programına visa card ve baklava reklamları alarak, ve bu reklamlardaki oyunculuğunu başarıyla sergileyerek beni bir kez daha kendine hayran bırakan lider şahsiyet .
fenerbahçe-antalyaspor maçından sonra şekip mosturoğlu'nun söylediği "formsuz hakemleri tff veya mhk dinlendirmeli" sözünü "şekip mosturoğlu tff veya mhk'den birisi gitmeli" olarak anlayan, veya anlamak isteyerek lafları göt deliğinden anladığını gösteren spor basınının yüzkarası şahsiyeti.
izlendiği 15 dakikalık periyotta ortalığı karıştırmak hususunda gösterdiği gayreti ülke problemlerini haklamada gösterseydi türkiye imf yi haraca bağlardı anasını satiim. "hocam sanki bi tartışma var orda, hocam bu futbolcu da çirkef değil mi, hocam öyle de hakem görmezden gelmiş sanki, hocam senin karıyı manavla yakaladım.." gibi binlerce cümleyi sadece bir programda kurup bırakır ortalığa.
anketler de ayrı cümbüş;
"evet sayın izleyiciler, yönetimle alakalı bi anketimiz var.
- yönetim istifa edebilir diyorsanız a,
- sorulur mu lan, tabii edecek diyorsanız b,
- etmezse insan değilim aq diyorsanız c,
- takım süper ama etsinler bakalım nası olcak diyorsanız d yazıp 8293 e yollayın."
saray gibi bir evde yaşayan insan. futbolcuların aldığı parayı konuşmak yerine kendisi yaptığı iş karşılığında aldığı paraya baksın. gökmen özdenak gibiler de sayesinde para kazanıyor ki bu daha da vahim.
ağzı bantlanıp güney amerika'ya gönderilmesi gereken insandır. neden mi?
buna tam 48 ay boyunca güney amerika'nın tüm liglerinde zorla maç seyrettirip bantlı ağzı ile yorumlanması sağlanmalıdır. 48 ay ortalama haftada 1 maçtan hesapla yaklaşık 200 maç yapar. ve her maçı bir hafta boyunca 21 adam eşliğinde sadece mimikleriyle anlatması istenmelidir. 21 adam beher gün için üçer üçer vardiyalı çalışacaklar. bu arada elleri de arkadan bağlı olmalıdır. eğer istenilen kıvamda anlatamaz ya da yorumlamazsa bambu sopası ve su eşliğinde dövülmelidir. akabinde türkiye'ye geri getirip özel bir kanala teslim ettikten sonra program yaptırılmalı ve yakın takibe alınmalıdır.
muhtemelen "mum" gibi olacaktır.
edit:imla.
"bir gerginlik var mı, bir tatsızlık yaşandı mı?" insanı. hemen hemen her hafta, program telegol olsun, serhat ulueren le son nokta'nın yerini alan son kale olsun fark etmez, bir maç biter bitmez ilk bağlantıda bu soruyu yöneltir. onun işi takımlardaki olayları, gerginlikleri bildirmektir, futbol ikinci plandadır. maçların ardından futbolcuları taşıyan otobüse yapılan olumsuz tezahüratları da buna dahil etmek mümkün, nedense "sadece telegol kameraları görüntüledi." ifadesiyle izleriz bunları.
her hafta olay yaratan açıklamalar, skandal dosyalarla, ses kayıtlarıyla sunar programını, türkiye gündemini belirler. cümlelerine ekseriyetle "bana göre..." şeklinde başlar ve "bu bir skandal!" diye devam ettirir. ayrıca konuklarına yönelttiği iyi amaçla, meraktan dolayı sorulmuş süsü verilen sinsi, kavga çıkarıcı soruları sormakta da üstüne yoktur.
an itibari ile roberto carlos türk futboluna büyük hizmetler vermiştir diye roberto carlos'u savunan, ne hizmetler vermiştir diye soranlara köpüren bu güne kadar galatasaray'lı zannettiğim ama son haftalarda yaptığı konuşmalarla fenerbahçe'li olduğunu anladığım bi enteresan spor yazarı.
az önce son kale programında uruguay milli takımı kaptanı diego lugano için futbolcu değil, bilica, gökhan zan, servet çetin luganodan çok daha iyi oyuncular diyerek saçmalamanın dibine dibine vurmuştur.
(bkz: gargamel)
beşiktaş taraftarı serhatı gargamel olarak belirtir.
iyi niyetlı bir insan olduğunu düşünmüyorum bazen objektif yaklaşıyo ancak çogu konularda yanlıdır.
programlarında beşiktaşı çoğu zaman çabucak geçirir.
her hafta bir dosya, bir skandal patlatan, her hafta birilerinin maskelerini düşüren adamdır. şimdi programında öyle bir bahseder ki yılın skandalı, tüm türkiye bunu konuşacak falan der. sonra programdan sonra çok çok bir iki gazete de küçük haber olur programdakiler, unutulur sonra. bir sonraki hafta başka bir konuda tekrar benzer bombalar patlatır. böyle devam eder. kanaltürk'e gelmeden önce bir süre ortalarda yoktu. sessizdi ortalık da.. daha sakin geçiyordu spor programları.. geldi tekrar bir gürültü geldi sanki pazar gecelerine. en azından bana öyle geldi. bununla beraber ahmet hocayı dinlemek uğruna da katlanırım kendisine ayrı konudur.
yaptığı programla futbol dünyasının kurtlar vadisinde neler yaşandığını göstermekle övünen gazeteci.büyük ihtimalle alternatif bir program yaptığını düşünür fakat futbolda dönen çirkeflikleri göstererek bizi futbolun amatör taraftar ruhundan soğutmayı bilen insan diye de açıklayabiliriz.
Gereksiz, incir çekirdeğini doldurmayacak konuları kasten büyüten olay Ahmet Çakar ve Ziya Şengülün katkılarıyla çığrından çıkınca da "Artık konuyu kapatalım beşiktaşa geçelim" diyen eskilerin bıyıklı şimdinin bıyıksız spor müdürü.
telegol isimli spor gazetesinin reklamlarında insanı kırıp geçiren sunucu/spor adamı.
ulan o nasıl bir "renkli, tarafsız" deyiş allahım! ellerin hareketi mimikler falan. sunduğu programda nasıl konukları gaza getiriyor aynısını halk için yapmaya çalışmış. "yürrrüüü beaa! gidip alalım şu gazeteyi!" diyerek alası getirilmeye çalışılmış isana. yemeyiz tabi.*
izlerken onu yerine izleyenin yerin dibine girip tüylerinin diken diken olduğu, en ciddi göründüğü anda bile türlü şaklabanlıklar tasarlayan, bu şekilde iyide para kazanmış komik ama görülmeyesi şahsiyet.
