seom

entry3 galeri0
    1.
  1. Tarihler 22 nisan 2000'i gösterirken, ders çalışmak bahanesiyle okula gideceğimi söyleyip, öğlenin köründe top oynamıştık arkaşlarla. Puan veya puanlar almıştık evet. Şahane bir maçtı. Galibiyetimizi bici bici yiyerek kutlamıştık. Hey gidi. Oysa nerden bilebilirdim o gün o dakikalarda bambaşka bir kıtada, bambaşka bir lisanda bir sinema filmi seyircisiyle buluşuyor imiş.

    işte o:

    "Ne sahneler vardı be, ne sahneler! Hele o son sahne... Rrruspu çocuğu harbiyeli iyi film yapmış. -Tamamen sevecen bi sıfat tabi bu. Yanlış anlaşılmasın.-"

    tadında söylemlere gark olmamın müsebbibi bir kim ki duk filmi. imiş.

    ...

    La is la bonita? Bu adalar bambaşka. Mini mini, tek odalı sandalımsı-otelimsi adacıklara minik teknesiyle servis yapan; Karanlık sokaklar kadar kör değil sağır değil ama dilsiz bir kadın... Adalara Birileri gelir birileri gider. içine birileri girer. Çıkar. Hayat devam eder. Sonra başka bir adam gelir. Kalır.

    Yağmurlu bir günde, kadın elemanın yanına gider. Nehrin üzerinde duran sandalımsı-otelimsiler o kadar şeker şerbettir ki... Atmosfer bir tatlı huzur vericidir. Kadın elemanın yanına oturur. Yağmur ah'tır. Vah'tır. Çok sevecenpatiktir. Yakınlaşırlar. Ancak Eleman alenen denyo çıkar. Direk yumulur. Kadın ise kendini geri çeker. Eleman Tecavüze yeltenir. Kadın kaçar. Böylesi bir denyoya bizim kadın âşık olur neden sonra. Denyo da ona. Aşklarına sadizm karışır. Mazoşizm karışır. Acı karışır. Hüzün karışır. Tutunabilmek ve her şeyi unutabilmek karışır.

    Tüm garipliklere rağmen aşk bu kadar güzel anlatılamaz. 'Belki de içinde tahribat bulundurmayan, anormallikler barındırmayan aşk; tutkulu olamaz ha dostum, ne dersin!' gibi bir laf da edilebilir. Hayatı çözmüş aşk yazarı tadını yakalamadan konuyu değiştirmeliyim galiba. Kendimden gıcık almak istemiyorum zira. 'anormallikler barındırmayan aşk, tutkulu olamaz'mış mış. Kaç tane tutkulu aşk gördün geçirdin lan. Bak Gıcık oldum çok fena. Bu paragraf bitmeli. Kısıldım kaldım. Çıkamıyorum bu bedbaht kolpa aşk cümlelerinin içinden.

    ...

    Bir balık, oltaya geldiğinde ne hissediyorsa, kim ki duk izleyene aynen yaşatıyor bu hissi. Ve dahasını... ve dehasını... (sanırım bu satırlarının yazarı bir gün her şeyi bıraksa bile bu kolpa kelime oyunculuğunu bırakamayacak. he is realy sorry dude. but that's the truth.)

    ve Ondan sonra hayat bir sazlık gibi nehirde akıp gidiyor. Sazlık derken neyi kastettiğimi, ancak filmi merak edip de izleyenler anlıyor.

    Sonra Sazlıklardan havalanan... Konuşamıyorum.
    3 ...
  2. 2.
  3. the bow ile kombo yapılıp izlenirse etkisi iki kat artar. iki filmde de konuşmayan baş karakterler, deniz, balık...
    0 ...
  4. 3.
© 2025 uludağ sözlük