Öyle hissetsek bile, söylemekte en çok güçlük çektiğimiz cümledir...
Ama ben şimdi yapacağım!
Geç kalmış" seni sevmiyorum" notudur!
Babamın artık minicik kalmış bedeninden, serum hortumunu hayvan gibi çeken ve yakında öleceğini ima eden, Filiz hemşire...
Seni sevmiyorum...!!! Hatta nefret ediyorum!!!
Hatta ve hatta, o gün sana bunları söylemeyen kendimi de sevmiyorum!!!
Seni seviyorumun karşıtı olan bu cümle kadınların şekil yapmak için kullandıkları duygusal içerikli ve reddetmeye yarayan akıl dolu kutsal kelimeciklerin diZilımidir.
insanın kafasına sokması ve gerektiği zaman, kendi iyiliği için söylemesi gereken cümle. söylenmelidir ki, o güzel kadın bir yabancının elini tutup uzaklara gittiğinde, kişi, bundan haberi olmayacak kadar uzakta olsun, kalbi çatır çatır üzüntüden çatlamasın.
birbirlerine aşık olan evli bir kadınla, kirli işler çeviren bir gangsterin öyküsünü konu alan, 1966 yapımı ertem eğilmez imzalı türk filmi. oyuncu kadrosu hülya koçyiğit, ekrem bora, münir özkul, tugay toksöz, semih sezerli, senih orkan bulunmaktadır.
onu seviyorum diye devam ederse tam verimle çalışır.
oturur, duyamayacağı cümleler kurarsın:
elli lira param ve çok sıkıcı anılarım vardı. hiç terk edilmemiş ama bir kere allah çarpmış kadar olmuştum. elektrik yoksa çay içilmeyen bir evde oturuyordum ve elektrik yoktu. ağzı bozuk oluşuma aldırmadan "senden çok güzel bi' öğretmen olur," dedi. garip bir şekilde söylediği her şeye inanıyordum. daha önce de birkaç kadına kendilerini sevemeyeceğini anlatan açıklamalar yaptığını ama hiçbirinde bu kadar üzgün olmadığını söyledi, ben buna da inandım. sesi aklımı başımdan alabilecek kadar güzeldi, mimikleri de öyle. dinlediği adamlarla, hep gardını almış suratıyla mutlu değil de beni kandırıyor gibiydi. bazı hataların yapılmak zorunda olduğuna inanıyordu ve karşısındakilerin o hatalara aşık olabileceğinden habersizdi.adı çok çirkindi ama ben aramızdaki, mesafe demeye şahit gereken, boşluklarda adını söylemeyi severdim. dünya üzerinde bir kontenjan boş diye var edildiğime inanıyordum ve muhattabını o sıralar kaybetmiş bir şarkım vardı. bencil olduğumu söyledi. "kafamı karıştırıyorsun ama emek önemli bir şeydir," diye ekledi. sustum çünkü onu bir başkasından daha çok sevebileceğime inanmamın bencillikle hiçbir ilgisinin olmadığını ona açıklayamazdım. sokağı pencereden bakılınca gözükmeyen ve boş duvarları olan bir evdeydik. ve ben boş bir duvara saatlerce bakabilirdim. sinemaya, tiyatroya, konsere, parka gitmemize gerek yoktu. onunla o duvara saatlerce bakabilirdim. hiç paramız olmasa da olurdu, ben yaşamı da yaşam standartları lafını da unutabilirdim.
odamdaki eşyaların yerlerini değiştirdim bugün. bir evde bir şeylerin yeri değişiyorsa o evde uzun süre yaşanmış demektir. altı ay oldu değişen sadece eşyaların yeri.