...artık yoktur. o yüzden olmayan şeyleri tartışmanın da bir manası yoktur. biz var olanları tartışalım. mesela, kıçının üstünde oturup çekirdek çıtlatmaktan başka bir şeyi beceremeyen ama kendisiyle evlenecek "şanslı hıyar"dan evler arabalar isteyen güzel kız. güzelliğin batsın.
''sözkonusu kızı rüyanda mı gördün reisss'' diye kurana sorulması gereken fantezidir..
vallaha bugüne dek öyle bir kıza rastlamadık..rastlayan varsa el kaldırsın..
hesapta hepsi iç güzelliğe bakarlar ama lafta..doların yeşilini ve benjamin franklin'i görünce hepsinin içi dışına çıkar..iç güzellik bir anda dış güzelliğe doğru evrimleşir..
söylemekle iyi insan, seven insan olunuyorsa ben de sevgilimle tek göz evde yaşarım. tek göz neymiş, gözsüz evde bile yaşarım lan. önemli olan laf değil, bunu davranışlarında da göstermelidir. zaten kimse karısını, sevdiceğini tek göz eve tıkmak istemez hem. seninle tek göz evde yaşarım diyorsun da, bir sor bakalım ben seni tek göz evlere muhtaç şekilde esir almak istiyor muyum. neyse konu o değil, herkes en güzel evlerde yaşasın sevgilisiyle. ama konu şu ki, böyle sözler söylemekle kişilik ortaya çıkmıyor. çok kız geldi geçti hayatımdan bunu söyleyen. ama kimine aldığım elbisenin modelini beğenmedi, kimi onun için çizdiğim resimdeki minik teferruatı vs. vs. kişilik minik şeylerden çözülür, davranışlardan anlaşılır. bu sözleri söylemekle bir bok olmaz yani kısaca.
samimiyetle söyleyebiliyorsa kör kütük aşık kızdır ya da köprüyü geçene kadar rol yapan şeytan kızdır.
ikisinden biri.
sadece onunla olmak mutlu edebiliyorsa insanı içinden gelerek bu cümleyi kurabilir insan. çünkü nerede ne şekilde yaşayacağının değil onunla yaşamasının bir önemi vardır yüreğinde.
diğer seçenek ise tehlikeli;
erkeği kendine bağlamak için ''ben senin için her zorluğa katlanırım'' düşüncesini empoze eden ama adam cidden parasızlaşınca siktiri çekecek olan hatundur ki allah karşılaştırmasın...