Servigillerden, Akdeniz bölgesinde çok yetişen, kışın yapraklarını dökmeyen, 25 m boyunda, ince, uzun, piramit biçiminde, çok koyu yeşil yapraklı bir ağaç, andız (Cupressus sempenvirens).
her mezarın başına dikilen up uzun ,sanki ahirete uzanıyormuş gibi gelen ağaçtır.bu hususiyetiyle ölümün timsali olan bir ağaç.hayat ve memat, dünya ve ahiret arasındaki köprümüzdür!..belki de yaratılmışlar arasındaki en zor vazifelerden birini üstlenmiştir...ölümü temsil etmek gibi bir talihsiz vazifeyle memurdur!..
dünya üzerindeki nadir doğal ormanlarının bir bölümü de ülkemizin güneyindedir. fıstık çamı ile birlikte akdeniz'in doğal peyzajını karakterize eder.
türkülere konu olmuş inceliği, uzun boyu (30-35 m) ve koyu yeşil yaprak dokusu ile uzaklardan dikkati çeker. ülkemizde 599 hektar saf servi ormanı bulunmaktadır. küçük bir futbol topuna benzeyen kozalakları ve birbiri örtecek şekilde üst üste yerleşmiş pul yaprakları ile diğer iğne yapraklılardan farklıdır. türkiye'de doğal olarak yetişen alt türü dallı servidir.
mezar başı ağacı olmakla birlikte divan edebiyatı nda çokça kullanılan bir benzetmedir.
bu ağaca bir de divan edebiyatı gözü ile bakmanın uygun olduğunu görüyorum. servi neden aşıklar tarafından sevgilinin boyunun benzetildiği bir ağaçtır hiç düşündünüz mü?
bu sorunun cevabı için önce şunu bilmek gerekir servi neden mezarlık ağacıdır? servi ağacının kökleri yatay olmadığı için mezara zarar vermez, kökü dik bir şekilde uzar ayrıca üst tarafı da dikey uzar, dalları v.s. servinin mezarlık ağacı olmasındaki neden budur.
divan edebiyatı'nda neden sevgili bu ağaca benzetilir? aşıklar bu edebiyatın temel anlayışı olarak sevgiliye hiç bir zaman ulaşamazlar, sevgili, aşığı her zaman süründürür. aşık bir gün sevgiliye kavuşamamanın verdiği üzüntü ile öldüğü zaman baş ucuna servi yani sevgili dikilir. sevgili onu öldüğünde de rahat bırakmaz. evet biraz ütopiktir ama güzel bir teşbih anlayışıdır.*
akdeniz iklimine özgü, kışın yapraklarını dökmeyen bir ağaçtır; anavatanı doğu akdenizdir.ülkemizde ve tüm akdeniz ülkelerinde mezarlıklarda, cami, kilise ve manastırların bahçelerinde sık sık rastlanır. 500-700 yıl kadar yaşar.
eskiden bahar gelince oduncular tarafından bu ağaçların gövdelerinden çentilen parçalar, kürk paltolar ve yün elbiselerin aralarına aç güvelerin hücumlarına karşı korumak üzere konurdu.
Ne zaman bir kabristanın yanından geçsek ya da vefat etmiş bir yakınımızın ruhuna fatiha göndermek adına ellerimizi semaya açıp yüce allahdan niyazda bulunsak karşılaştığımız, adeta gök ve yer arasında merdiven yahut köprü, uhrevi düşlerin ebedi membaı, ve bir o kadar da huzur veren ağaçlardır.