sergey yesenin

entry26 galeri6
    1.
  1. intihar ederek yaşamına nokta koyan bir rus şair. mayakovski'nin de dostudur.

    vladimir mayakovski dostu sergey yesenin 'in bileklerini keserek bir otel odasında intihar etmesinden çok etkilenir ve bu şiiri kaleme alır. ancak kendisinin sonu da pek farklı olmayacak genç yaşta o da intiharı seçecektir.

    SERGEY YESENiN'E

    Sen gittin,
    diyorlar,
    yukarılarda bir dünyaya.
    Sonsuzlaşma -
    Uçuyorsun,
    parıldayan yıldızlara çarparak.
    Ne borç var artık bize,
    içki ne de
    Ayılma.
    Hayır, Yesenin,
    oh
    çekmek değil benim istediğim.
    Görüyorum ben
    kesik bileklerinle sendeleyişini
    Ve alayla değil
    acıyla
    düğümleniyor yüreğim
    Görüyorum
    bir kemik çuvalı gibi
    yere atışını gövdeni.
    - Dur! diyorum.
    Bırak!
    Delirdin mi sen?
    Sürer mi ölümü
    hiç insan
    tebeşir tozu gibi
    yanaklarına?
    Sen ki çok daha
    iyi verirdin ölüme
    ağzının payını herkesten.
    Yeryüzünde başka
    kimsede olmayan
    o efece konuşmamla.
    Niçin?
    Nedeni ne?
    Donup kalıyorum şaşkınlıktan.
    Homurdanıyor eleştirmenler :
    - Bizce, bunun asıl nedeni
    Şu...
    ya da bu...
    ama daha çok,
    kopmak toplumdan,
    Çok fazla bira
    ya da şarapla kafayı çekmesi.
    Başka deyişle
    Satsaydın
    Bohemleri
    işçi sınıfına, diyorlar
    Sınıf bilincin olsaydı,
    bak, bu gelmezdi başına.
    Oysa işçiler de
    kvastan sert içkilerle
    kafayı çekiyorlar.
    O sınıf da içerek
    güzelce sıçıyor kendi ağzına.
    Başka deyişle
    Parti'den biri
    denetleseydi seni
    Sağlansaydı böylece
    asıl önemi
    içeriğe vermem
    Yazardın o zaman
    her gün
    o dizelerin
    yüzlercesini
    Uzun uzun
    Ve sıkıcı
    Doronin'de gördüğümüz türden.
    Ama bence
    böylesi bir deliliğin içine düşseydin
    Sen çok daha önce
    son verirdin
    yaşamına.
    Votkadan gitmek daha iyidir
    inan bana
    Böylesi sıkıntıdan boğulmaktansa.
    Hiçbir zaman söyleyemeyecekler
    nedenini bize
    seni yitirişimizin.
    Şuracıkta duran
    çakı mı, yoksa ip mi?
    Ama bulunsaydı
    mürekkebi, elbette,
    Angleterre otelinin.
    Damarlarını kesmen
    ve ölüp gitmen
    gerekmezdi.
    Sana öykünenler çıldırdılar sevinçten :
    bir daha, bir daha!
    Neredeyse bir yığın insan
    zıvanadan çıkıp
    öldürdü kendini.
    Neden çoğaltmalı
    intiharları
    böyle sayıca?
    Daha kolay değil mi
    mürekkeple doldurmak
    otellerde şişeleri!
    Sonsuza dek
    kilitlendi artık dilin
    arkasında dişlerinin.
    Benim bu bilmecemsi sözlerim
    yersiz
    bir bilgiçlik sayılmamalı
    Halkımız,
    yaratıcısı ve yaşatıcısı o güzel dilimizin,
    Yitirdi ölümle
    yansılı sesler üreten
    en coşkulu çırağını.
    Ve o herifler taşıyıp duruyorlar
    ölü şiir döküntülerini
    Geçmiş,
    gömülmüş ölülerden
    hemen hiçbir yeniliği olmayan.
    Üstüste yığıyorlar
    tatsız uyaklarını
    mezara toprak atar gibi: daha beterlerini
    Onurlandırmak için oğlunu
    Esin Perisi'nin bile
    işine yaramayacak olan.
    Sana yaraşacak
    bir anıt
    henüz dökülmedi.
    Hani nerde o anıt,
    dövülmüş tunçtan
    ya da yontulmuş mermerden?
    Oysa çoktan doldurdular
    yığın yığın
    parmaklıklarının dibini
    Çöplerle,
    adama sözcüklerinden, anılardan,
    o bok püsür şeylerden.
    Adın
    hıçkırıklarla birlikte doldurdu mendilleri.
    Sözcüklerini
    geveleyip duruyor Sobinov ağzında
    Kıvrılıp oturmuş da
    altına suyu çekilmiş bir kayın ağacının -
    'Hiçbir şey söyleme,
    ah dostum,
    içini de çekme, ne olursun.'
    Ah,
    sen onu kim bilir nasıl alaya alırdın,
    Şu Leonid Lohengrinsi'yi,
    baş belası, Tanrı'nın!
    Ortalığı kim bilir
    nasıl da ayağa kaldırırdın:

