yillardir severek okudugum yazar. Turkiye'nin kulturlu ender adamlarindan.
Yanliz bugun AKP'ye oy verenler icin cahiller yaklastirmasi yaparken biraz acimasizdi sanirim. Hayir buna ''AKP baskaninin sinirli demeclerinden hoslanan insanlar icin dedim'' diye kilif aramasin.
Cumhuriyet yillarinin gelenek ve dinamiklerinden bahsetmis, turban konusunda bunlarin hafife alindigina dem vurmus.
Peki (ben yurtdisindayim son 10 yildir tr de oy veremedim) cahil insan yakistirmasi yaparken bu cumhuriyet geleneklerine siz de zarar vermiyor musunuz? AKP yi iktidara tasiyanlar, rusyanin devrimini yasatsalar ve sizin gibi aristokrat kesilenleri indirseler, koyluye agam mi diyeceksiniz?
Yoksa sizde yargitaydaki gibi bir isik mi gordunuz?
yoksa bu konularda her zaman ozgur ve cesur yazilari olan emin colasana mi ozeniyorsunuz.
Genel yayın yönetmeni olmasının verdiği sorumluluk nedeniyle çoğu zaman günde iki yazı yazan genel yayın yönetmeni. iki yazı yazdığı günlerde bir yazısı siyasi , diğeri edebiyat, yaşam tarzi veya espritüeldir.
uslubundan hazzetmedigim, yazilarinda kendince espri falan yaptigini zanneden yazar. yazdigi yazilarin basliklarindan da ne oldugu hakkinda fikir elde edilebilir.
selahattin duman gibi yazmaya çalışan bir yazar. çok okuduğunu, çok bildiğini, kitaplardan bol bol örnekler vermesinden, sürekli kitap mubabbeti yapmasından anlıyoruz. iyi, güzel, okumak güzeldir, falan filan da. bu adam akşam gazetesine yayın yönetmeni olduktan sonra köşeyi doldurmak adına öyle ucuz yazılar yazmıştır ki, yazıları nasıl kötü yazı yazılır konusunda örnek olarak gösterilebilir. aynı gün hem gündem isimli köşede siyasi konuları yorumlayıp, hem de kendi köşesini doldurmaya çalışmaktan devreleri yanmış, nihayetinde iyice zırvalamaya başlamıştır. sürekli seks, penis, rana, kitaplar ve kendisinin ne kadar deli, sapık, çılgın olduğundan bahseder durur. sıradışı biri olduğunu kanıtlamak için taklalar atar. akp iktidarına bazen yalakalık yapar, ulusalcılık trendi yükseldiğinde de bazen komik şekilde muhalefet yapmaya çalıştığı gözlemlenir. yine de, acaba bugün ne yumurtlamış diyerek okutturur kendini.
her sabah işe giderken arabasının camından izlediği türkiye'nin durumunu, bugünkü "türkiye gözlemleri" isimli yazısında nüktedan bir üslubla kaleme almış, klişe tabirle yarmış yazardır.
--spoiler--
Sudan lideri, bence başcelladı olan kişiyi de beraberinde getirip ona Anıtkabir özel defteri'ni imzalattı. Sudan liderinin ziyaretinin en iyi yanı, bize Uganda eski lideri idi Amin'i yakışıklı ve güzel algılatmasıydı.
--spoiler--
Üç ay kadar önce "Çankaya'da türban olur mu" diye tartışıyorduk. Dün bir resepsiyon fotoğrafı gördüm, Çankaya'da türbansız kadın yoktu. Ben gelişme diye buna derim işte.
--spoiler--
--spoiler--
Köksal Toptan'ın saç modeli gittikçe Elvis Presley'in saç modelini andırmaya başladı.
Toptan, protokolde arkasında kalmasına rağmen en azından saç modeli konusunda Gül'e fark attı.
