Sehl-i mümteni sanatı gibi bir sözdür günümüzde. Söylemesi kolay görünen ama anlamı derinlerde, kalpte saklı olan sözdür. Ancak anlayanadır tabii bu.
Sehl-i müşteri, söylemiş olarak kolay olan Ancak anlam olarak ziyadesiyle dolu ve söylenebilmesi için bilgelik gerektiren söz söyleme sanatıdır. Özellikle Yunus Emre ilahilerinde buna sıklıkla rastlanılır.
bir kadından duymayalı o kadar uzun süre oldu ki kadınların bu sözü kullanmadığını düşünmeye başladım. başka bir ihtimal de benim dışımda çoğu kişinin duyuyor olması. kadınların aradığı bazı şartlara uymadığım için yalnız kalmak zorundayım ve kalbim yok ya, bu yüzden boşverin. siz şartlarınıza uygun erkeklerle çıkıp sevişin. ben bir şey hissetmiyorum nasıl olsa.
bazı erkeklerin duymaktan bıktığı, bazı erkeklerin ise hasret kaldığı söz. kimler olduklarını da hepimiz biliyoruz.
"Seviyorum demek zordur her zaman
Boş bir laf gibi gelir
Dur söyleme yanlızca bak bana
Gözlerim söyler nasıl olsa
Her günün akşamında
Seni çok çok seviyorum
Gece göz kırparken duvarlara
Seni özlüyor ellerim."
bomboş iki kelime çok sıkıcı.
duyduğum an buz gibi soğurum. her şeyin tadı kaçar. keyfim kaçar. hevesim kaçar.
yasaklı cümle.
nefretin hırsı gücünü tercih ederim.
Dilde ezbere düştüğünde anlamını yitiren kelimeler dizilişidir. Sanki konuşurken Cümlenin sonuna sesli bir nokta koyar gibi yersiz bir sonlandırma seçimidir; "seni seviyorum" deyip telefonu kapatmak. asırlardır da dün de bugün de cümle aynı cümledir Ama ses olduğu kalbe, işiten kulaklara göre binbir şekle girebiliyor.
Duyduğumda kalbimin nasrını çatlatacak sese kurulu yıllardır nefsim. En derin uykusuna uzanalı yaşım kadar oldu.
bence (bkz: seninle yaşlanmak istiyorum) vb. cümleler söylenirken arkada çaldığı zaman ortamın havasını daha bir başka yapacak şarkı. platonik aşıklar da çok dinler. kendimden çok çok iyi biliyorum.