ard arda artı oy verince yazarını içini kaplayan tarifsiz huzurun farkında olan denyodur, denyo olmayadabilir, hemen yaftalamayın.
meselenin özüne dönersek, kendimden yola çıkarak yaptığım birkaç çıkarım var bu konuda.
entryleri oylanmadığı için, girdiği entrylerin okunmadığını düşünen, bir süre sonra bu durumdan sıkılıp yazma hevesini kaybeden çok fazla yazar olduğu muhakkak, ki bu durum beni de zaman zaman düşüncelere gark etmekte.
sözlük yazarları olarak oylama kültürümüz oturmadığı için, sadece bizi güldüren, gerçekten hoşumuza giden entrylere artı oy veriyoruz. öte yandan kendi mantalitemize ters bir entryyi görür görmez eksiyi basıyoruz. tematik entrylere, edebi değeri olan entrylere oy vermekten kaçınıyoruz. bu bir gerçek.
şimdi gelelim seri artı oy vermenin dayanılmaz hafifliğine...
bu denyolar genelde sözlükte oylama kültürünün oturmamış olmasından şikayetçi olanlardır. bir başlığa tıklayıp, içindeki beğendikleri bir entrye artı oy verdikten sonra "diğer yazarlar da yazmış, emek harcamışlar, emeğe saygı." diyerekten sıradan aşağı doğru artı oy verme işlemine devam ederler. daha sonra "lan ne kadar iyi bir adamım ben ya, diğer yazarların entrylerini oylayarak onlara entrylerini okuduğumu belli ediyorum. kendilerini önemli hissettiriyorum. keşke bütün yazarlar oy sistemini sık sık kullansalar." diye de düşünmeden edemezler.
ben denyosudur, bu denyo bense aldığı hazzın yanında gurur da duyar.
olay şöyle vuku bulur:
bir başlığa tıklanır, entryler okunur, bir tanesi çok beğenilir, artı oy verilir, sonra merak edilir acaba başka neler yazmış...
sıralanır sol frame e yazdığı başlıklar, entrysi beğenilen yazarın. rastgele okunur, okudukça daha güzel entryler gelir karşısına insanın, doğal olarak gerekli oy verilir ve, "acaba başka neler yazmış" düşüncesi gitgide büyür.
okunur...oy verilir...
seri halde devam eden bu durum sonunda güzel entryler okumanın ve bunlara karşı yapılması gerekenin yapılmasının yarattığı haz duygusu yaşanır.