zavallıyım artık, kendimi yalnızlığa itiyorum ve düşüncesizce sana dair korkularımı yanıma alıp onlardan söz dinliyorum. ağladığım her dakika senden uzaklaşmak için bir yol seriliyor önüme, ama ben onların uçurum yanlarında duruyorum hep ve ölümü seçmeye biraz daha yakın duruyorum. Seni çok özledim yemin ediyorum bunu acıyla söymesi ne zor oluyormuş ki aynalarda kan kırmızı gözlerim acıyı gösteriyor yine bana. şimdi yüzüne bakamayacak kadar acılı ve uzağım sana. Belki başka bedenlerin terini bedeninde yaşıyorsun. Belki başka bir bedende beni arıyorsun. Belkide ölü bir bedensin artık ve başka bedenlere eski yanını göstermeden yaşıyorsun.
Seana çok acı verdim nadidem. Çok acı verdim buğulu bakışlım. Seni yemin ederim çok özledim, ara ara burnuma sabah seviştiğimiz yatağın üzerindeki o nemli kokun geliyor. ve ben o kokuda daha da ölüyorum sensizliğinin hayalet tarafına. Ve önümde serili o yolların birine adım atarken uçuruma düşüyorum ve son defa seni özlüyorum.
telefon konuşmasında soylenirse insanı etkiler
gece aniden bir mjs ile gelmişse yıpratır
fakat yan yana iken el ele iken söylenirse aciz bırakan cümle.
gecenin kör bir vaktinde, yıllardır irili ufaklı kazıklarını yediğin ve uzun bir süredir de görüşmek istemediğin bir dosttan(!) gelen mesajsa eğer; hala aptal yerine konuyor olmanın verdiği kini körükler.
-seni çok özledim.
+sieee daha 5 dk önce birlikteydik.
-ay pardon tahsincim sana mı attım o msjı ben?..
+evet kime atıyodun lan o msjı sen?
-şeyy ıı bacıma
+hönk geber ayten senin bacın yok vay şıllıkkk!!!
söylediğinizde söylenenin kıymeti bilmeyebileceği, anlamayabileceği söz. kişi sizde kendi kıymetini bilmiyorsa ya söylemeyin, ya da beklentiye girmeyin.
tabii kişi yalandan mimliyse, her söylediğine de inanılmaması ama içten olması için dua edilmesi gibi versiyonları da mevcut. *
kapatıyorum telefonlarımı, ulaşması gereken kişiler olduğu halde... sallamıyorum artık her şeyi, akışına bıraktım galiba... gerçeği akmıyor ama...
artık, her şeyi de bilmiyorum biliyor musun? susuyorum... her bok için söyleyebileceğim o kadar kelime varken susuyorum çoğu zaman... içimden gelmiyor konuşmak...
eskiden de böyle miydim? değildim...
sanırım bu sefer ben seni özlemedim... seni çok özledim...
seni çok özledim; gece olduğunda gündüzü bekler gibi, yazın sıcaktan kavrulduğumda bir damla soğuk suyu içer gibi, aylarca görmediğim denize kavuşunca dalgalara kendimi atmayı ister gibi, günlerce kimseyle tek bir kelime konuşmamışken iyi bir dostu beklemek gibi, soğuk zor geçen bir kışın ardından açan ilk papatyayı gördüğüm an gibi...