seni seviyorum diye haykırmak istemek

entry27 galeri0
    1.
  1. fazla sevginin patlama yapmasıyla oluşan dayanılmaz istektir. engel olunmazsa kötü sonuçlar alınabilir.
    (bkz: bir kulunu çok sevdim o beni hiç sevmiyor)
    3 ...
  2. 2.
  3. kızlara karşı kesinlikle yapılmaması gereken şeylerin başında gelir. ertesi hafta terk edilirsin çünkü kızın götü tavan yapmıştır.
    3 ...
  4. 3.
  5. seni sevmiyorum diye haykırmak istemekle eşit bir iç sıkıntısı yaratır yapılamadığında.
    1 ...
  6. 4.
  7. sevgili adriana lima ise dahada bir gönülden gelir.

    ekşi oy sonrası editi: kızlar anladık sizler adriana lima kadar güzel olmayabilirsiniz, hiç seni seviyorum diye haykırmış sevgilinizde olmamış olabilir ama yaratan yaratıyor yahu.
    1 ...
  8. 5.
  9. yapılmışsa eğer şaka falan kapatılması gerekilern olaydır.*
    0 ...
  10. 6.
  11. kesinlikle uzak durulması gereken eylem. . . karşıdaki sevgilinin bitaraflarının ay a ulaşmasını sağlar, ardından pişman olursunuz, ama üzülmeyin, sizin alenen sevginizi haykırdığınız kişiye bakacak kişilik tipi sınırlıdır * . . . eninde sonunda arayacaktır sizi. . .
    0 ...
  12. 7.
  13. haykırmayı istemek yerine kulağına fısıldamayı istemek daha mantıklı bir istektir.
    0 ...
  14. 8.
  15. sevilen kişiye duyulan aşkın tavan yaptığı anlarda yapılmak istenen eylem. Karşı tarafı sevindireceği kadar utandırabilir, bu yüzden yerinin ve zamanının iyi seçilmesi gerekir.
    2 ...
  16. 9.
  17. Bir kaç dönem sonra aynı kişiye "Allah belanı" versin şeklinde haykırabilecein duyguların ön safhalarında yer alan tamlanan cümlelerdir.
    1 ...
  18. 10.
  19. 11.
  20. tabandan başlar aslında. ayak bilekleri sızlar önce insanın, sonra diz kapakları. uzun yollarda yürümüş gibi hissedersin önce kendini, sonra kızgın kumlarda yanmış gibi. bacaklarından yukarı bir sancı çıkar midene doğru. önce diyaframını deler geçer birikir ve birikintisinde kaybeder kendini büyür ve büyür ve büyür.

    sonra kalbine saplanır tüm acısı bunların. kanın dolaştığını bildiğin damarların sana ölesiye baskı yapar... kendini sindirilmiş bastırılmış gibi hissedersin... omuzlarına ağır yükler biner sonra. bir haykırışta kurtulacağını bilirsin hepsinden aslında. kolların ağrımaya başlar ardından. dirseklerin bileklerin hatta ve hatta tırnaklarında hissedersin bu ağrıların tümünü...

    en sonunda ağzından çıkması gereken o çığlık içinde yankılanır. duyulacağını sandığın tüm bu sancıları sana bırakır ve uzaklaşıp gider. sen içinin sessizliğinde kendi çığlığınla sağır olursun. dünyanın sesi susmuştur artık ve geride kalmıştır tüm ağrılı geceler.

    evet seni seviyorum diye haykırmak istiyorum. dünya duysa ne fayda sen duyamadıktan sonra? sen dinlemedikten, işitmedikten hissetmedikten sonra bağırsam... seviyorum seni... içimdeki çığlıklarla seviyorum seni. dışımdaki çığlıklarda seviyorum. omuzlarımda, damarlarımda, hücrelerimde seviyorum seni. ve duyuyorum her hücrem ayrı ayrı haykırıyorlar şu anda...