    'izin veremem
    şiirsel gargaralarına
    anıran eşeklerin!'-
    Sağır ederdin kulaklarını
    üç ayaklı ıslıklarınla, sonra,
    Yazdıklarının hepsini
    kıçlarına sokmalarını söylerdin.
    Harcardın bozuk para gibi
    o yeteneksiz heriflerin hepsini,
    Doldururdun
    smokin ceketlerinin
    kara yelkenlerini,
    Öyle ki savrulurdu
    sağa sola
    Kogan gibileri,
    Süngüleyerek
    sivri bıyıklarıyla
    gelip geçenleri.
    Oysa bu arada
    sayısı hiç de azalmadı
    bu serserilerin.
    Çok zorlu bir iş
    onları sayıca geride bırakmak.
    Yaşam
    yepyeni bir biçimde
    yeniden kurulacak.
    işte o zaman
    yepyeni şarkılar söylenmeye başlayacak.
    Böyle bir çağda
    ağırlaşıyor sorunları
    kalemin,
    iyi ama, gösterin bana
    siz ey zavallı
    hortlaklar sürüsü, hadi
    Nerede görülmüştür
    ve ne zaman
    yüce bir kişinin.
    Dikenli yolları bırakıp da
    gül bahçelerini seçtiği?
    Sözcükler
    yönlendir
    insanoğlunun güçlerini.
    Yürüyün!
    Arkamızda
    zaman patlasın
    bir mayın gibi.
    Bizim geçmişe sunacağımız
    yalnızca
    bukleleri

    Rüzgarda
    geriye savrulan saçlarımızın.
    Eğlenceye ayrılacak yeri yok
    gezegenimizin.
    Yarınlardan
    koparıp
    almalıdır mutluluğu
    insan.
    Şu yaşamda
    en kolay iştir ölmek.
    Asıl güç olan
    yepyeni bir yaşama
    başlamak.



    Çeviri : Yurdanur SALMAN
    5 ...
  2. 2.
  3. mürekkep bulamayınca şiirini, bir bıçakla kestiği kolundan akan kanla yazar. Bu son şiiridir.
    ölmek yeni bir şey değil dünyada
    ama yaşamak da yeni bir şey değil
    kuşkusuz...
    5 ...
  4. 3.
  5. intiharı

    Sergey Yesenin, psikolojik bir rahatsızlık yaşadı ve hastaneye yatırıldı. Kısa bir süre sonra hastaneden çıktı. 27 Aralık 1925'te ingiltere Oteli'ndeki odasında bileklerini keserek intihar etti. Cesedinin yanında Mayakovski'ye yazdığı bir not bulundu. Sergei Yesenin, Moskova'nın Vagankovskoye mezarlığına defnedildi.

    Rusya'nın en popüler şairlerinden birisi olmasına rağmen, onun için devlet töreni düzenlenmedi. Joseph Stalin ve Nikita Khrushchev'in başkanlığı esnasında Kremlin tarafından yasaklandı. Nikolay Bukharin'in Esenin'i eleştirisi, önemli şekilde yasaklamaya katkıda bulundu. 1966'da eserlerinin çoğu tekrar yayınlandı.
    2 ...
  6. 4.
  7. Hoşçakal dostum, hoşçakal
    Sevgili dostum yüreğimde yaşayacak anın
    Sonunda ayrılmak yazgısı olsa da insanın
    Hoşçakal dediğimiz gibi buluşmak da var.

