senin olmayan birini değil seninle olmayı seçmeyen/istemeyen birini sevmek...
damarlarında yol alan,bazen gözlerinin altındaki mor halkalara bazen halıların üstünde kırık cam vazolara dönüşen aklın kimyasıyla kalbim kimyasını alt üst eden o sancılı durum...
sancı gibidir,gider gelir... her gittiğinde gelmez diye,her geldiğinde gitmez diye korkutur.tek iyi tarafı olsa gerek bazen yaratıcılığını tetikleyip bi kaç satır yazı,bi kaç dize şiir olur ve en önemlisi ruhuna bi kaç yaş ekler,gözlerine eklediklerinden başka...
en masumane aşkın ta kendisidir.
uzaktan bakar uzaktan seversin.
rüyalarında konuşur
hayallerinde dokunursun...
senin değildir,
belkide hiç olmayacaktır...
lakin daha çok
'başkasının olduğu' düşüncesi yakar içini.
gözleri başkasına bakıyor,
elleri başkasına dokunuyor...
düşndükçe kahrolursun...
çok fazla benimsememek gerekir zaten.
şöyle der can yücel bir şiirinde;
'Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
'O olmazsa yaşayamam.' demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela.
O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin o'nu sevdiğinden,
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.'
...
sev senin olmasada;
ama asla yılma, yorulma, kırılma.
bir kere geliyoruz hayata...