Jane Austen'in 1811' de yayimlanan ilk romani. Bazi edebi kaynaklar bu yapitin ilk versiyonunun 1795' te epistolary novel yani mektuplardan olusan roman seklinde yazildigini iddia etmektedir. Ikinci baskisinda yine yazarin en cok bilinen ve cevrilen kitabi Ask ve Gurur adli yapitinin golgesinde kaldigindan olsa gerek, kitap "Ask ve Gurur'in yazari tarafindan yazilmistir" ibaresi ile yayimlanmistir.
jane austen'ın tüm romanlarında olduğu gibi aklı başında bir kardeş ve biraz haraketli saf kardeş tipini barındıran kitap. pride and prejudice kadar ilgi çekememiştir ama güzeldir.
türkçeye kül ve ateş olarak çevrilmiştir.
türkçeye aşk ve yaşam olarak çevrilmiş bir jane austen yapıtıdır. filmde elinor ve marianne dashwood adlı iki kız kardeşin hikayesi anlatılmıştır. babalarının ölümünden sonra parasız kalmışlardır ve anneleri onlardan iyi birer evlilik yapmalarını beklemektedir. fakat birçok hayal kırıklıkları yaşarlar. sonu tahmin edilebiliyor heralde. filmi izledikten sonra bütün jane austen yapıtlarının benzer olduğuna karar verdim. fakir kız, zengin erkek, evlenmelerini istemeyen aileleri, sınıf farkı, para, sonunda aşıkların birbirine kavuşması...
bir jane austen romanı, filmi tam bir hayal kırıklığı olsa da kitabı keyifle okunabilir. bir jane austen filminin bitmesini istemek pek rastlanan bir durum değildir.
--spoiler--
marianne serbestlik gerçek bir utanç ihtimali taşımıyorsa her türlü gizlilikten nefret ediyordu; kendi içlerinde ayıp olmayan duyguları kısıtlamayı amaçlamak ona sadece gereksiz bir çaba değil, aynı zamanda aklın bayağı ve hatalı görüşlere utanç verici bir biçimde köle edilmesi gibi geliyordu.
--spoiler--
--spoiler--
kesin değil diye hiçbir olasılık kabul edilmeyecek mi? sevmemiz için ortada bunca neden olan, ama hakkında kötü düşünmemiz için hiçbir neden olmayan bir adama hiç mi hak tanımayacağız? bir süreliğine mecburen gizli kalacak olsa da kendi başlarına izah edilemez dürtüler olması olasılığına?
--spoiler--
--spoiler--
kendi değerini yanlış bir utanca kapılmayacak kadar iyi biliyor.
utangaçlık o ya da bu şekilde aşağılık kompleksinin bir etkisidir. davranışlarımın gayet rahat ve zarif olacağına kendimi inandırabilsem utangaç olmam.
--spoiler--
--spoiler--
... ayrılıklarını muhtemel bir iyiliğin kaybı gibi değil, en feci ve en çözümsüz bir kötülükten, ilkesiz bir adamla hayat boyu sürecek bir beraberlikten kurtuluş, en gerçek huzur ve en büyük lütuf görerek marianne'i daha da derinden yaralamamak için konuşmaktan kaçındı.
--spoiler--
--spoiler--
asılsız bir güvenle geçirdiğin her yeni gün darbeyi daha korkunç yapardı.
--spoiler--
konu tabi ki yine aşk ve akraba ilişkileri. austen'in sade ama tahlilleriyle güçlendirilmiş, kültleşmiş dili burada da var. en başta karakterler güzel kuruluyor, öykü güzel başlıyor. ilk yüz elli sayfa gayet akıcı. hafiften şaşırtan olaylar, aksilikler, marianne ve elinor'un çatışması filan derken ortalık şenleniyor. fakat iki yüzüncü sayfalara doğru bir sıkmaya başlıyor ki... aman yani. aynı olayların farklı şekilde pişirilip pişirilip öne sunulması, öyküyü sakız gibi uzatmaktan başka hiçbir şeye yaramayan, karakterler hakkında hiçbir bilgi vermeyen gereksiz olaylar silsilesi... mrs. jennings'in elinor ve marianne hakkındaki düşüncelerinin ne olduğunu hem sözel hem de pratik olarak gördükten sonra; ısrarla, defalarca gergin ortamlar oluşması ve aynı tarz iğneleyici konuşmaların tekrar edilmesi çook sıkıcı.
eğer roman daha kısa tutulsa çok iyi olabilir.
şimdi?
ortalama altı.
aile ilişkilerini, 'biz' olmayı, aşkta sağduyunun önemini filan anlatıyor. aralarda beş, altı tane not edilecek cümle de var... bana sorarsanız okunmaya çok da değmez, ama okursanız da çok da bir şey kaybetmezsiniz gibi.
bence okumayın.
ha yine de elinor'un akılcılığını, marianne'nin akraba ilişkilerinin kökleşmiş hatalarına baş kaldırışının hor görülmesi filan dönemin ingiliz yaşantısı hakkında fikir sahibi edebilir...
filmi seyretmedim. izleyeyim, editler, belki onu da yerden yere vururum.
kısa: gurur ve önyargı'nın harikuladeliğine hiç yanaşamayan ortalama altı roman.