günümüzde çok kolayca söylenen, iddialı söz. davranışlar ve sözler birbirini tutmuyorsa, bu sözün büyüsünden sıyrılmalıdır insan. bunu söyleyen insanın keyfinin yerinde olduğunu, zerre üzülmediğini tespit etmek, yanılmamış olduğunuzun kanıtıdır. yalan bir sözdür.
çoğu erkekte söylendikçe anlamını, değerini yitiren cümle olarak değerlendirilen. çoğu bayanda da tam tersi söylendikçe değer kazan cümle olarak değerlendirilen söylemdir.
ağızda sakız edile edile, haketmeyene söylene söylene tadı kaçmış, midenin ekşimesine sebep olan sözdür. sürekli söylediğiniz ancak sizi türlü türlü şeyle suçlayan karşısında artık iyice siniri bozmaya başlar.
yersiz yurtsuz kullanılmamalıdır bu söz, değerlidir.
bazılarının çok kolay söylediği söz. başka amaçlarla, sadece kandırmak için söylendiği de olur. çetin ceviz birisi, yalan olduğunu çok kolay anlar. karşıdaki sert kayaya çarpmıştır.
PATLAMA ANLARINDA SÖYLENiLEN SÖZ. gecenin köründe açılan telefonlarda, KONUŞMANIN O AN iMKANSIZ OLDUĞU ZAMANLARDA, DAR ALANDA KISA PASLAŞMADIR SENi SEViYORUM DEMEK. SADECE O YETECEKTiR O AN.
bırak mucizeler
yaratıyım sana,
hergün arayayım seni
etrafında dolanayım,
çünkü,
seni seviyorum
çünkü,
seni seviyorum
uzak durma
sarılayım sana,
herkes görsün
çiçek yollayayım
şaşırtayım seni,
siyah deri bir ceket vardı üzerinde sokak lambalarını yansıtacak parlaklıkta belinin tam üzerinde yumuşak bir kavis çok alçalmadan bitiyordu. omuzlarından sekip duran sıcak su damlalarına aşina oldugum siyah ceketi siyah teniydi. daha önce görmemiştim sanırım bu adamı o yüzden tutundum, çığlıklarını dinledim. kapı girişlerindeki bütün paspaslara bastım. virgülü çok olanlara çok. bir hızla göğsünü yumrukladıgımda yukarıdan bana bakan gülüşünü izledim..üç dakikada yağmur yagdı. yanaklarından akan damlaları ensemde biriktirdim. kucagına alıp saçlarımı okşadı. sen hiç ıslak öpüştün mü?
bir anda anlamsız gülüşlerimin, kahveye soğuk su koymamın, bir dahaki düzeltmemde sıcak kahveyle elimi yakmamın sebebi oldu. aptallaştıgımı düşündüğüm anda başucumda duran aynaya baktım. bana bakan bütün fotoğraflarını sildim. üşüyünce kendime sarıldım. tam ben toparlanmış gidiyorken dur demeden huzur dinletti tanrıdan. oysa ben çok önceden acı çeken yerlerimi körelttim sanırdım.
karşımda koca bir mermer ''sen bir eziksin, bi bok bilmiyorsun'' dedi. o gece bir karıncaya dönüştüm sonra yatağıma gelip saçlarımı okşadı. omuzlarında birer yastık ayırdı.
-yataga uzandın aklındayım. çünkü yatağa uzandım aklımdasın.
bir ses, açık yalansız yüzüme tutulan bir aynayı istedim. ayaklarımın altında bir zeminin varlığını unutalı bu kadar zaman olmustu. bedenımden buyuk dalgalarla bogusmaktan yoruldugumu göremedim. tutamayıp düşüş gibi. oysa söylemedıgı butun sözcukler güzeldi. acaba, belki, ya öyleyse..
evimin çatısını onardı. dudaklarımın kenarına çizgiler koydu.
manasızlıgı da paylaşabilen kör bir cesaret olaganustu bir kuvvetle kavgalara korkunc naralar atan biri olmadı. kan dökmektense zekasını döktü. yıldırımla vurdu diye yıldırım döken biri olmadı. tanrı onu yeryüzüne bir ceza niyetine mi yolladı? yoksa çatı üzerinde uçuşan etekleriyle alice'e çobanlık etmesi için mi..canım sevgilim.
herşeyi anımsıyorum.
herşey iyi olabilirdi.
seni seviyorum..
dile sakız olabilecek kadar kolay söylenmemesi gereken söz. hele hele 2 günlük sevgililerin bile birbirine söylemesinden dolayı değerini iyice yitirmiş sözdür.
son zamanlarda "seni seviyorum" u günaydın, merhaba, iyi geceler, selam gibi sıkça telaffuz eden insan artışı sebebiyle anlamını yitirmiş söz öbeğidir. zamanında çok fazla anlam yüklenmiş olup insanlar bunu sevdiceğe itiraf edebilmek adına karın ağrılarına karmışlardır. lakin şuan akıllardaki anlamı aşınmıştır , bellidir.
