iki ihtimal vardır, ye sizi köpek gibi seviyordur ama ona karşı yaptığınız kırıcı bir şeyden dolayı gururuna yediremeyip yalan söylüyordur bile bile, ya da gerçekten samimidir bu sözlerinde ,sevmiyordur.
sevenin dünyayı başına yıkacak kadar o güçlü sözü söyleyen insandır.merhametleri yoktur,şak diye insanın yüzüne söylerler.
(bkz: allah düşmanımın başına vermesin)
helede sen onu herşeyden çok severken ayrılırsınız. üstelik onunda seni sevdiğini sanırsın ayrılırken. bu yüzden bu ayrılığın adını' (bkz: severek ayrılmak)olarak koyarsın. içinde bir umut vardır 'o da beni seviyor belki barışrız' diye. artık dayanamazsın sevgin içine sığmaz. son bir umut konuşmaya ve içindekileri dökmeye karar verirsin. seviyorum ama yapamayız der senin yalvaran konuşmalarına rağmen ve işte en sonunda o can alıcı, öldürücü darbe gelir 'seni sevmiyorum zannettiğin kadar' der. üzülürsün, yıkılırsın ama elden hiç birşey gelmez. artık tamemen gitmiştir...
bugüne kadar sevgilim olan herkes.
herkes: topu topu iki kişi lan zübük.
ben: tamam abi.
lise hayatının sansasyonlarla dolu olan, gençlik çağımın yeşil dunlop parfümümden aktığı, çubuk kraker delikanlılığı edasıyla okulda terör estirmemin, güneşin kaybolduğu nadir anlardan birinde başıma gelen olayın ve sonrasının abukluğu sabukluğu, kendini bilmez sapkınlığı.
lise 1, 2. yılı kafamı sınıfın nadir boşluklarının, saç telleri düşmüş hamam böceği tıkırtısı gelen yerlerine çevirmişim, nasıl da dalmışım 52 kişilik yurdum okulunun beni güzel yerlere getireceği hayaline.
tıka basa dolmuş sınıf sıraları, üstüne kazıtılan baş harfler, şiirler ve daha neler neler.
kaybolup gidişimin belirtisi, yüzünde sivilcesi olan, dudakları kuru. kuru duran saçları bir bakıma diğer kızlardan güzel olan, çene yapısı candan erçetinin ta kendisi olan. kaplıcalarıyla ünlü şehirlerin sınırlarına girdiğinizde romatizmanızı iyileşmiş gibi hissetmenizi sağlayan olsa olsa 1.55 boyunda, nadide hanım kıvraklığında bir melek gördüm.
ve havlamaya başladım, susturamıyorum kendimi, birilerine saldırıyorum, kuduz olmuş bile olabilirim. domates hemen sordu (domates arkadaşımın lakabı)
- deniz noldu birader.
+ seviyoruhaavv çok ulahaavv.
- ne oluyo manyak adam gibi anlatsana.
+ olum aşık oldum.
- hah öyle söylesene, şimdi anladım.
+ neyi anladın oğlum.
- köpek gibi sevdiğini.
tabi en nihayetinde 2 sene peşinden koşulur, evinin önünden arabayla geçmeler bira içmeler, bi kendini bilmez alkoliklik, derslere kafa güzel gitmeler, bi aile dışlamacılıklar, bi arkadaşa siktir çekmeler, yemek yiyememeler, uyuyamamalar, ağlamalar, zırlamalar.
kendimi acındırma konusunda, ders veremeyeceğim adam yoktur inandıramayacağım da.
verdim odunu ölüyorum diye, yarın okulda konuşalım dedi bir ses, bi eski günlere dönüşler, bi alkol almayışlar, bi banyoya girip temizlenişler, bi babadan para istemeler.
ben geri döndüm diyorum çevreme.
okula sabah süpermen gibi giriş yaptım, motordan düştüm. amk ibneratörler ne dalga geçti anlatsam ağlarsınız.
voleybol sahasının önünden eliyle gelsene diye işaret yaptı, o elinin yüzük parmağında doğum izi var bi tane siz bilmezsiniz ben onu öpüyordum.
neyse gittim tamam dedi istediğin gibi olsun.
yehhuuu dedim yuppii dedim değişik ses efektleri verdim, 10 ay birlikteliğimiz oldu, en nihayetinde ayrılacaktık ama bir gün dershanede konuşalım dedi, iyi dedim.
ben seni başından beri sevmiyorum dedi, bende tamam dedim.
yok öyle flash back geriye gidiş. gidiş o gidiş böyle dedi bastı gitti.
düşündükçe kafayı yememek için kendimi tutuyorum ama, ben tam bir adam değilim.
yaşadım ben bunu 1-2 hafta öncesine kadar. bir de, ''başkasını seviyorum.'' demişti ardından, çok çaresiz kalmıştım be. allah kimsenin başına vermesin, tahmin edemeyeceğiniz kadar büyük bir acı bu, seviyorsanız.
doğruyu söylemiyor olma ihtimali büyük. gerçekten sevmiyorsanız açıklama yapmazsınız. sevmiyorum demezsiniz. sevme lafını hatırlamazsınız bile. sevmeyenler genellikle zamana ihtiyacım var der. biraz ara verelim der. kafam karışık şu aralar, işler çok yoğun der. kaçamak laflar söyler ve çeker gider.