--spoiler--
* VAKiT GAZETESiNiN SÜRMANŞETTEN ÖVDÜĞÜ GAZETECiDiR. yazık diyorum serdar turgut'a, sadece yazık. keşke hiç genel yayın yönetmeni olmasaydı da, güzel güzel yazılarını okumaya devam edebilseydik.
röportajdan:
soru: peki atatürk dönemi o kadar masum muydu?
s.t. "atatürk dine karşıydı" demem. bunu bana dedirtemezsiniz. *
cumhurbaskani abdullah gül'e köse cagirdigi gazeteciler arasinda kendi ismine yer vermedigi icin bir hayli icerleyen, bu icerlemesini de bir baska sekilde cikarmaya calisan yazar.
linkini veremiyorum o kismin arsivlerden bulunabilir: 26.12.07- aksam gazetesi.
engin ardıç'ın patronudur kendisi, bu devirde artık sempati duymak için birine demokrat olması, çevresine, görüşlere, yaşayış tarzlarına saygılı olması yetiyor. ve sanki serdar turgut beceriyor gibi bu işi. sempati duymak için başka bir nedende lost fanatiği olmasıdır.
bir garip köşe yazarıdır. kendisinin ismini çok kere sağda solda duymuştum fakat okuma fırsatım olmamıştı. merak ettim okudum. gerçekten de düşündüm; "acaba bu yazıları ruh hastası birine mi yazdırıyor, yoksa gerçekten ruh hastası mı veya bu yazılarla ilgi çekmeye mi çalışıyor?"
okuduğum ilk yazısı formula 1 ile ilgili olan yazısıydı. kendisi formula 1 sporunu, pilotlarını ve seyircilerini gerizekalı olmakla suçluyordu. yazının sonuna kadar okumayı düşündüm, belki bir ironidir dedim. yok ironi falan... adam bildiğiniz tüm formula 1 hayranlarını gerizekalı olmakla suçluyordu. belki de dikkat çekmek istiyordu.
çok geçmedi formula 1 ile ilgili şu an adını hatırlayamadığım bir internet sitesinden kendisine sert bir ceva geldi. bu cevabı da bir çok internet sitesinde bulabilirsiniz.
kendisini biraz daha merak ettim. bu sefer de zencilerle kafayı bozmuş. yok zenciler kokuyormuş. onlar çalışıp gelince kokudan geçilmezmiş etraf...
belli ki gerçekten ilgi çekmek istiyordu. yoksa bu kadar nefret dolu sözcükler veya sert ama boş üsluplar kolay kolay kullanılmaz, kullanılmamalı. merakım iyice arttı. en son da bir yerde yine bir yazısının linki verilmiş; sanırım bizim uludağ sözlükteydi. beyefendi uçakla türkiye'ye dönerken business class'la yolculuk edememiş; efendim iki kişinin arasına asla oturamazmış, yok efendim çocuklu insanlar neden uçağa binermiş, halkla seyahat edemezmiş... diye gidiyordu yazı. devamını okumadım.
var böyle insanlar. internet sözlüklerinin çoğunda rastlarsınız. belli insan gruplarını aşağılayan ifadelerle yazılar yayınlayan insanlar ilgi çeker, oltasına bir çok kişiyi düşürür. uzaktan izler, sevinir. kanımca normal bir insanın yapacağı bir iş değildir bu.
hülya avşar yapar, efendim medyatikler yapar...
ama gazetecilik bu değil; böyle olmamalı. ha beğenmiyorsan okuma diyenler olabilir. olsun. zaten okumuyorum. yazdığı yazıların dışında sergilediği kişiliksizlik örneğine hiç girmiyorum bile.
seveni ve bağlantıları çok olan,ama sevmeyeni ve "penis yazarı" diye harcayanı da çoktur. yazarlığı ahım şahım değildir,ama onu efsane yapan yazarlığı hürriyet yazarlığıdır zaten. şimdi genel yayın yönetmeni olunca saldı gibi bi izlenim bıraktı insanlarda.ama yine düzenlediği gazate * şuan türkiyenin en kaliteli kalemlerine sahip gazete.bir-iki yazar daha kapabilirse iyice tadından yenmez vallahi,bak buraya yazıyorum.
yukarıda linki olan yazıyı gözlerim büyüyerek okudum. hadi böyle düşünmesini, bu mantıkta bir insan olmasını anlıyorum. zira kendisinin de dediği gibi: "beyaz türk". ama bunu böyle açık seçik yazması da hakikaten enteresan. bir de çok kötü yazıyor afedersin. o yazıdan birkaç örnek vermeden geçemeyeceğim.
"hayatını cümle kurarak kazanan bir insan olarak hayatta ilk kez kelimelerim bitmişti." (vav, süper karizmatiksin hoca. hayatını cümle kurarak kazanıyor baksana. "yazarım ben, cümle kurarım." vay bee, neler var.)
