Seni sevmek sevmelerden birisi,
Ben seni de gülleri de severim.
Belki farklı olur gönül ağrısı,
Ben seni de kuşları da severim...
Seni sevmek sevmelerden bir bütün,
insan sevmek, doğa sevmek, yar sevmek...
Belki acılardır çoğu gördüğüm,
Ben çoğalan sevgileri severim.
Belki farklı olur gönül ağrısı,
Ben seni de kuşları da severim...
... yeniden doğmak gibiydi. kucağında bir bebektim, kollarımda bir bebektin.
... şarap gibiydi. her yudumun ısıtır, öpüşün buruk tadardı.
... bahar gibiydi. yüzün rengarenk çiçek açar, kokun ruhumu okşardı.
sen hayattın, seni sevmek yaşamak.
sen bir gülerdin, ben erirdim.
sen ruhumu emerdin, ben içine girer sana karışırdım.
seni sevmek bazen tebessüm, bazen kahkaha, bazen hüzündü.
ve sen hırsızdın, giderken baharımı elimden alan.
seni sevmek !
Seni, senin anlayamayacağın bir biçimde seviyorum ben. senin olmak zararlı ya benim için, acı çekermişim ya, çok üzermişsin ya beni. işte bilerek bu gerçeği senin olmamayı isteyecek kadar çok seviyorum seni.
Uzaklaşmamı istiyorsun kıyılarından, kayalıklarına toslamamamı, oturmamamı karana, sığınmamamı o muhteşem limanına. bana açıl, açıl, açıl. Uzaklaş benden, engin sularda ol. Lacivert mavilere dik gözleri. Yosun yeşillerimden ıraklara düş. Yunuslar eşlik etsin yol alışlarına, hadi git artık, ne olur git. Baştan çıkartma beni diyorsun. ama neden?
Seni, senin anlayamayacağın bir biçimde seviyorum ben. Çok ama çok uzaklarımda olmana rağmen. milimetrik ölçümlerle nefesimdesin. Sana dokunmak kadar yakın olsam da çoğu zaman. milyon kilometreler öteden duyulmuyor sesin.
Seni, senin anlayamayacağın bir biçimde seviyorum ben. Her hareketinin sırrına varacak kadar sen olmak, nerede ne yapacağını öngörebilecek kadar ben olmak gerçeklerinle seviyorum seni.
Ey tatlı sevgili, bu sevgi nedeni ile çok sağlıklı bir beden değil artık bedenim. Beynim de öyledir belki. Ben bir hasta yatağını sen sanacak kadar; can yakan bir iğne ucuna sevdalanacak kadar. hastalıklı bir ruhla seviyorum seni.
Seni, senin anlayamayacağın bir biçimde seviyorum ben.
seni sevmek...hem de, benim hayatımı senin gençliğinin kafiyeleri işgal etmişken seni sevmek güneşler yağması demek kalbime gökyüzünden. kül karanlığını, yıldızların aydınlatması demek. bir çocuğun çiçek uzatması, kalemimin kağıtlarda kıvranması, martıların çığlık atması, evimin şarap kokması demek. seni sevmek simsiyah bir aralık gecesinde yıldızları parlatmak demek ve fark etmek demek börtü böceğin güzelliğini daha önce hiç görmemiş gibi. hiç olmadığın anda bile almak teninin kokusunu, telefonun telleriyle yakınlaşmak ve kalleş gecelere edilen nihavent bir veda demek. seni sevmek kaderi sil baştan yazmak demek...
Seni sevmek, bir sıra önden izlemek tiyatroyu. Sahne arkasında olup seni düşünmek, sahne önünde olup sana bürünmek. Yani ikili oynamak bu zamansız sevda oyununu.
Aşk, belki bir anlık, belki zamana dağınık. Bölük pörçük anılarla saklanmış, birkaç taze acıyla yasaklanmış bir kalbin öyküsü aşk. Çocuk oyuncağı dertlerin devleştiği, imalı bakışların cüceleştiği bir masaldan alınmış bir sayfa. Rüzgarla gelen nemli bir yaprağın yağmura yenik düşmeden havada durmak için verdiği uğraş aşk. Hiç bitmesin dediğin çılgın zamanların ortak paydası, genelliğin içinde yakaladığın öznelliğe düşen pay aşk.
Birikmiş küçük değerlerin tortusu geciktirilen sevgiler. Giden sevgilinin ardından söylenen üç küçük cümle. Son anda yakalanmış ama paylaşılamamış on dakika ve bu on dakikaya sığdırılmış tonlarca duygu sevgi. Nefretin bile temeli, duyguların en yücesi. Delicesine tavır koyabilmek gerektiğinde, yeri geldiğinde sarılabilmek sevdiğinin gözyaşlarına.
Acının denizlerinde ateşler yakmak, sevginin dehlizlerinde sonsuza yürümek aşkla sevginin bileşkesi. Formüllere sığmayan duyguların bir martı sesine dönüşmesi, günü gelince giden sevginin ardından bağırılışı hırçın dalgaların üzerinde.
Ölümün apansızlığının bile bu bileşkenin önüne geçememesi bağlılık. Onun dokunmaya kıyamadığın kirpiklerinde, bakmaya doyamadığın gözlerinde, derinlerde gizli.
Hayalet duyguların kol gezdiği, sahte duyguların bedenlere kolayca yerleştiği bu kirlenmiş hayatta, körken görebilmek, sağırken duyabilmek, dilsizken konuşabilmek seni sevmek. Yerçekimine karşı gelmek, mezar bekçisine kafa tutabilmek seni sevmek.
Hayat denen bu siyah beyaz filmi bir sıra önden izlemek seni sevmek.
seni sevmek tüm yaşanmışlıkların ve yaşanacakların en mükemmeli,
seni sevmek her bakılan yerdeki suretin,
seni sevmek aşkın en yalın hali,
seni sevmek aşkların en güzeli...
Seni Sevmek
Seni sevmek balığı Urfa’da avlamaktır
Balıklı gölde yasak olduğu için güzeldir
Seni sevmek Munzur dağlarında kamalı keklik avıdır
Hani keklikler yorulur da kara düşünce kalkamaz...
Seni sevmek yedisinde bir sabinin günlük gelirine konmaktır
Alaca şafakta çıkmıştır yola
Simidinin yarısını satmıştır
Yüreği küçülmüştür elleri büyüdükçe...
Seni sevmek bir trencinin tren altında kalması gibidir
Çığlığı düdük sesine
Hasreti raylara takılı kalır...
Seni sevmek kaşarlaşmış bir celladın kendini asması gibidir
Asılı cesede bakıp ta hem ağlar hem güler ya
Oysa bir avuç gözyaşıdır bedenini astıklarından arta kalan...
Seni sevmek zordur güzelim
Seni sevmek çelişkilidir
Ölümle yaşamın kardeşçe birliğidir
Ölünün mezarı görüp vazgeçmesi gibidir
Buna rağmen seni sevmek güzeldir...