yasaklanmış bir söz olduğunda söylendildiğinde kişi kendisii dünyanın en özgür insanı hisseder.[tıpkı hitler fransası'ndaki yasaklanmaya karşı yaplıan her hareketin yasaları aşmak ve özgürlüğü hissetmek olduğu gibi[sartre]]. ama galiba acıdır biraz söylemek. özellikle yasakşanmışsa; ''seni seviyorum''hariç gerisi için geçerli olsa gerek.
doğru yer ve zamanda söylendiğinde insanı eritip bitirebilicek güce sahipken her konuşma bitişinde başında sanki meraba, naber dercesine kullandığında insanı kusturan tiksindiren cümledir...
amacı karşı tarafı elde edip ego tatmini olduğunda söylenebilen ama içinde saflık barındırması gereken bazı kitleler tarafından *sıkça bu amaç* için kullanılan daha doğrusu harcanan canım söz.
sevmeyi bilmeyenlerin,gerçekten sevipte bunu kimyasına uyduramayanların,yalancıların,şehvet avcılarının,çoğunluğu insan bile sayılmayanların dillerine sakız yaptıkları,gerçek anlamı çook eskilerde kalmış bir duygunun ifadesidir...
seni seviyorum bir görev değildir,içten gelen bişeydir.bu yüzden sevgiliye "neden bana seni seviyorum demiyorsun?" diye serzenilmemelidir.zaten sürekli söylenmesi halinde heyecanını ve önemini yitiren bir laf haline gelmektedir.az ve öz söylenmelidir.
yıllar gecse bile eski sevgilinize onu hiç unutmadığınız, unutmak istemediğiniz, karşınıza çıkan her kızda onu aradığınız; fakat bulamayacağınızı bildiğiniz için söylemeye çalıştığınız, ancak yüzüne söylemeye cesaret edemeyeceğiniz için kısacık bir cep telefonu mesajı ile iletmeye çalıştığınız, duyguların kelimeye dökülmüş en anlamlı söz dizisi.
tüm duyularımızın toplamından da yoğun kavramlar,her nasılsa,sözcüklere teslim ediliyor. türümüzün en karmaşık ve en zengin deneyimlerinden biri olan aşkta örneğin,"seni seviyorum" sözcükleri, bakıştan, temastan, kokudan ve aşkı ifade eden çeşitli seslerden çok daha büyük önem kazanmıştır. duyularımızın ortak yaşanmışlığı aracılığıyla aşkı paylaşmaktansa,ona sözcüklerle sahip çıkmaya çalışıyoruz. her aşk farklı olduğuna göre (farklı kokular, farklı dokunma biçimleri, farklı psikolojik roller) her aşkta, paylaşılan sözcükler de farklı olur,diye düşünüyor insan.ama,hayır!kalıp sözcükler yaşadıklarımızdan daha önemli.ve "seni seviyorum" tümcesindeki totaliter sahiplenme, tüm aşk deneyimlerini standartlaştırıyor. aşkı nicelleştiriyor.bu tümceyi,aşkı aritmetiğe dökmek için kullanıyoruz: "ben üç kere aşık oldum".
(gündüz vassaf - cehenneme övgü)
dünyanın en güzel cümlesi olmasına rağmen sarfettikten sonra kar$ınızdaki insandan duyamayınca ağlatan cümledir, bir anda dünyanızı karartan cümle olur..
söylemesi hiç zor olmayan ama genellikle insanların şu iki kelimeyi söyleme şeklini bilmemesi yüzünden çok zor bişi haline gelen bir cümle. ya ıkınıp sıkınıp söleyemezler ya da karnım acıktı der gibi olmayacak yerde olmayacak zamanda sölerler.
hızımı alamamışken devam ediim. bu bir soru değildir ama genellikle bir cevap beklenir bu söze. bir de şöle bir yargı vardır ki bu lafı erkeklerin sölemesi gerektiği sanılır ki bunu söleyebilen kızlar takdire şayandır.*