sevmek cömert ve yiğit insanların işidir. korkaklar sevemez. sevdiğim kişiye kendisini sevdiğimi söylemekten çekinmem. kim olursa olsun. o kadar cesaretim var. ama önemli olan bunu dillendirmek değildir. her haliyle her tavrıyla kişiye sevdiğini belli etmek ona göre davranmaktır. lakin herhangi bir kişiyi sevmeniz, o şahsın adaletsiz dengesiz tutarsız nankör yanlış hatalı haksız zalimane hasmane davranışlarına göz yummanızı gerektirmez. yerine göre davranırsınız. öyle yağma hasanın böreği yok. hak neyse o. hakkın muhabbeti her sevdanın üstünde olmalı. o kadar...
bir insan hem birini seviyor yada sevdiğini iddia ediyor ve hemde hakkı ve hakikati sevmiyorsa o muhakkak surette yalacıdır ve onun sevgisi de kocaman bir yalandır..
bunu söylediğiniz kişi özgüvensiz ve sevilmeye layik olmadığına derinden inanan bir insansa egosu o an tavan yapar ve sizi küçük görmeye başlar. hayırlısıdır,doğru kişi olmadığını anlarsınız.
ne kadar güzel bir şey. ve insan sevdiğine seni seviyorum demiyorsa, onun yaptığı ne kadar ayıptır, ne kadar nahoştur.
sevdiğim insana kadın erkek fark etmez, çat diye seni seviyorum, iyi ki varsın" derim. hiç alakasız ha, böyle oturmuşuz 2 kadeh çay içiyoruz bir şeylerden bahis ediliyor diyelim, derim "seni seviyorum ha" tokalaşırım, kalkar öper, sarılırım.
içimde hiç kalmayacak ve söyleseydimlerim olmayacak, ben ölünce geride kalanlar, "beni severdi ve söylerdi" diyecekler.
utanamadan, sıkılmadan ve çekinmeden yapılması gereken durum.
ah mirim ah! Niçin insanlar karşısındaki insanlara, onları sevdiklerini söylemek için beklerler ve son anı beklerler? Niçin insanlar, daha erken ve zamanında yaşayacakları duygu yoğunluğu ve mutluluğu geç vakte bırakırlar?
geçmişte çok sevilen birine bugün de seni seviyorum diyebilmekten daha az değerli olan tanımdır. sevmek, tamam; ama ne zamana kadar. pazara kadar mı, yoksa mezara kadar mı? bugün "seni seviyorum" diyebiliyorsan ne mutlu; fakat aradan yıllar geçecek, o yıllar bir sürü dert tasa getirecek ve o derdin tasasın arasından sıyrıla sıyrıla geçireceksin ömrünü. gün gelip de sıkıntılar geride kaldığında, yani hayat seni törpülediğinde, halen duyguların sağlam mı hayata karşı, eşine karşı, annene babana, çoluğuna çocuğuna karşı...
(bkz: seni seviyorum)
doğru olanı gerçekten, yürekten hissedilerek diyebilmektir. çok kişi tarafından öylesine ağız alışkanlığı, laf olsun torba dolsun diye sarfedildiğinde ziyan olan iki kelime.
diyememekten daha öenmli bir durumdur aslında.
bunu gercekten içten söylediğinizde içiniz umut, yüreğiniz sevinç dolar.
bir yetenek değil insani bir ihtiyaçtır aslında. en azından seni seviyorum diyebileceginiz birileri vardır hayatınızda.
kimileri hor kullansa da aslında o kadar kıymetli bir seydir bu iki kelime yerinde kullanırsanız gercekten hissettiğinizde o iki vücud tek vucud o iki ruh tek ruha dönüşür.
zor değildir sadece hissetmektir.
aynı zamanda dünyanın en büyük sakızıdır.
alıskanlık haline getirmiş yapıskan, zehirli bünyeler vardır.
ama bu tiplere rağmen o ilk an ki güzelliğini hiç kaybetmez.