    Hoşçakal dostum, el sıkışmadan suskunlukla,
    Sakın üzülme, nedir bu gözlerindeki hüzün
    Şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm,
    Ama pek öyle yeni sayılmaz yaşam da.

    sergey yesenin
    3 ...
  8. 5.
  9. ''Yesenin'de harikulade bir içtenlik var. Fransızların bu şairi sevdiklerini, onda kendilerine yakın bir şeyler bulduklarını şaşırarak öğrendim. Bu, Yesenin''de, bir yandan hem Guillaume Apollinaire, hem gerçeküstücülük arasında ortak bir şey bulunması; öte yandan, şiire konuşma dilinin sokulmasıdır.'' *
    1 ...
  10. 6.
  11. "şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm
    ama pek öyle yeni sayılmaz
    yaşamak da."
    1 ...
  12. 7.
  13. hayata "hayır" diyen şair.

    --spoiler--
    geçmişin çağsamasıdır her hüzün
    kimi yürek yalnız orada çarpar
    ne yazık bazan üstümüzden "bugün"
    eğreti bir ceket gibi sarkar

    kim kendine saklamayı bilecek
    pahasız bir mücevher gibi beni?
    yargıç yarın da "serseri" diyecek
    olsun, kanla yazarım şiirimi *
    --spoiler--

    (bkz: yol üstündeki semender)
    2 ...
  14. 8.
  15. 9.
  16. elveda sevgili dostum, elveda
    sen kökleri içimde uzanan.
    ayrılık yazılmış alnımıza
    ilerde gene karşılaşırız inan.

    elveda dostum, el sıkışmadan
    sessizce... ne keder ne tasa gerek
    ölmek yeni bir şey değildir bu dünyada
    ama yaşamak da yeni bir şey olmasa gerek...
    1 ...
  17. 10.
  18. rusya'nın yetiştirdiği sağlam ŞAiRLERDEN birisidir. şiirlerinde özellikle rus folklörü etkisi hakimdir. bununla birlikte gençliğinde san petesburg'a gitmiş ve orada bir çok rus şaiir ile samimiyet kurmuştur. bunlardan birisi de ünlü "iskitler" şiirinin sahibi alexandr blok'tur. yesenin'in bu günlere gelmesinde etkileri büyüktür bu şairin.

    hayatının ilerleyen dönemlerinde devrimi eleştiren siyasi yazıları dolayısı ile staline ve hruşev döneminde sovyetlerde bir zamanlar soljenitsin'in uğradığı akibet gibi yasaklanmıştır. hatta stalin döneminde bir punduna getirilip kurşunlanan ünlü ekonmi teoristi buharin'in bu şahsın şiiri üzerüne yazdığı eleştri bile yasaklanmıştır.

    hayatının daha daha ilerki dönemlerinde içki illetine bulaşmış olup bu illetten çok çekmiştir. lakin-sanatı baskıdan doğuran rabbım-bu dönemde yesenin'e en sağlam şiirlerini kanıyla yazdırmıştır.

    en sevdiğim şiirlerinden birisi; (nikagda ya ne bıl na bosfore)hiç bir zaman boğaziçine gitmedim)
    2 ...
  19. 11.
  20. o dönemin toplumuna baktığımızda öyle ya da böyle büyük edebiyatçıların tamamına yakın devrimden etkilenmişti. bu etkileşim öylesine üst düzeydeydi ki, herhangi bir yazar olması yeter, devrimin getirdiği büyük dönüşümlerin ceremesini çekmekteydi. nitekim devrime bir yanıyla uzak kalan sergey yesenin'de, devrimin biricik çocuğu mayakovski'de bu devrimin ağırlıklarını omuzlayamadılar. belki de şair milleti denilerek geçilebilir. ancak gerçek o kadar kolay değil. muhalif yesenin'de, mayakovski'de büyük dönüşümün hem bir nesnesi, hem de bir öznesiydi. tıpkı tüm toplum gibi onlarda bundan ağır yıkımlarla ama hepsinden öte büyük sıçramalarla çıktılar. bu yüzden boşuna değildir kendilerine ait en özgün eserleri hep devrimci süreç içerisinde vermişlerdir bu büyük edebiyatçılar.
    2 ...
  21. 12.
  22. 13.
  23. Sevgilinin elleri bir çift kuğu,
    Saçlarımın altınında yüzüyor.
    Bu dünyada her insanoğlu
    Kendi aşk şarkısını söylüyor.

