uslup asiri basit. surekli klasik okuyan biri olarak cok ovuldugu icin araya bu kitabi koydum. anlatis bicimi cok sig. eger agir kitaplar okumaya alistiysaniz sevmeyeceksiniz. tecrubeyle sabit.
Yanımda olmanı istiyorum diyemediğim için bu yağmur içimi ıslatıyor dediğimi nasıl anlamaz? Düpedüz, sarıl bana dedikten sonra, sarılmanın ne anlamı kalır!
Ana karakterini pek makul ve sempatik bulamasam da, içerisinde çok sayıda söz/paragraf not ettiğim ve geçmiş tarihte yaşanmış bazı trajik olaylar açısından oldukça önemli gördüğüm bir kitap (özellikle mavi alay* ve struma* olaylarından haberiniz yoksa muhakkak okuyun onlar hayal ürünü değil). Bana göre nadia adlı kurgusal karakterin mektubu kitabın en can alıcı ve etkileyici kısmıydı. not ettiğim kısımların hepsini paylaşmaya imkan yok ama şu tespiti çok beğenmiştim onu yazayım:
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kimininki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama!"
Serenad, sayfa 88
Gerçekten de şahane bir tespit olduğunu düşünüyorum şimdiye dek muhakkak iki tür insanla da karşılaşmışsınızdır illa ki bir yerlerde. Birinci tip yani kötü ruhlu insanlar genel olarak karşıdakine zerre değer vermeyen daima kendini düşünen, kendi kötü ve rezil karakterlerini herkese bulaştırma ve empoze etmeye çalışan ukala, kendini beğenmiş, nahvetli, saygısız, itici, ruhu alçaktan seyreden ve etrafınızda bulunduğu an dahi tiksinti verebilecek türde kişilerdir. bir insanda size rahatsızlık veren bir yön gözlemlediyseniz o kişiyi hayatınızdan silmek ve irtibatı kesmek vereceğiniz en doğru kararlardan biri olacaktır. Aslında bu tip insanlar sandığımızdan çok daha fazla sayıda, o yüzden günümüzde bir kişiyle irtibat ve arkadaşlık kurmadan önce çok defa düşünmek ve insanları çok iyi analiz edip tedbirli davranmak gerekiyor, özellikle seviyenizi düşürmeye çalışan, karakteri ve ağzı bozuk dengesiz türde insanları hayatınıza dahil etmemek gerekiyor.
Bu hayatta size zarar vermeye dalga geçmeye çalışacak türde insanlar muhatap alınmayı bile hak etmezler bu tip kişilerde son derece rahatsız edici bir utanmazlık vardır; gerçekçi olmak gerek bence toplum dediğimiz kitle aslında daima nazik, içten, rikkatli ve cana yakın tavırlar sergilenmeye veya herkese karşı insaniyet ve iyi niyet göstermeye müsait değil, isteseniz de böyle biri olamazsınız çünkü dünya en çok da insan olamayan şahıslarla dolu ve güvenilmez bir yer. bundan dolayı da eğer dikkatli ve soğuk biri olmaz, sürekli taviz verirseniz o kötü ruhlu insanlar tarafından suistimal edilmeye çalışılacaksınızdır.
O yüzden yalnızlık, sessizlik aslında genel olarak bu tip arsız, güvenilmez, beyni gelişmemiş, dengesiz, sahte, adi karakterli ve kirli ruha sahip kişileri çevrenizden uzaklaştırmaya ve yaşamınızdan bertaraf etmeye yarayacaktır. Kitaplardan daha iyi bir arkadaş ben şimdiye dek görmedim, emin olun bu çağda yüksek ruhlu, saygılı, kültürlü, ince karakterli ve düzgün kişi çok az bundan dolayı kolay kolay samimiyet gösterilmeye layık değil insanlar artık günümüzde. O yüzden ben kitapların bu anlamda huzurlu bir yaşam sürebilmek için en güzel yol olduğunu düşünüyorum.
Serenad kitabı bana sahiden güzel bilgiler, fikirler kazandıran öğretici ve araştırmaya teşvik edici yönü yüksek, aynı zamanda içinde oldukça ince tespitler barındıran bir yapıt; kitabı okumuş olmakla okumamış olmak arasında kayda değer bir fark var bence hislerim bu yönde olmuştu o zamanlar. bitirdikten sonra franz Schubert'in serenade bestesini dinlerken bir yandan nadia'nın mektubunu düşününce daha da duygulu ve anlamlı gelebiliyor insana kitaptaki hikaye ve olaylar. ölmeden önce okunması gereken eserlerden birisi olduğunu düşünüyorum...
"Aramızdaki temel fark ne, biliyor musun? Sen insanlara baktığın zaman üniformalar, bayraklar ve din görüyorsun!"
"Peki, sen ne görüyorsun bakalım?"
"insan, sadece insan. Seven, acı çeken, acıkan, üşüyen, korkan bir insan."
Zülfü Livaneli- Serenad
insanı yakın tarihimiz ve günümüze yakın dönemde dolaştıran, yürek burkan bir aşk hikayesini anlatan zülfü livaneli eseri. pera palace'den şile'ye, oradan amerika birleşik devletlerine uzanan, kah duygulandırıp kah düşündüren bir hikaye...