yazdığı konular hakkında araştırma yapmayan, "ben biliyorum bu işi" mantığıyla köşe yazısı yazan şahıs. siyasi görüşleri beni ilgilendirmez, ben dün yani 25 eylül salı günü yazdığı yazıya bakıyorum. rasim özhan kütahyalı ve ümit zileli'nin tartıştığı dinamit adında bir program var ve bununla dalga geçiyor serdar turgut. dalga geçerken de profesyonel güreşle ilgili hiçbir bilgisi olmadığını ortaya koyuyor.
"beyaz tv'de çocuklar tarafından çok sevilen smackdown adlı bir program var" diye başlıyor. beyaz tv'de yayınlanan programın adı impact wrestling'dir, smackdown değil. hem impact wrestling hem de smackdown farklı profesyonel güreş kuruluşlarının kendilerine ait şovlarıdır. (hata 1)
"amerikan güreşi denilen sahte bir spor bu" diye tanımlıyor programı. profesyonel güreş ya da ülkemizde bilinen adıyla amerikan güreşi sahte ya da gerçek bir spor değil bir televizyon şovudur. dünyanın en büyük iki güreş federasyonu olan wwe ve tna imact wrestling kendi şovlarını "spor programları" içinde sınıflandırmazlar.
"Programın düzeyi hayli düşük; Amerikada bu gösterilere para vererek seyretmeye gidenler geri zekalı muamelesine muhatap olur" şeklinde kendince bir çıkarımda bulunuyor sayın turgut. elbette bir opera ya da bale kadar elit bir olay değil profesyonel güreş, ancak böyle bir tutum da söz konusu değildir. abd halkının profesyonel güreşçilere saygısı vardır. lütfen be a star neymiş bir bakın.
"bunları tutkulu olarak seyredenlere neden geri zekalı muamelesi yapıldığına gelince... beyni kapanmış insanlar dışında herkes bu oyunda ringe çıkanların hiçbir zaman birbirlerine gerçekten vurmadıklarını biliyor" diyor sevgili köşe yazarımız. çocuklar dışındaki tüm profesyonel güreş takipçileri (ki sayıları oldukça çok) profesyonel güreşin bir senaryo üzerinden yürüdüğünü bilir ve kendilerini o senaryoya kaptırırlar. bunun televizyondaki herhangi bir dizi ya da filmden farkı yoktur.
"bunu gerçek maçmış gibi seyredip heyecanlanmak insanı geri zekalı yapabiliyor tabii" diye aşağılamasına devam ediyor serdar turgut. hiç mi dizi ya da film seyretmiyorsunuz?
tamam profesyonel güreş kavramı bilgehan demir sağolsun ülkemizde farklı tanıtılmış olabilir. yanlış biliniyor olabilir. ama bunu sokaktaki adam yanlış bilip, konuşabilir. bir köşe yazarı bunu yazacaksa bilmelidir, bilmiyorsa araştırmalıdır. araştırmak bu kadar zor geliyorsa örneğini gidip başka yerden vermelidir.
maymunu tokatlamak isimli kitabını okurken çok güldüğüm serdaramus isimli kitabını şimdilik beklemeye aldığım kalem erbabı.
kitaplar serdar turgut'un 8 yıllık kesintisiz abd macerası yaşadığı dönemlerde hürriyet gazetesi washington muhabirliği yaptığı dönemde başından geçenlerden oluşmaktadır (ya da başından geçtiğini iddia ettiklerinden !!)
ancak şu bir hakikat ki, olağanüstü mizah ve abartma yeteneğine (her ikisi de aynı şey zaten kalabalık olsun diye ikisini de kullandım) sahip komik ötesi insan..
bu kitapları okuyan serdar turgutun neden faşist olduğunu, neden zenci düşmanı olduğunu ve sado mazo eğilimlerinin nereden kaynaklandığını çözebilir. *
türkiyede okunması gereken ilk 5 köşe yazarı içine kesinlikle girebilecek kadar donanımlı bir insan.ama bu da onun yazarlık açısından bir yeteneği ya da bir kişilik olarak bir sıradışılığı olduğunu göstermiyor malesef.ama şu da var ki gerçekten bir genel kültür deposu.eski tüfek komünistlerden;şimdilerde ise sosyalist.bir yazısında "herkes amerika'da kapitalist ekonomi üzerine okurken ben marksist ekonomi üzerine okumuştum,bu bizim dönemde kahramanlık sayılıyordu;şimdi ise enayilik"diyerek günümüz koşullarında gerçek bir enayi olduğunu kabul etse de benim her zaman hoşuma giden 80'lerin idealist gençliğinin içinde yer almış olması,o koşullarda en azından düşünebilmesi;düşünemese de birşeyler yapmaya çalışması gerçekten etkileyici.doğru veya değil:ama yapılması gereken şeylerdi o dönemde.
eskiden gurmeydi.hürriyette de yazıları yayınlanıyordu.sonra yine hürriyet'te köşe yazısı yazmaya başladı.ki bana göre de performansının doruk noktası hürriyettir.bu dönemde ertuğrul özkök'e de ünlü giydirmeleriyle meşhurdur.ardından akşam'a geçmesiyle birlikte performansında keskin bir düşüş gözlenmiştir. hürriyetteki başarılı yıllarından sonra bakti ki hürriyet'te tık yok bunu genel yayın yönetmeni falan yapacakları da yok;e bari akşam'a geçeyim dedi herhalde;ki amacına da ulaştı ve genel yayın yönetmeni oldu.sonrasında ise engin ardıç,mansur forutan,oray eğin ve en son da ali saydam'ı transfer ederek akşam'ın kalitesini kat kat arttırmıştır.he ne kadar resmi tiraj rakamlarında 10.sırada da olsa akşam gönüllerin şampiyonu olma payesine erişmiştir.
gelelim yazarın bu kadar genel kültürü nerden edindiğine.tek kelime:new york.zamanında uzun yıllar amerika'da kaldı;new york times'a yazarlık başvurusunda bulundu,sonrasında da türkiyeye geldi işte.ayrıca kendisi yazarlığını geliştirmek için de "the new yorker"dergisinde yayınlanmış yazıları incelemektedir.hatta ara sıra new yorker'daki bazı yazıları da köşesine aldığı ve aklına bişey gelmediği günlerde bu arşivden otlandığı tesbit edilmiştir.
ayrıca kendisi ateisttir,şaşıdır,en nefret ettiği ırk insan ırkıdır-kendisi hariçmiş öyle diyo-ve de linda lovelace hayranlığını gizlemeyecek kadar cesurdur.
mansur forutan'la birlikte rock'n'coke 'a katılacağını söyleyince engin ardıç'ın rock'ı aşağılayan yazısına karşılık vermemiş;cevap görevini mansur forutan'a devretmiştir.
siyasi yorumları her zaman tutmuştur,çünkü yurt dışından sağlam kaynakları vardır.ayrıca savaş yanlısı gibi gözükse de aslında gerçekçi olduğunu düşündüğüm bir duruşu vardır.sadece amerika'yı fazla sevmesi bazen gerçekler önünde gözlerini köreltebiliyor.mesela amerika yeni ortadoğu haritasını açıkladığında oley amanin ne güzel amerika bizimle en uzun kara sınırı olan komşumuz oldu diyerek mantığını çözemediğim bir nedensiz sevinç içine girmiştir.
kendisi aslında hakkında 1 sayfa yazılacak bir adam değildir,basittir;ama yaptıkları için tabi ki 2-3 ciltlik kitap çıkar.bu kadar çok şey yapmış ve yazmış adamın aslında bu kadar da basit olması çok keskin bir çelişki olmakla beraber malesef doğrudur.
13 mayis 2007 izmir gundogdu cumhuriyet mitingi'nden birkaç gün önce haberturk'te "izmirlilerin mitinge yoğun bir ilgi göstereceğini zannetmiyorum" diyen, daha sonra da ne anlama geldiğini bir tek kendisinin bildiği müthiş bir cümle kurarak malum tarihi beklemeye geçen büyük yazar, şöyle demişti; "izmirliler eğlenceyi severler, pazar günü miting yerine başka bir yerlere gitmeyi tercih edeceklerini düşünüyorum"
beklenen tarih gelince ve beklediğinin çok ötesinde bir katılım olduğunu penisi aracılığıyla algılamayı başarınca, yine penis aracılığı ile bu kez "en iyi savunma hücumdur" düşüncesinden hareketle, bir takım liberal hesaplamalar doğurultusunda, katılımı hesaplamış ve sonucu bildiğinden şeklini alacağı kaba etin ölçeğini kendince küçültme içgüdüsü ile ve rana'dan aldığı destekle bütün cesaretini toplayıp matematik dehası olduğunu ispat etmiştir.. tebrik eder, rte'li günler dileriz kendisine.
yukarıda linki olan yazıyı gözlerim büyüyerek okudum. hadi böyle düşünmesini, bu mantıkta bir insan olmasını anlıyorum. zira kendisinin de dediği gibi: "beyaz türk". ama bunu böyle açık seçik yazması da hakikaten enteresan. bir de çok kötü yazıyor afedersin. o yazıdan birkaç örnek vermeden geçemeyeceğim.
"hayatını cümle kurarak kazanan bir insan olarak hayatta ilk kez kelimelerim bitmişti." (vav, süper karizmatiksin hoca. hayatını cümle kurarak kazanıyor baksana. "yazarım ben, cümle kurarım." vay bee, neler var.)
"bu bilet fiyatlarıyla 'economy class' lafı aslında bir oximoron . orası 'economy class' filan değil, uçağın aile salonu bölümü." (oxymoron ya da oksimoron : anlamı kuvvetlendirmek için zıt kelimelerin bir araya getirildiği deyiş tarzı. ama oximoron nedir, bilemem. karizma kelime kullanacağım derdini anlıyorum; kullan peki, ama düzgün kullan bari )
"bu bölümde seyahat etmek zorunda kalınca türkiye'de yaşanmakta olan nüfus fazlası felaketinin boyutlarını anlıyorsunuz. bir uçağın içine bu kadar fazla çocuk alınması bence illegal olmalı. halkın çocukları çok yaramaz ve gürültücüler." (halkın çocukları yaramaz ve gürültücü, evet. oysa zenginlerin çocukların öyle mi ki? adeta 25 yaş olgunluğunda doğuyorlar. hem onları tuvaletleri de kokmuyor)
"hoşt dahil her türlü kovma girişimi nafile çıkıyor."(çocuklardan bahsediyor hoşt diye kovmaya çalıştığı. köpeklerden değil yani.)
"o da benim yerimi değiştirmeyi teklif etti. orta bir koltuğa oturtacakmış. ben; 'ne yani iki insan arasina mi oturacağim şimdi' diye haykırdım. 'hayatta olmaz, isteyen istediği kadar kafamı tutsun. isterlerse de öpsünler beni. her türlü cezaya razıyım, yerimden katiyen oynamam. iki insan arasında o darlıkta bana klostrofobi gelir, çığlık çığlığa bağırırım' dedim. " (evet evet, öpsünler seni. bu fikri tuttum. hem de iki insan arasında öpsünler.)
"yarın veba testi yaptırmaya da gideceğim. verem testi yaptırmaya gerek duymuyorum. onu kapmış olduğumu zaten biliyorum." (yorum yapayacağım. allah daha beterini... )