Ben seni kocaman bir yürekle sevdim. Gözlerim değil, yüreğimdi seni gören. Sen damarlarımdaki kana karışıp, geldin oturdun yüreğime. Bir başka yerde olamazdın zaten. Sen, benim en değerli yerimde, yüreğimde olmalıydın, orada kalmalıydın.
Çok aşka ev sahipliği yapan bu yürek, ilk kez bu kadar kolay kabullendi seni. Herhangi bir konuk değildin artık. Bu yüzden ne ağırlama faslı vardı, ne de uğurlama. O yüreğin gerçek sahibiydin.
Şimdi sonbahar, kışa giriyoruz ya... Ben dört mevsim baharı yaşadım seninle. Çiçek çiçek açtın yüreğimde. Gökkuşağı zayıf kaldı, senin renklerin karşısında. Taze bir yaprak gibi yeşildin. Açelyaydın pembeliğinle. Üzerine çiğ taneleri düşmüş sarı güldün. Kırmızıydın bir ateş gibi. Ve maviydin... En çok bu renkle anmayı sevdim seni. Denize tutkundum, denizi sensiz, seni denizsiz düşünemedim.
Seni severken dünyayı da sevdim ben, insanları da... Kendime bile dar gelirken, içinde herkese yer olan bir hayatın sahibiydim artık. En kızgın, en tahammülsüz olduğum anlarda bile, seni düşünmek yetti bana. içimdeki sevinç yüzüme yansıdı, güldüm. Beni güldüren senin sevgindi ve ben kaygısız, içten gülüşün ne demek olduğunu, nasıl güzel bir şey olduğunu anladım seninle.
Her şeye rağmen sevdim seni. Güçlüydüm ve aşamayacağım hiçbir zorluk yoktu. Koca bir kente, koca bir ülkeye kafa tutabilirdim. Sen elimden tuttuğunda patlamaya hazır bir volkan gibi hissederdim kendimi. Menzil sendin ve ben o menzile ulaşmak için önüme çıkan her şeyi yok edebilirdim. Sana ulaşmamı engelleyecek her şeyi eritirdim, kül ederdim. Sana ulaştığımdaysa sakin bir göle dönüşürdüm. Ve o göle bir tek sen girebilirdin.
Sevdim ve hayrandım da... Her halin çekti beni. Duruşunu, uyumanı, gülmeni, kızmanı, şaşkınlığını, saflığını, kurnazlığını, çocukluğunu, olgunluğunu sevdim. Sesini de sevdim suskunluğunu da. Küçük oyunlarını, kaprislerini, sitemlerini, korkularını sevdim. Seni ve o doyumsuz sevdanı, uçarı sevdanı anlatacak kelime bulamadım çoğu zaman. Sığmadın cümlelere ve hiçbir cümle seni yeterince tarif edecek kadar derin olmadı.
Seni severken yorulmadım. Çünkü sen yaşam kaynağıydın. Her gün yenilendim. Seninle çoğaldım, büyüdüm. Eksik kalan neyim varsa tamamladın. Ölmeyecektim çünkü sen ölmezliğin ta kendisiydin.
Sevdim işte ötesi yok. *
ne yazık ki, sadece dilde olan ve giderek anlamını yitiren, ucuzlayan, sahteleşen sözdür. davranışlarıyla bu sözü söyleyenler başımızın tacı olmalıdır. kulakları tıkayıp, davranışlar gözlenmelidir.
sık söylendiğinde anlamı azalan, duyulmadığında ise sevdiceğinizin artık sizi sevmediğini düşündüren kelimedir. ayarı iyi tutturulursa her duyulduğunda insanı çok mutlu eder. ama en güzeli duymak yerine hissetmektir.
yanınızda ki sevgilinin küçük bir öpücükten sonra gözlerinizin içine bakıp ellerinizi tutup fısıltıyla söylediğinde daha da hatta öyle anlamlı olan söz.