sevgiliye gönderilen bir mektubu okuduğu anda odasında çalan müziği dinlemesi, kahvesinden bir yudum alarak kendisine yeni düşler yaratması ancak o sırada dışarıdan geçen bir satıcı sesinin ve merdivenlerden apar topar inen bir çoçuğun ayak seslerinin öğlenden sonrasının dinginliğini bozmasıdır.
çoktan geri dönüşmüşlüğü ve yaşamı seçmektir; geçmişin o çoçuksu yüzü silinmiş iken.
''Yalnızlıkla belki de başa çıkabilirim
Çok zor gelse bile yaşar öğrenirim
sensizlik benim canımı acıtan''
alışabilmenin ne kadar zor olduğunu ve kabullenebilmeyi anlatan parçadır.
SenSizLik
Biliyorum konusacak birseyimiz kalmadi, paylasacak hic bir seyimiz yok.
Yine de yüregimden gücümün yettigi yere kadar sana sesleniyorum,
seninle konusuyorum... Bugün sana olan kirginligimi rafa kaldirdim,
sevgimi aldim avuclarimin arasina, ona siginiyorum... Cümlelerimi kisalttim,
kelimelerim buruk, gülüslerim istenmeyen dudaklarimda...
Bir ihtimal gelisine sigindigimi farkettiysem de, engel olamadim gurursuz
ama umutlu hasretine... Bugün gönlümü hos tutmak istiyorum,
imkansiz olan her rüyaya inanasim geliyor... Bir cocuk gibi
isteklerimi bastiramiyorum... calmayan telefonuma elim gidiyor,
sana halen bende oldugunu israrla yazmaya calisiyorum... Bende olan seni,
hic kirmadim, degistirmedim ve hep korudum desem de, sendeki benin
nasil oldugunu, gülüp gülmedigini anlamsiz bir sikintiyla merak ediyorum...
icimdeki güzelligine inanip inanmamani artik umursamiyorum!
Üsüyorum, bu üsüme yalnizligimdan geliyor ve sariyor her tarafimi...
Tutunabilecegim hicbir güzellik yok, hatirlamaktan usanmayacagim
anilarim disinda... isinabilmek icin onlara sariliyorum...
Anlamsiz ve cevapsiz sorular hihzirca siritiyor, ben görmemeye
calisiyorum... Düsler uzak gibi görünüyordu ama yakindi...
Belki de görmeyi istemek gerekiyordu... Gözlerini ac desem kapatacaksin
ama kapatma gözlerini! Kendime bir demet papatya aldim ama bakmadim
falima... Gözlerimi gelislere verdim, gözlerimdeki hüzün bile seni özlemis
itiraf etti sonunda... Düsüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam degil...
Gelseydin, kendimi unutup sana kosacaktim, susturacaktim icimdeki isyani,
kavgalarin ortasinda bir günes gibi dogup isitacaktim yüregini,
sevincten aglayacaktim bu defa, mutluyken hemen sarhos olmusum gibi,
dokunacaktim, sarilacaktim. Ama gelmedin, gelemezdin belki de gelmeye de
hic niyetin yoktu aslinda... Kendimi kandirdigimi anladigimda agliyordum...
Eskiden kimi sarkilarin ne kadar anlamli oldugunu düsünürken, simdi
ayriligin ardindan calinan her sarki umutsuzlugumu ve sevgimi anlatiyormus
gibi geliyor... Sevdigim ne cok sarki varmis, bunu senin gidisin gösterdi bana...
Her sarkida sen varsin, her yerde, her gördügüm insanda, denizde,
gecede, uykumda... Nasil beceriyorsun her yerde olabilmeyi...
Bu bir marifetse eger, neden benim yanimda degilsin ki?
Gözyaslarim asilligini yitiriyor ve yenik düsüyorum sevdana...
Gittin! Belki de hic gelmemistin ben, geldigini sandim... Ayak uyduramadim
yorgunluguna... Dudaklarina düslerindeki öpüsü konduramadim...
Kimi zaman bir cocuk oldum gülüslerinde simaran, kimi zaman bir kadin;
dokunuslarinda kendini bulan... Ama! En cok da imkânsizin oldum...
Her gelisimde bir kez daha gönderdigin oldum... inanamadigin, Yenemedigin,
üzerinden atlayamadigin korkularin oldum... Agladigin, bagirdigin ya da
sustugun isyanin oldum, sessizce bosalan gözyaslarin, birikmisligin oldum...
Yüregindeki kadin ben olmak isterken yüregine siginan ve tozlanacak olan
bir ani oldum... Haketmediklerin, artik yeter dediklerin ve herseyin olmak isterken
belki de hicbir seyin oldum... Söylesene ben gercekten senin neyin oldum?
Sesin hep uzaklari cagiriyordu, ben üstüme alindim, sana geldim...
Bilseydim, bana ait olmayan bir seslenisi sahiplenir miydim?
simdi bir mevsimlik ask kaldi avuclarimda sadece bir mevsim yasanan
ama bir ömür gibi gelen ask... Kalbime henüz söyleyemedim gittigini,
ögrenirse onun da aci cekmesinden korkuyorum... Seni halen
benimle biliyor ve seviyor ama ben kalbime ilk defa yalan söylüyorum...
