bir zamanlar siz dertliyken, sıkıntınızı anlatacak, paylaşacak bir dost ararken bunu farkedip araya mesafe koyup uzaklaşmış fakat bir gün kendi aynı duruma düştüğünde yanında sıkıntısını paylaşacak bir dost olmadığını farkedip aklına başına ekşiyecek ilk kişi olarak sizi getirmiş dostun söylemidir. varsayım değil hep böyle olduğuna bizzat şahit bu gözler.
samimi bir sözdür, hemen ardından artık arayı bu kadar açmayalım sık sık görüşelim anlamında cevaplar vermeye çalışır insan. bu hiç gerçekleşmez. ama gönülden istenir.
seninle konuşmayı çok özlemişim diyen sevgili vardır bir de. siz hala seviyorsunuzdur, o da size aşıktır ama anlaşamazsınız zart zurt nedenlerden ayrılırsınız. o sizin yerinizi doldurmaya çalışır, beceremez; siz onu unutamayacağınızı çoktan kabullenmişsinizdir zaten. nasıl hissettiğinizi göstermezsiniz sadece. ve artık özleminize dayanamadığı anlardan birinde en sikindirik konulardan lafa girer, bütün gece konuşursunuz. seninle konuşmayı özlemişim, der. bişey diyemezsiniz. siz onunla konuşmayı, konuşmamayı, öpüşmeyi, dolaşmayı, nefes almayı özlemişssinizdir. anlatamazsınız. bi anlık da olsa bakışlarında eski ifadesini yakalarsınız, gülümsersiniz. "özledin, özledin ama artık her şey için çok geç. ne de güzel mahvettik her şeyi, değil mi sevgilim" demek istersiniz.diyemezsiniz. gülümsersiniz, gözlerinizi dikersiniz gözlerine, kalbini delercesine bakarsınız ve "biliyorum" dersiniz.
sonra bi daha konuşmazsınız zaten. özlemek kendi başına yapılınca güzel, sanılanın aksine karşıdakinin de seni özlediğini bilmek sadece daha fazla ıstıraba yol açıyor.