yıllarca akşamda yazıp herkesin kendisini kabullenmesi ve sevmesi gibi bir işe imza atmış ancak daha sonra habertürk'e geçince söylediklerinin ve yazdıklarının kendi sesi değil, sahibinin sesi olduğunun anlaşılmasına neden olan kimse.
Televizyonda ilk gördüğüm zaman kendisini ''Sabih Kanatoğlu'nun oğlu'' zannettiğim muhterem şahsiyet..Hatta CNN Türk'de Sabih Kanatoğlu'nu, Habertürk'de ise Serdar Turgut'u konuşurken görünce ''baba ayrı bir kanalda,oğul ayrı bir kanalda ahkam kesiyor..Kebap valla'' şeklinde bir iç geçirtmesi yapmışlığım da olmuştu *
habertürk televizyonunda sonisphere ve metal müzik üzerine yüzeysel fikirlerini kusan yazarımsı.bildiğim kadarıyla bir gazeteci tarafsız olmak zorundadır.bu yazarımsı çıkıp o festivale gideceğime cehenneme giderim diyerek ne kadar basit görüşlü olduğunu göstermiştir.ayrıca gençlere klasik müzik dinlemesi gerektiğini öğütlerken unirock festivaline getirdiği yorumla beni dumura uğratmıştır.
sunucu kadın:maçka parkı civarında yeni bir festival başlayacakmış.
serdar turgut:amaaan ben oralarda gezintiye çıkacaktım *
sunucu kadın:neyse başka zaman gidersiniz artık.
geçen zaman gazetesinde bir ropörtajı vardı galba.
geci şekilde fetoyu ve cemaatleri yalamış ve gazlamış
aferim sana, devam et böyle. kaç para aldın acaba. ?
bir koy kahvesi gibi bir yerde karisinin "sadece beraber oturalim,konusmamiza gerek yok"gibisinden sozlerini oyle bir kotulemistir ki karisinin ne kadar icler acisi bir durumda oldugunu anlamama yetmistir.kulturunun,okudugu kitaplarin kendisine hicbir sey katmadigini,onlarla sadece isi dolayisiyla ve biraz da yetistirilme tarzi yuzunden ilgilendigini dusunuyorum.bir insan karisiyla sessizligi dinlemekten usaniyorsa o evlilikten sadece dunyevi huzurlar alabilir.kendisinin cennetteyken karisiyla degil de geveze bir mankenle oldugunu hayal ediyordur muhtemelen.
sosyalist olduğunu söylüyor ama yaşantısının hiç bir yerinde en küçük bir sol esintisi yoktur.zenginliği değil zenginleri sever.marx ı bilyormuş kapitali hatim etmiş.ee nerde senin bilgin ne ürettin penisten gayri.taksim meydanında kutlanacak olan 1 mayısla ilgili provakatif yazılar yazarak coşkuyu kırmaya çalışan yazar desem.
kapitalizm hakkında bilgisi, görüşleri ile türkiye'deki bir çok ekonomi yazarından, ekonomiyi daha iyi bildiğini kanıtlamıştır bana göre. kapitalizm kadar marksizm'i de iyi biliyor ve çoğu sosyalistin yapamadığı şeyi, marksizmin gündelik hayata yansımasının nasıl olacağı hakkında ilginç yöntemlerden bahsediyor. elbette bunları ara sıra yapıyor çünkü bu onun asıl işi değil. bunu yazma nedeni sadece içindekileri paylaşmak değil, ekonomi yazarlarının ne kadar mikro kafalı olduklarını ve halktan uzak olduklarını bildiği içindir. arada sırada haddini aşan yazılar yazıyor, kabul. ailesi hakkında alışkın olmadığımız şekilde bilgiler verip, onları malzeme yapabiliyor fakat bu onun türkiye standartları üzerinde bir köşe yazarı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. toplumun ahlaki yapısını zedeleyici olarak görünen yazıları dahi mizahi bir gözle okunup, dikkatli incelenirse daha rahat anlaşılacaktır. ha baktın anlamıyorsun ve anlamak istiyorsun?. yaz adama bir mail.. eğer samimiysen mutlaka geri dönecektir.
her fırsatta kendisinin ne kadar zeki olduğunu tekrarladığı halde, dikkate değer sayıda moronca yazılar yazan köşe yazarı. mesela geçenlerde recep ivedik ve sinema eleştirmenleri üzerine yüz kızartıcı bir yazı yazdı. bu, daha önce popüler kültür üzerine yazdığı pek çok yazıyla da çelişen, baştan aşağı demagoji ve popülizm kokan, neresinden bakılsa en ufak bir haklılık içermeyen cümlelerin ard arda sıralandığı bir saçmalık başyapıtıydı. oysa biraz irdelendiğinde çelişki gibi gözüken bu durumun serdar turgut söz konusu olduğunda normal karşılanması gerekir. çünkü bu kişi, zamanında abd nin ırak işgaline destek veren yazıları da kaleme alıp bir süre sonra da kendisinin aslen marksist olduğunu ve bu ideolojiden asla vazgeçmediğini beyan eden biridir. bundan birkaç ay önce de film eleştirmenlerinin en büyük muhalifi, milli popülistimiz hıncal uluç hakkında, onun ne kadar cahil kültürsüz biri olduğu anlamına gelen bir yazı dizisi başlatmıştı köşesinde. ama bugün kendisi hıncal uluç'un bile gidemediği ölçüde ileri gidip eleştirmenleri lümpen ağzıyla eleştirebilen bir yazıyı kaleme alabiliyor. ne dersiniz bir alzheimer vakası mı?
son zamanlardaki yazıları ve çıkışlarıyla ailelerdeki kontrol edilemez dedelere dönmüştür.
hani hep ilginç birşeyler yapar saçmalar ama herkes idare eder onu.
ne yapalım bu da böyle geçinmeye çalışın denir.
hah işte öyle bir duruma geldi serdar turgut.