belki de yıllar sonra sorunun cevabını alabilirsin. inanmayabilirsin şu an ama emin ol ki, bir gün sorunun cevabını alacaksın ve de cevap gerçek olacak. ne şeklilde alırsan al yani, bu hiç onemlı degıl ama hiç beklemediğin bir anda sorunun cevabını alacaksın. belkı de başka biri gibi gözüküp alırsın cevabını. belki bir oyun oynarsın, o da belki oynar ama ikiniz de aynı oyun içinde kaybolup gidersiniz. sadece cevap bır oyun olmaz. evet zaman, sadece zaman dedikleri şey gerçek ve hep gerçek olacak...5 sene sonra belki de geç olan bir sorunun cevabını öğrenmek çok daha kıracaktır seni, ama öğrenmiş olarak hayatına devam etmek hiç ögrenmemiş olmaktan daha iyi olacaktır. öğrendiğin cevabın gerçekliğiyle tahmin ettiğin cevabın hiç uyuşmadığını ve verilen cevabın seni hem mutlu hem de mutsuz ettiği bir anda belki günlerce ve gecelerce ağladıktan sonra, içinde kalan eskiye ait tortuları fırlatıp yoluna ayndınlık içinde devam edebileceksin; ama belki de sevmeye devam ederek ve sevmiş olmaya lanet okuyarak... nefret etmeden nötr bir duygu seli içinde boğularak belki de...
aylık lenslerin olmadığını, lensler bir ay gözde kalırsa kör olunacağını savunan, teknolojiden habersiz, kaynak olarak da boşaltım organının sonunu kullanan yazar.
patates kızartmasını amaç değil araç olarak yiyen insan.5 tane patates kızartmasıyla bi paket sarımsaklı mayonezi rahalıkla bitirebilir.öyle bi iştahla yer ki mayonezden nefret eden ben, birden sarımsaklı mayonezsever olmuşumdur.aynı zamanda sarımsaklı mayoneze olan aşkı yüzünden çantasında bile mutlaka bulundurur.
ayrıca önce harçlık verip sonra o harçlıkla kendine yemek ısmarlatan insandır.sonunda bana acımasından mıdır nedir bilinmez, uçan tekme atan kolye ve sıcak çikolata ısmarlamıştır.annedir.her şeyin doğrusunu bilir.*
tam kendisiyle tanışmak istedigim , fikir alişverişinde bulunmak istedigim anda , dördüncü nesil çaylak ibaresini görüp şok gecirmeme sebebiyet vermiş yazar.