genç dergisinin röportaj isteğini "ben zaman'ı bile reddetmiş adamım!" diyerek geri çevirdiğini gayet sağlam bir kaynaktan öğrendiğim oyuncudur. ismail abi olsaydı kabul ederdi halbuki ama serkan keskin'e de saygımız vardır elbet.
"metot" adlı tiyatro oyununda oynayan, gönlümde leyla ile mecnun dizisiyle yer etmiş oyuncudur.
bu gün sırf onu izlemek için konusunu dahi bilmediğim, okumadığım metot oyununa gittim, çiftehavuzlar'dan taa kocamustafapaşa'ya. ara vermeden 2 saat boyunca oynadı oyununu, bir kez daha hayran oldum kendisine. nasıl bir zamanlamaysa aynı anda çıktık tiyatrodan, selin şekerci de oradaydı, bilen bilir, ismail abinin şekerparesidir o. sarıldılar konuştular, ben sadece gülümseyerek izledim. ne bir şey sorabildim, ne konuşabildim. "öpebilir miyim sizi" diye soran bir hayranını da gülerek "tabi" diye cevapladı, ayrı bi sempatimi kazandı.
çok başka bi adamdır serkan keskin, ismail abimizdir bizim, abimizdir.
dizideki ıslığına vurgun olduğum insan, oyuncu denmesi gerekenden.
cihangir'de 3 hatun geziyor ben ismail abi ıslığı çalmak için uğraşıyorum. dar bir sokak aynı benim çocukluğumda seksek oynadığım sokak. ısrarlarımın sonucunda yere seksek çizdik, çantaları montları bıraktık bi apartmanın girişine ve oynamaya başladık. pii.. bizde kahkaha bide benim ayarsız sesimle diziden etkilenmiş hareketlerim tavan yapmış. insanlar cama çıkmış bizi izliyor gülümsüyor. bir kadın dayanamadı geldi oynadık. fotoğrafımızı çekiyorlar falan. cihangir'in lüks bir sokağında seksek oynarken sıra bana geldi ve ben sevincimi ismail abi ıslığı ile gösteriyorum.
tam arkamda duran apartman kapısı açıldı, aha geldi biri dövmeye derken. enee serkan keskin. ben kaldım mı öyle aval rakkun gibi.
adam aceleyle saatine baktı hızlıca giderken birden döndü ve seslendi: iSMAiL ABiii!
bende sanki bunu demeyi bekliyormuşcasına : HOP!
gülümsedi durmadan gitti.
rastlantının demlenmiş güzelliğiydi. biz de sonra gittik, zevk olsun diye çift katlı otobüse bindik; beylikdüzüne gidip geri dönene kadar bende bu anın damağımda kalmış tadı gitmedi, gülümsedim de durdum öylece.
(bkz: olaylar olaylar)
beyaz showdaki o durgun halleri tamamen beyaz'ın eseridir/suçudur. zira orada serkan keskin varken, programı adeta sadece hande yener üzerinden yürütmeye çalışmıştır. başarılı da olmuştur.
lakin hem ismail abiye, hem de programı izleme sebepleri ismail abi olanlara büyük ayıp etmiştir.
beyaz show da ne işim var lan benim burda şeklinde durup diken üstünde oturuyormuş izlenimi vermiştir. canlandırdığı ismail abi karakterini öyle benimsedik ki yolda görsek bir ismail abi olmadığını bildiğimiz halde böğrümüze basardık ama beyaz showu 10 dakika izledikten sonra öööeeehhh deyip geri durdum. keşke hiç çıkmasaydı keşke hep ismail abiyi oynayan adam olarak kalsaydı.
anlamlı, derin ve bir o kadar da güzel bakan adam. leyla ile mecnun değil başlangıcı bende serkan keskin'in. L&M'u izlemeye başlama sebebim aslında. evet belki rol aldığı diziler güzeldir. ama o varsa işin içinde sanki bir başkalık geliyor. onu gördüğümde ekranda içimde ne sıkıntı varsa gidiyor. mert ile gert, başka semtin çocukları, hırsız polis, sonbahar, kurban... hepsinde ayrı güzeldi. şuan ki L&M için söylenebilecek bir şey yok aslında. güldürmek değil onun yaptığı her zaman, hani böyle gördüğün an bir farklı hissedersin ya, hani gördüğün an onun en üzgün hali bile size bir umut aşılar ya işte serkan keskin bu kadar kendi gibi duruyor ekranda. sanki gerçekte de o bir ismail abi, bahri, engin, bahri...
umarım bir gün tiyatro sahnesinde de izlemek nasip olur.