paylaşack bişeyin kalmaması bir yana,paylaşacak nefretin bile kalmadığını gösterir,bu iki kişi için artık sokaktan geçen herangi birisi daha değerlidir.
nazım hikmetin bir şiirinde geçen anlayana ağır söz.
SEN
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
Düşmanımdır ikisi..
Sana gelince...
Yazıyorsun..
Okuyorum..
Kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa,
insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
Ne yazık!..
Ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
Kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
Sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun!.
Satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat
için...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
(bkz: nazım hikmet)
o kadar degersizlestin ki gozumde, dusmanim olmayi bile haketmiyorsun demenin daha kibar hali. silmissinizdir o insani artik geri donus yoktur ikiniz icin de...
Söyleyen kişinin söylenen kişiyi, artık hayatının hiçbir safhasında görmek istememsi sonucu, bu gerçeği kişinin suratına tokat gibi çarparken sarf ettiği söz.
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz..
bir zamanlar adamın birisine bu şiirin sadece bu kısmını yazıp yollarsınız fakat o adamın kapasitesi yoktur ve anca ezel dizisinde duyunca olayı kavrar. yazık çok yazık. çok geç anlamışsın be yavrum. sahi sen kimdin. işte böyledir. eğer unutulmaz şiirler,romanlar yazdıysanız bir güzel bir yakışıklıyı bulun ve dizi çekin, anında duyulur sesiniz.
kişinin, hayatından resetlediği insanlar için kullanabileceği en uygun betimleme...
En güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
Biri sensin,
Biri o,
biri ötekisi...
Kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
Sana gelince...
Ne ben Sezarım,
Ne de sen Brütüssün...
Ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
Artık seninle biz,
düşman bile değiliz... *
"artık seni güzel bulmuyorum, sana ne kazandıracak ya da kaybettirecek bilmiyorum, merak da etmiyorum... seni güzel bulmadığım gibi artık seninle ilgili hiç bir şeye ilgi duymuyorum. Beni heyecanlandırmıyorsun, beni seninle ilgili hiç bir duygu üzmüyor, hoşçakal..." duyguları içinde olmaktır.
fırtınalı bir başlangıç, fırtınalı bir aşk hikayesi diyelim... duyguların en zirvesi yaşanmıştır kimbilir, ancak savaşlardan yenik çıkıldıktan sonraki gelişen süreçte fırtınalı bir havada geminin batıp, dibe çökmesi gibi... sular durulur, her şey yerine oturur, tüm duygular biter yok olur... geriye ne sevgi kalır, ne kin ne düşmanlık... duygular nötrleşir.
hiç bir şey yaşanmamış gibi, sanki o insan hiç hayatında olmamış gibi bir duygunun içinde bulur yenilenler... değerler değersizleşir, küçülür, savaştan çıkmış bir ülke misali ya öylece viran kalır, ya da farklı hayatlara yelken açar duygular, geçmişle ilgili her şey silinir, biter, yok olur.