Gittin! Sevdamin yokluguna alisabilirim belki ama sesinin uzak yollarin
sonunda olmasi acitiyor icimi... Suskunlugun en büyük silahindi,
suskunlugunla vurdun beni asil aci olan, canimi acitan unutulmak...
Söylesene unutulmak kime yakisiyor?
Unutan sen olsan da sana bile yakismiyor ...
Merak etme, üstüne giydirmedim bu duyguyu, unutulmayan olmak
sende daha güzel duruyor... Görüyorsun iste, ask'a ve sana ihanet etmiyorum
benim kirginligim ask'a... Sen üstüne alindin...
ne büyük sessizliktir. hani israfil sura üflemiş de . kalmamış hiç bir insan .almış azril tek tek herkesi diğer yana ,büyük bir çığlık kopmuş sonra bu kez azrailde tatmış ölümü işte o sessizlik sensizlik ey yar.
insanın her daim kendisini sorgulamasına neden olan bir candan erçetin harikası şarkıdır. kişi bedenini bir çok şeye alıştırıyor ama içini çok çok zor.. geceyi ortadan ikiye bölme yeteneğine sahip şarkıdır, ağlatır belki hıçkırıklara boğar. insanın kendisini kandırması için yapılmış en iyi eserlerdendir. (bkz: şiddetle tavsiye etmek)
delirmek işten mi sesler duyuyorum,
ölüm fısıldıyor hayatın ötesinden,
sensizliğin yerine korkular koyuyorum,
azrail şarkı söylüyor sensizliğin sesinden.
sabah oluyor,güneş doğuyor.
ışık pekiştiriyor yalnızlığımı,
hayalinle saklıyorum yokluğunu.
sonra da anlıyorum, başkalarının olduğunu *
yok yere üşümektir, ciğer yangınıdır, sık sık dalıp gitmektir, yalnızlıklar yalnızlığıdır, aşktır, dokunamamaktır, sancıdır, sarhoşluktur, nöbettir, beklentidir, umutluyken umutsuzluktur, kalbin atmamasıdır, nefes almamaktır, özlemdir, özlemlerin içinde çırpınmaktır, can çekişmektir, kahkaha atarken ağlamaya başlamaktır, passifloradır, arabesktir, rakı kadehinde balık olup apayrı denizlerde yalnız yüzmek ve derinlik sarhoşluğundan ölmektir, çekip gitmek isteyip gidememektir, bir anda gözün bir yanından yıldız gibi kayan ama dilek tutmak için artık çok yormuş gözyaşıdır, titremektir, istemektir, elde edememektir, çünküsü olmayan bir nedendir, çünküsü olmayan bir neden gibi kalakalmaktır, sabahsız akşamlara sahip olmaktır, yaşarken ölmektir, sigara üstüne sigara yakmaktır, başıboş dolaşmaktır, evden çıkmak istemeyip sokak köpeği gibi dolaşmaktır, intihardır, harab olmaya mahkum dörtlükler ve bağırılsada artık duyulmayacak dizelerdir, seni seviyorum lafının kıymetini anlamaktır, allah'a isyandır, dünyaya isyandır, alayına isyandır...
bu kadar mahrum bırakan kaç duygu var ki? kimse o sen denilen, yokluğu değil mi zidan eden dünyayı? her şeyi çekilmez kılan o yoksunluk değil mi? yalınlıktan başka, yalnız olmaktan öte...
eksik olma durumu, hayata çaylak kalma sebebi, yaşama isteğini bitiren! yerine kimseyi koyamayacağın birinin fersahlarca uzağında olmak, vurulup ölmemek gibi.
yine de güzel birine "sensizlik" diyebilmek. acı çekerek de olsa, o kadar sevebilmek...
Sensizken de kitap okuyabiliyorum hemde en sevdiğimiz yazarın kitaplarını....
acaba sen olsan benim sevdiğim bölümleri severmiydin yada hangi bölümler için tartışırdık diye düşünerek
Sensizken de sinemaya gidebiliyorum...
farklı filmler olsada ekrandaki birlikte gittiklerimizi dünüşünerek.
Sensizken de safça sanki hiç ders almamışçasına inanıyorum insanlara.
benimle olsan bana ne kadar kızacağını düşüne düşüne.
Sensizken de maç izleyebiliyorum
senin de bir yerlerde benim gibi heyecanlı stresli gergin şekilde izlediğini bilerek.
Sensizken de başka yerlere gidebiliyorum
gittiğim yerlerde senden birşeyler var nasıl olsa sevinciyle
Sensizken de denize bakabiliyorum
denize her baktığında nasıl olsa aklına bir şekilde geliriim düşüncesiyle.
Sensizken de kızamıyorum sana
bu durumda bile aramız bozulur sanıyorum galiba
Sensizken de yazabiliyorum sana
asla okuyamayacağının verdiği rahatlıkla
Sensizken de sevebiliyorum seni
Altına bir açıklama yapamayacak kadar tutkuyla....