"iki dünyalar güzeli çocuğumuz olsun." derdi bir sevgilim. "Güzel bir işimiz olsun, iyi paralar kazanalım, güzel bir evimiz olsun." Ama evin şehir merkezinde mi yoksa kalabalıklardan uzak, sakin ve doğayla iç içe mi olacağına karar veremezdi. "ikisi de birden." derdi gülümseyerek. "Kazandığımız paralarla dünyanın her yerini birlikte gezelim, yeni yerler görüp yeni insanlarla tanışalım. ikimiz de gezmeyi çok seviyoruz." derdi. işimizin de çok vakit almayan işler olmasını isterdi haliyle. Beni çok sevdiğini söylerdi. Ve bu hayalleri gerçekleştirmek için onun çalıştığını, benim de çalışmam gerektiğini vurgulardı hep. Biraz boşlasam kendimi hemen üzerime titrer beni motive ederdi hayata. Ben de zamanla daha çok çaba harcamaya başlamıştım. Derslerime daha sıkı asılıyor birçok başka yönden de kendimi geliştiriyordum. Sonuçta bir karım ve iki çocuğum vardı, bir de güzel işim. işimi kaybetmemem gerekiyordu ve karımla çocuklarıma iyi bir hayat sunmam. Mutluydum. Beni çok sevdiğini söylerdi her fırsatta. Ben de onu çok severdim tabi.
Sahi, sevgi neydi? Beni değiştirmek için harcadığı çaba mı? Ya da sıraladığı ardı arkası kesilmeyen istekler? Kurduğu hayallerin gidişatına uymayan bir şey yaptığımda ani sinirlenişleri? Ben zaten onun yanındayken bambaşka bir benden, uzak zamanlarda mükemmel hayallerde yaşaması? Elimi tuttuğunda, gereken çabayı göstermezsem bir gün artık o eli tutamayacağımı düşünmeye itmesi? Sevgi neydi? Annemin ben okul için başka şehirlere giderken ardımdan döktüğü gözyaşıydı sevgi. Sevgi babamın gereksiz bir şeye harcayacağımı bildiği halde bana verdiği cebindeki 'son' beş lirasıydı. Sevgi gözlerimi dolu gördüğünde kız kardeşimin hızlıca başka odaya gidip herkesten gizleyerek ağlamasıydı. Sevgi onun ben dışarıda sabahladığım gecelerde başka kadınlara bakar mıyım diye korkup eve dönmemi istemesi değildi. Sevgi abimin başıma bir şey gelecek korkusuyla sert bir dille eve gelmemi istemesi, eğer gelmeyeceğimi anlarsa yanıma gelip benimle birlikte vakit geçirmesi, gücünün yettiği kadar beni kollamaya çalışmasıydı. Sevgi benim kariyerim veya maddi durumum iyi de olsa kötü de olsa yanımda olan yakın dostlarımdı.
O beni sevmiyordu. Zaten benden önce kurmuş olduğu hayallerini seviyordu. Ben bir kağıttım, o da beni yapbozunu tamamlayacağım şekilde kesip hayatına yerleştirmeye çalışıyordu. O zaman bunu görüp uzaklaşmamıştım tabi, o kendi kurduğu hayallerden sıkılıp beni de yarı kesilmiş şekilde bırakarak gitmişti.
insanlar "neden sevgilin yok?" diye şaşırarak sorular soruyorlar. Benim nasıl olur da sevgilim olmazmış. Asıl ben şaşırıyorum onların yanındaki kişiye 'sevgi'lim demesine, bu kadar içleri rahat ve huzurlu olmalarına. Tabi herkes böyle değil. Birbirini gerçekten bir çift görürsem neşelenirim, o kadın o adamın gözlerine koca bir ışıltıyla baktı mı gülümseyerek, benim de gözlerim dolar. içimde, kuytu köşelerde üstü toz tutmuş o eksiklik suyun altından çıkmış bir dalgıç edasıyla nefes nefese hissettirir varlığını.
Benim neden sevgilim yok diye merak eden arkadaşlarım, işte ifadem bu. Benim bir sevgilim yok, çünkü beni 'Uğur' olduğum için seven bir kadın yok.
Birazcık aslında kendine acıma var işin içinde senin yoksa benim hiç olmaz. Kimsede demez ne denir bu sevgili sen sevecek bir insan misin he onu söyle.ne anlam yüklemeye çıkıyorsun bu yola. iyi giyimli biri mi lazım etik sevişme mi (oda ne oluyorsa artık).onu soracağına neden olsun diye sormak daha doğru olur..yok çünkü Apple pazarında satılmıyor...