    Bir zamanlar uzaklarda ben de söylerdim
    Ve aynı şarkı şimdi dilimde,
    Bu yüzden soluklanıyor derin,
    Yumuşacık söz, ince esrikliğiyle.

    Bütün sevgiyi akıtırsa ruhun pınarı
    Yürek olur bir külçe altın,
    Ancak şimdi ısıtmıyor şarkıları
    Ayışığı, sıcaklığıyla Tahran'ın.

    Bilmem, nasıl geçeyim yaşam yolunu,
    Kül mü olayım okşayışlarında Şahanenin,
    Yoksa yaşlılığın eşiğinde bir gün ruhumu
    Gereyim mi anısıyla şarkılı yiğitliğin.

    Herkesin bir kendi yürüyüşü var
    Kimi göze, kimi kulağa iyidir.
    Bir iranlı besteliyorsa kötü şarkılar,
    Demek asla Şirazlı değildir.

    Bu şarkılar içinse benden söz açınca,
    Şöyle deyin, duysun her insanoğlu:
    Daha ince ve güzel şarkı söylerdi ama,
    Kıydı ona bir çift kuğu.
    1 ...
  24. 14.
  25. türkçesi: attila tokatlı'ya ait bir şiiri:*
    kandırmak istemem kendi kendimi,
    ama sisli yüreğimde hep bir kaygı var.
    bilmiyorum niçin bana: o yesenin rezili.
    bilmiyorum niçin bana: o şarlatan diyorlar.

    ne bir cani ne de bir haydutum ben,
    masumları kurşuna da dizmedim, dizdirmedim.
    yoldan geçenlere durmadan gülümseyen
    bir sokak serserisiyim o kadar.

    sabahtan akşama değin gezinmekteyim
    moskova yollarında muzip ve mağrur,
    insan sevmeyen başıboş köpekler
    ayak sesimi işitir işitmez durur.

    kardeşçe başını eğip selamlar beni
    karşılaştığım her uyuz beygir.
    gönül yoldaşıyım tüm hayvanların.
    hastadır: bir şiir yazarım iyileşir.

    istemiyorum hoşna gitmek kadınların,
    ahmakça kaygılarla çarpmamalı bu yürek.
    hüznümü boğmak üzre bana katırların
    önüne serpilmeye bir avuç arpa gerek.

    bambaşka bir düzenin kanunuyum ben.
    insanlara da dostluk duymam asiyim.
    hazırım en güzel kravatımı hemen
    boynuna takmaya şu sersefil köpeğin.

    ancak böyle düzelir bulurum keyfimi,
    dağılır içimde sis, bir güneş doğar.
    ve işte bundan bana: o yesenin rezili
    ve işte bundan bana: o şarlatan diyorlar.
    1 ...
  26. 15.
  27. Kendisi için " sergey yesenin'e sevgimin 43 sebebi" diye çağrışımsal bir isimle şiirler yazdığım, hüznümün ortağıdır. fırat'ın ötesinde güllerin ölümlü bakirelerden üstün olduğunu bilen, yaşamın hüzünle gelen bir yalan olduğuna inanarak, bana 85 yıl önceden gerçeği bildirmiştir. Müteşekkirim.
    1 ...
  28. 16.
  29. Bu ruslarda da ne yürek var be! intihar he? Vay ki ne vay... Bizde niye yok lan intihar eden şair. göt yok bizde göt, hep laf...
    1 ...
  30. 17.
  31. aldatmam kendimi

    Aldatmam kendimi,
    Sıkıntılı yüreğimde kaygı pusulandı.
    Neden adım şarlatana çıktı?
    Neden serseri diye anılıyorum?

