybı yaşıyor ama ardından realist bir edayla, evet doğru işittim diyebiliyorsunuz kendinize.. ameliyat masasının davetkar bekleyişi ve size giydirdikleri deli gömleği kulağınızda çınlayan sesin akustik ayarını bozacak bir dalgınlık oluşturamıyor. gaflet kabiliyetinizi yitiriyorsunuz zira dünyayı seven yönlerinizin dışındaki her şeyinizle teyakkuzdasınız. asla ciddiye almayacak kadar aptal olmayın ve kısık ses karizma katar diyenlere inanmayın. görünün bir doktora.. şakası yok bu işin. içinize giren kameranın haddi hesabı yok bilesiniz..