o gece, o bodrum katında gördüğüm de kendisini gözlerimiz kaçmadı boşluktan. baktık inatla birbirimizin içine. içimizi gördük sulanan gözlerimizin ardında. sıktık dişlerimizi. "rest" çektikçe dumanların altında, ikimizde çoktan vazgeçmiştik kazanmaktan.
kazanmaktan vazgeçtiğimiz için kaybetmeye çalıştık. kaderin cilvesiydi sabaha kadar kazanmamız. ve, hayatın bize yapmış olduğu en boktan şakasıydı. inanamıyorduk bir düşman gibi girmiş olduğumuz bodrum katından kol kola yürüyen iki sevgili olarak çıkmamıza.
güneş doğmaya yüz tuttuğunda sorduk birbirimize:
-bana gelmek ister misin?
cevaplarımız gülüş oldu yankılandı sabahın aydınlığında boş sokaklarda. "sana mı gelme mi istiyorsun?" diye başka bir soru sorduğumuzda karşılıklı, tekrar güldük ve o melun soruyu sorduk son kez:
-sen kimsin?
aynalara bakmaktan vazgeçtik. duvarlara bakarak kestim sakallarımı. ve, ellerimize değenlerden ibaret oldu yaşam. hissetiklerimiz kadardı dünya. başka da bir şey değil.
seni anlıyorum demek koca bir yalandır. kimse kimseyi gerçekten anlayamaz dünyada. ve insan derisi de enkalın zırhtır. sızdırmaz koridorlarındakilerin kokusunu dışarıya. deliliğin, alçakgönüllülüğün kokusunu duyamazsınız. otobüs durağında yanınızda gazete okuyan mülayim görünüşlü emekli amcanın, birazdan eve geçip karısını ve mavi gözlü kızını doğrayacağını bilemezsin. ve her sabah karşılaştığın ama farketmediğin komşunun çirkin oğlunun içindeki tutkuyu da göremezsin.
seni anlıyorum demek koca bir yalandır. ancak beş duyunun izin verdiği kadar anlayabilirsin sevdiklerini ve aileni. görebildiğin, duyabildiğin, doıkunabilkdiğin kadar anlayabilirsin çevreni. ve belki kollarını beline doladığında, kolarının arkada kavuştuğu kadar anlayabilirsin sevgilini de. ki bu olağanüstü bir andır ve adı da aşktır. bütün olağanüstü şeyler gibi emek ve zaman ister. ve elbette iki adet de olağanüstü insan.
ama sevdiğiniz insanı anlamanın tek kesin yolu; uzun, ılık, ıslak ve şevkatli bir öpüşmedir. dilleriniz birbiriyle tanıştığı ve kalp atışlarınız eşsiz bir melodiye dönüştüğü an anlamaya başlarsınız karşınızdakini. gözlerinizi yumar ve yanılmamayı dilersiniz. ve artık; kimse hiç bir şekilde teninizdeki izleri söküp atamaz..