"bu bilet fiyatlarıyla 'economy class' lafı aslında bir oximoron . orası 'economy class' filan değil, uçağın aile salonu bölümü." (oxymoron ya da oksimoron : anlamı kuvvetlendirmek için zıt kelimelerin bir araya getirildiği deyiş tarzı. ama oximoron nedir, bilemem. karizma kelime kullanacağım derdini anlıyorum; kullan peki, ama düzgün kullan bari )
"bu bölümde seyahat etmek zorunda kalınca türkiye'de yaşanmakta olan nüfus fazlası felaketinin boyutlarını anlıyorsunuz. bir uçağın içine bu kadar fazla çocuk alınması bence illegal olmalı. halkın çocukları çok yaramaz ve gürültücüler." (halkın çocukları yaramaz ve gürültücü, evet. oysa zenginlerin çocukların öyle mi ki? adeta 25 yaş olgunluğunda doğuyorlar. hem onları tuvaletleri de kokmuyor)
"hoşt dahil her türlü kovma girişimi nafile çıkıyor."(çocuklardan bahsediyor hoşt diye kovmaya çalıştığı. köpeklerden değil yani.)
"o da benim yerimi değiştirmeyi teklif etti. orta bir koltuğa oturtacakmış. ben; 'ne yani iki insan arasina mi oturacağim şimdi' diye haykırdım. 'hayatta olmaz, isteyen istediği kadar kafamı tutsun. isterlerse de öpsünler beni. her türlü cezaya razıyım, yerimden katiyen oynamam. iki insan arasında o darlıkta bana klostrofobi gelir, çığlık çığlığa bağırırım' dedim. " (evet evet, öpsünler seni. bu fikri tuttum. hem de iki insan arasında öpsünler.)
"yarın veba testi yaptırmaya da gideceğim. verem testi yaptırmaya gerek duymuyorum. onu kapmış olduğumu zaten biliyorum." (yorum yapayacağım. allah daha beterini... )
bir yazısında çirkin ifadeler kullanarak benzetmelerde bulunmuş olan köşe yazarı.
'' Basit işlerde zenciler çalıştırıldığı için, bazı zenciler aşağıda ellerinden muzları alınmış şebekler gibi bir oraya bir buraya koşturup duruyorlardı. Bir şey de yaptıkları yoktu. Sadece bakıp panikliyorlardı. inşallah hava uçuş kontrolörleri de bunlardan değildir, o zaman tehlike muazzam olurdu. Aşağıda o panik sürerken ben yolculara hazır olun, galiba geceyi burada geçireceğiz dedim. Çünkü o ekibin kapıyı tamir edebilmesi mümkün değildi. Onlardan sadece kötü bir çete veya rap grubu oluşturulabilirdi. Ama sonunda sıkıntılı suratlı ve laubali davranışlı iki adam geldi çantalarıyla birlikte. Kapıyı iki dakikada tamir ettiler de kurtulduk oradan. Benim tezim; o iki adamın mutlaka Türk oldukları yolunda.''
siyahlarla yaşadığı çocukluk deneyimleri yüzünden ırkçı olan yazar. Irkçıdan çok daha güzel betimleme olanaklarım var, sırf insanlığımdan kullanmıyorum.
13 mayis 2007 izmir gundogdu cumhuriyet mitingi'nden birkaç gün önce haberturk'te "izmirlilerin mitinge yoğun bir ilgi göstereceğini zannetmiyorum" diyen, daha sonra da ne anlama geldiğini bir tek kendisinin bildiği müthiş bir cümle kurarak malum tarihi beklemeye geçen büyük yazar, şöyle demişti; "izmirliler eğlenceyi severler, pazar günü miting yerine başka bir yerlere gitmeyi tercih edeceklerini düşünüyorum"
beklenen tarih gelince ve beklediğinin çok ötesinde bir katılım olduğunu penisi aracılığıyla algılamayı başarınca, yine penis aracılığı ile bu kez "en iyi savunma hücumdur" düşüncesinden hareketle, bir takım liberal hesaplamalar doğurultusunda, katılımı hesaplamış ve sonucu bildiğinden şeklini alacağı kaba etin ölçeğini kendince küçültme içgüdüsü ile ve rana'dan aldığı destekle bütün cesaretini toplayıp matematik dehası olduğunu ispat etmiştir.. tebrik eder, rte'li günler dileriz kendisine.