    Haydut değilim, ormanda soygunculuk etmedim.
    Hapishanede yatan bahtsızları kurşuna dizmedim.
    Ben sadece karşıma çıkanlara
    Gülümseyen sokak çapkınıyım.

    Moskovalı hovarda, kabadayının biriyim,
    Bütün Tverskoy mahallesinde
    Kuş gibi yürüyüşümü
    Bilmeyen sokak iti yok.

    Uyuz beygirlerin tümü,
    Beni görünce kafa sallar.
    Hayvanların en iyi dostuyum,
    Şiirlerim tet tek hayvan, ruhların şifası...

    Silindir şapkayı başıma takarsam - kadınlar için değildir,
    Anlamsız tutkulara kalbim kapalı,
    içindeki hüznü yatıştırınca
    Kısrağıma arpanın altınını sunmak isterim.

    insanlarla dostluk kurmadım,
    Başka bir âleme adadım kendimi.
    En iyi kravatımı rasgele
    Sokak hoşhoşunun boynuna dolamaya hazırım.

    Artık dert edinmeyeceğim kendime,
    Güçlü kalbimde karanlıklar dağıldı.
    Bunun için şarlatan diye anıldım,
    Bu yüzden adım serseriye çıktı.

    Sergey YESENiN

    Çeviri: Nihal Yalaza TALUY
    3 ...
  32. 18.
  33. 24 yaşında bileklerini keserek, akan kanıyla, "şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm, ama pek öyle yeni sayılmaz yaşamak da.." dizelerini yazmış rus şair.
    Ayrıca Mayakovski, "şu yaşamda en kolay iştir ölmek asıl güç olan yeni bir hayata başlamak." dizeleriyle Yesenin'e gönderme yapmıştır.
    Lakin mayakovski de bikeklerini keserek intihar etmistir.
    0 ...
  34. 19.
  35. "Bu adam beni etkiliyor!" dedigim insanlardan. çok sık okuyorum bu aralar.
    Her şiiri ayri güzel, insanı hüzünlendirir nitelikte. En cok da ölürken yazdigi dizeleri.. böyle dizeler çıkamayacak diye, korkarım kendimi öldürmekten.
    0 ...
  36. 20.
  37. yasama kendi isteğiyle erken yaşta veda eden rus ozan.
    0 ...
  38. 21.
  39. şu sıralar rusyada intahar ederek değilde, öldürüldüğü idiasını işleyen ve rusyanın halihazırda en iyi aktörlerinden olan sergey bezrukovun canlandırdığı iki kişilikli olduğu idia edilen şair.
    en sevdiğim laflarından biri olarak "vatana olan sevgimi neden hep milliyetçilik ile karıştırırlar"dir.
    1 ...
  40. 22.
  41. "ölmek yeni bir şey değil/yaşamak da öyle" demiş hüzünlü ve karanlık hayatını bir otel odasında sonlandırmış şair.
    0 ...
  42. 23.
  43. (bkz: sergey aleksandroviç yesenin)

    "hoşçakal dostum
    el sıkışmadan, konuşmadan
    hüzünlenme ve eğme kaşlarını mutsuz
    şu yaşamda yeni bir şey değil ki ölüm
    ama yaşamak da yeni sayılmaz kuşkusuz"

    dizelerini kendi kanıyla yazarak yaşamına son vermiş şair.
    0 ...
  44. 24.
  45. bileğini keserek değil, kendini asarak intihar etmiştir. şiir yazmak için aldığı kanı avucunun içini delerek elde etmiştir.
    0 ...
  46. 25.
  47. ciğerleri hastalanmış bir aşka benzer bazen aşk, arada bir öksürme ihtiyacı duyar, kendisini zehirleyen her şeyi bir süreliğine de olsa uzaklaştırır kendisinden; aşkın nefes alamadığı tekrarlanan ayrılıklarda ve birleşmelerde kendini gösterir en çok da...

    isadora duncan ile olan aşkı bol öksürme ve nefes tıkanıklığıyla dolu hastalıklı bir aşktır.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük