son zamanlarda tanımaya başladım daha önceleri hiç takip etmezdim zaten akşam gazetesine de oldum olası mesafeliyimdir ama numan kurtulmuş'u programına birkaç kez konuk edince kendisini bi taradım baktım köşe yazıları on numara. gördüğüm kadarıyla ülke meselelerine duyarlı bir insan. özellikle terör konusunda oldukça etkileyici yazılar yazmış.
--spoiler--
Bir de ahireti düşünün... Nasıl hesap vereceksiniz?
--spoiler--
ilginç bir noktaya değinmiş güzide insan. yüzlerce çalışanın aylardır ödenmeyen maaşları * ve iptal edilen bazı servis araçlarıyla birilerinin ekmeğine kan doğranırken öteki dünya pek bir düşünülmüş oluyor yani...
ülkenin medya sektörünü oluşturan tüm popülasyona, hem meslek hem insanlık dersi vermesi gereken, kendi rakımında yalnız başına, kendi gibi duran, uzunca bir sürede duracak olan insandır.
Karaköy'de dört yol ağzında dilenen bir yaşlı kadın vardır.
Zamanında Öküz dergisi kısa bir röportaj yapmıştı bu kadınla...
Hayatının neredeyse tamamını Türkiye kerhanelerinde harcayan bu kadın şimdi elden ayaktan düşmüş yoldan geçenlerin verdiği iki kuruş parayla yaşam savaşı veriyor.
Bu yaşlı kadında, belki zamanında iki üç kelime konuşmuş olmaktan dolayı, beni derinden etkileyen bir yan vardır.
Hayata karşı duruşunda...
Tanıdığım birçok insandan daha namuslu, daha harbi, daha dik bir duruştur bu...
Geçtiğimiz gün Nihat Genç'e ve bana malum cenahtan hakaret edildi. iftira atıldı...
Özellikle Nihat, polis katillerinin hamiliği ile açıktan suçlandı.
Nihat Genç, Orhan Pamuk'la ilgili konuştuğunda da aynı koro onun 80 öncesi Fatsa'daki bir katil olduğunu ileri sürmüştü.
Sonra mahcup ama sessiz bir şekilde özür dilediler, "Karıştırmışız. Pardon."
Sonra, Hrant Dink öldürüldü...
Neredeyse Ogün Samast'ın arkasındaki isim olarak Nihat'ı açıkça suçladılar.
Hrant'ın katili Nihat Genç'ti...
Oysa Nihat aynı saatlerde hiç kimsenin unutamayacağı bir konuşma yapıyordu ekranlarda...
Girin bakın internete Nihat Hrant için ne söyledi, ne söylüyor...
Tek bir laf ediyor... "Bana Hrant'ın gerçek katilini bulun" diyor.
Ona ve bize yapılanlar, giderek dozunu artıran bu faşist kampanya bu kadar masum mu?
Köşelerinde demokrat geçinen bu kılıç artığı solculara bakıyorum da Van Yüzüncü Yıl'da Yücel Aşkın'a yapılanlardan itibaren, Atabeylerde, Sauna çetesinde, Şemdinli'de ve şimdi Ergenekon'da aynı şeyi yapıyorlar.
Dezenformasyon.
Neden?
Türkiye ile dertleri var. Amerika'ya kayıtsız şartsız bağlansın.
Finansal kaynaklarını bir türlü açıklayamayan bir yayın organında tetikçilik yapan bu adamlar cemaatin kullandığı isimler.
Anafen Dershanesi tam sayfa "ilan verip", Pennsylvania'dan, "Taraf alına" talimatı gelmese maaş alamayacak. Bu güruh neden mesela Amerika'yı tek kelime eleştiremez?
Tayyip'e yüklenirler de Gül'e tek kelime eleştiriyi manşete çekemezler...
Neden?
Bu faşistlere sormak gerek, cemaat ile ilgili düşüncelerinizi bizimle, kamuoyuyla paylaşır mısınız?
Cemaatin ABD'deki para hareketleri ve finansal kaynaklarıyla ilgili son derece ciddi soruşturmayla ilgili herhangi bir haberi manşete çekmeyi düşünür müsünüz?
ABD'deki derin kaynaklarınız bu konuda bir bilgi veriyor mu?
5 yıldan bu yana ekranlarda bu ülke için, bu bayrak için, Yunus için, Mevlana için, Hacı Bektaş için, Sarı Saltuk için, Konya Ovası için, bir küçük çiçeği için içten bir şekilde ağlayan, gönlü taşan bu adam için katil diyorsunuz.
Nihat'ın avukatlığı bana düşmez ama hatırladığım yegâne sert lafı sizin gibi Amerikan köpeklerini kelimeleri ile döveceğini ifade etmesidir.
Bu lafı bile size yeter ama son günlerde artık iyice açığa çıkan yapınıza ve yayın politikalarınıza bakıyorum aklıma o Karaköy ışıklarında bekleyen kadın geliyor.
Elini açıp bir lokma ekmek için dileniyor.
Hayatını bir fahişe olarak tüketmiş...
Son deminde çocuğu yaşında insanlar durup gözyaşlarıyla ona ceplerinde ne varsa veriyorlar, "Anacığım..." deyip ellerine sarılıyorlar. Bir kuşağın utancı içinde...
Siz aklıma geliyorsunuz... Hanımefendi ve beyefendiler...
Köşelerinden bu ülkeye nefret kusanlar... Açıkça Amerikan köpekliği yapanlar...
Hangi ülkenin hangi ağacındaki meyveden yediniz de ruhlarınız bu kadar hainleşti?
O kadıncağız bu toprağın ağusu ile bir ömür boyu kirlenmiş, ruhunu iki duamız ile yıkıyor.
Sizin ruhlarınızı hangi dualarımızla nasıl yıkayacağız bilemiyorum...
son zamanlarda kuresel isinmadan gida krizine, amerikan baskanlik secimlerinden mugabe'nin bir turlu iktidardan devrilememesine kadar her ama her seyi cemaatin sucu olarak gostermekte olan kisi. ne cemaatmis be arkadas, ergenekon falan yanida sifir kaliyor.
göz önünde yapılan açıklamaların,türban üzerinden yürütülen siyasetin dogru olmadıgını savunan,anayasa degisikliklerine tarihten örnekler vererek yorumlar getiren ve bugun turbanı sadece universitede egitim icin istediklerini soyleyenlerin aslında baska amaclar tasıdıgına deginen harika bir yazı yazmıstır...
şu ibretle okunası 'kayda değer' yazının müellifi akil adam. takip ediniz...
KORKUNÇ PLAN
Cuma gününden önceki son 48 saatte Kuzey Irak'ta ve Türkiye'de ne oldu?
"Bazı silahlı unsurlar Irak içlerinde çeşitli noktalara operasyon düzenledi."
"Bu nokta operasyonların sadece birisinde 8 kişi öldürüldü."
"Bu operasyonlardan ne KDP'ye ne KYB'ye, ne de işgal kuvvetlerine herhangi bir bilgi verilmedi."
"ABD, bölgede görevli bazı Türk irtibat Timleri'nin belli yüksek teknoloji iletişim cihazlarına el koydu."
Peki, bu ani harekattan kısa bir süre önce ne oldu?
"israil'den Erbil'e, 3 TIR dolusu Stinger füzesi getirildi. israil eski istihbarat Şefi Danny Yatom milyon dolarlık bu alışverişe aracılık etti."
"6 Aralık günü Türkiye'ye tam 740 kg C-4 ve 5 adet Stinger füzesi girdi. Bu malzemeyi taşıyan Mercedes marka minibüs Afyon'a 3 günde ulaştı ve bu sürede tam 4 kez plaka değiştirdi... 9 Aralık günü saat 05.00'te Afyon'da belli bir noktada konakladılar. Ve tekrar plakalarını değiştirerek istanbul'a devam ettiler."
"4 adet Stinger füzesinden biri Büyükada'ya götürüldü. Malzemenin kalanı Esenler'de bir adrese bırakıldı."
"6 Aralık sonrası Kuzey Irak'tan Türkiye'ye yeni nakiller, benzer şekilde yapıldı."
"Türkiye içinden resmi ve gayri resmi belli kişilerin tüm bu olan bitenle doğrudan (ticari) veya dolaylı ilgisi vardır."
Yukarıda "tırnak içinde yazdığım" bilgileri, bazıları hariç, elbette ispatlayamam.
Ve fakat, kaynağıma güveniyorum.
Sorular şunlar...
Bu bilgiler doğruysa.
Türkiye Kerkük'le ilgili hangi aşamaya gelmişti? Salı günkü kapalı oturumda ne konuşulacaktı?
Bu patlayıcılar ve füzeler hangi örgütün, uyuyan hangi hücrelerine teslim edildi ve hedefleri neresi?
Saldırıya geçmeleri için ne zaman uyandırılacaklar?
Tüm bu bilgilerin bana ve birkaç kişiye daha sızdırılması, psikolojik bir harekat kapsamında mı? Öyleyse bu psikolojik harekatı planlayıp orkestrasyonunu yapan merkez neresi?
Ve, en mühimi Hrant Dink suikastı zincirin ilk halkası mı?
Türkiye Kerkük konusunda "adım atmaya kalkarsa", öldürülmesiyle Türkiye'yi karıştıracak ikinci kişi kim?
türkiye nin yildizi her gecen gun daha cok parlayan, mutevazi, durustlugunden zerre kadar suphe duymadigimiz, digerleri gibi gizli amerikan israil avukatligi yapmak yerine *** filistinde katledilen bebeklerin, irakta olen masum insanlarin yaninda olmayi secmis, kan uykusu gibi bu ulkenin insani icin bas yapit denebilecek bir belgesele imza atmis, sky turk un genc haber muduru.