bunca adamın gündüzleri ne yaptığı oldum olası bana sıkıntı oldu kardeşlerim. hele biraz daha düşüneyim dediğim an, dehşete kapılıyorum.
inceleyelim,
şimdi bu adam 6- 6 buçuk gibi evinden çıkıyor. sağdan soldan insan topla, işe götür 8. eh diğer servis şöförleriyle iki laklak, bir sabah çayı varsa simit, hadi tamam bir de gazete oku oldu mu sana 9:30.
akşam 17:30 mesai sonu olsun. e bu adamın 17 gibi iş yerinde olması gerekli. yollara erken düşmesi lazım, 16:00 da yola çıksın.
buraya kadar herşey normal. iyi, güzel...
hesaba koyulalım.
16:00 - 9:30 = ( sıfırdan sıfır çıktı 0, sıfırdan 3 çıkmaz komşuya gittik bir onluk aldık 10- 3 = 7. komşuda kaldı 5, 5 den 9 çıkmaz yan komşuya gittik 1 onluk da ondan istedik, 15 - 9 = 6. komşuda bi bok kalmadı 0 - 0 = 0. yani 670. evet, sanırım sıçtım. salla bunu)
ne diyordum?
saat 9:30 dan 16:00 ya 6 buçuk saat. şimdi sormak lazım bu adam 6 buçuk saat boyunca ne yapıyor?
ufak bir hesaba daha gireyim,
türkiye'de 10000 tane servis kullanan şirket olsun. *. bu şirketlerin her birinin 6 şöförü olsa 6 x 10000 = 60000 şöför. 60000 tane 6 saati boş adam. 60000 x 6 = 360000 adamsaat şeklinde bir güç var elimizde.
hacım bu adamlar toplansa halısaha maçı yapalım dese, bir takım 7 kişi olsa, iki takım 14 kişi yapar.
60000/ 14 = 4285.7142857142857142857142857143 tane halı saha yapar. hadi küsüratı salla 4285.
ya da günde iki defa inönü doldurup boşaltabilirler, peki niye böyle birşey yapsın bu adamlar, bilemiyorum...
her biri gelip bir entry girse, sözlüğün anasını ağlatırlar. mysql server gone away olur.
kahveye gittiler diyelim. 60000/4 = 15000 okey masası eder. herbiri iki çay ise 120.000 adet erzurumlu çay bardağı. dönen paraya bak.
kafamı yoruyor bu adamlar. uykular haram oluyor. devamlı hesap makinesi elimde, nasıl ekonomiye kazandırırız bu abimleri düşünüyorum. sıkıntılarım bitmiyor.
notumdur: entrydeki sayısal verilerin kaynağı hakkında detaylı bilgi midenizi bulandıracak düzeye ulaşabilir. isteyen özel mesaj atsın.
+ çok şey var lan... nası diyim sana... neler oluyo biliyo musun?.. dev bir kancaya takıldık olm... zincire vurdular, çekiyolar bizi.
- hiç direnme buğram. bırak çekip koparsınlar o kafanı. kafa kopması ne biçim kafa yapar biliyo musun? enn güzeli... bi daha ne içsem de kafa yapsam diye hayatta uğraşmak zorunda kalmassın. lan keş, kaç kere sööliycem sana "kafayı dümdüz edip arama beni" diye. konuştuğundan bi halt anlamıyorum olm!
+ servis şoförü celil abi dedi ki..
- gene ne dedi o mezarcı inbe!
+ "buğram gel boşken servis minibüsüne binelim, egsozu içeri verelim" dedi. karbon monoksit nası kafa yapıyo biliyo musun. akıl alıyo akıl. egzos dumanı başka bişeymiş olm.
+ şimdi yalnız, arabayı çekiciye yüklediler çekiyolar. çıksam da nereye gidicem. camları felan açtık, ööle estire estire gidiyoruz, burda iyiyiz be sıkılhan. celil abi baklava istiyo. ben düşündüm de, sen yarım kilo cevizli yaptırsan...
- yapma ööle bişey, düşünme sen, yorma o keş kafanı... şimdi tek başına telefonu kapatabilcen mi kanka.
+ ayıpsın. kafam iyi ama kendimi her zaman bilirim ben. "ne demek telefonu tek başına kapatabilicen mi?" bak nası kapatıyorum...
personelleri 08:00 gibi işe bıraktıkları anda arkaya dönüp özenerek bakmamıza, hatta "ulan aslında kullanırım lan be bu aracı" diye iç geçirmemize sebep olan durumdur.
sen işe giderken o aracını bol yapraklı ve sessiz bir ağacın gölgesine çekip arka koltukta fosur fosur uyuma hazırlıkları yapmaktadır ve evet bu gerçek içimizi acıtır
hiç dile getirmek istemesekte hep özenerek bakarız onlara "servis güzergahı değişmez" yada "servis beklemez beklenir" gibi taviz vermez sözleri ve bizi iş yerimize bıraktıktan sonraki mutluluğuna gıpte ederiz ve onlar gündüzleri ne yaptıklarını asla kimseye söylemezler çünkü bu servisçilerin kutsal yeminidir.*