    (bkz: seni seviyorum)
    0 ...
  21. 12.
  22. 13.
  23. içimde çok yer kaplayan, içimi dolduran birşey var. hissediyorum... sanki dışarı vursam büyük bir yük kalkacak. iki kelime bu kadar mı ağır gelir insana? bu kadar mı sarar tüm benliğini. ağırlığı canımı acıtıyor, beni yoruyor. en iyisi söyleyip kurtulmak. geçip karşısına seni seviyorum diye haykırmak...
    0 ...
  24. 14.
  25. bir ilişkinin başınında bu eylemi yapıp sonunda bela okumak düşüncesi vardır in. ama ben sondan daha ötedeyim ve haykırmak istedim seviyorum diye ama yapmıycam söylemiycem ulan!
    0 ...
  26. 15.
  27. kendine gelince pişman olup kafanı duvarlara vurduracak istektir.
    1 ...
  28. 16.
  29. 17.
  30. yutulan kor gibidir, söylenemediğinde. inanı nelerden etmezki. ama bir kez söylendimi, içinden ne zaman geçse sölersin.*
    1 ...
  31. 18.
  32. istersin, ama bundan çok karşıdan da o da haykırsın istersin. midende süregelen bir yanmaya sebebiyet verir... ama gerçekten ifadesi zor... yapanların alnından öpülesi hadisedir.
    1 ...
  33. 19.
  34. 20.
  35. 21.
  36. Günlerden bir gün, evrenin bir noktasında, küçük bir tırtıl gözlerini hayata açmış. Doğal içgüdüleri ile hemen beslenmeye başlamış. Ne bulursa yemiş. Bir süre sonra, yeterince büyüdüğünde, kendine güvenli bir yer bulup, bir koza örmeye başlamış. Bu kozanın içinde geçirdiği uzunca bir sürenin sonunda da, rengarenk kanatlı bir kelebek olup çıkmış.

    Minik kelebek, uçabiliyor olmanın da verdiği mutlulukla uçmaya başlamış. Dağlar tepeler aşmış, ormanın her yerini dolaşmış. Derken bir vadiye gelmiş. Rengarenk çiçeklerin bulunduğu bir vadiye.Etrafına şaşkın şaşkın bakarken, vadinin öbür ucunda bir papatya görmüş. Bir anda afallamış. Ne düşüneceğini, ne yapacağını bilememiş. içinden "Ne muhteşem bir çiçek" diye geçirmiş. Ve vakit kaybetmeden yüzlerce renkli, hoş kokulu çiçeğin üzerinden geçip doğruca onun yanında almış soluğu.

    "Merhaba" demiş papatyaya, "sizi uzaktan gördüm ve yanınıza gelmek istedim.".

    Nazlı papatya şöyle bir bakmış konuğuna ve

    "Merhaba" demiş, "ben de yalnızlıktan sıkılmıştım zaten."
    Ve konuşmaya başlamışlar. Kelebek ona hayat hikayesini,
    nerede dünyaya geldiğini, geçtiği ormanı, tepeleri anlatmış.

    Papatya da ona kendinden bahsetmiş. Birbirlerinden gerçekten hoşlanmışlar. Kelebek bütün zamanını papatyayla geçirmiş. Gece olunca beraber yıldızları ve ateş böceklerinin danslarını seyretmişler. Gündüz olunca kelebek, kanatlarıyla papatyayı güneşin yakıcı ışınlarından korumuş. Minik kelebek papatyayı çok sevmiş. O kadar çok sevmiş ki, bir türlü onun yanından ayrılamamış. Papatyanın da onu sevip sevmediğini merak ediyormuş. Ama cesaret edip de bunu papatyaya söyleyememiş bir türlü. Onu kırmaktan, incitmekten, bu yüzden kaybetmekten korkmuş. Papatya da kelebeği çok sevmiş ama o da bir türlü söyleyememiş sevgisini.
    Duygularının karşılığının olmayacağından, bu yüzden kelebeği kaybedeceğinden korkmuş.

    Böylece iki sevgili yan yana ama sevgilerini paylaşmadan sürekli sohbet etmişler. Böylece saatler saatleri kovalamış.

    Günler geçip de, kelebek artık zamanı kalmadığını, gücünün tükendiğini anlayınca, papatyaya dönmüş ve;

    "Üzgünüm ama senden ayrılmam gerekecek" demiş.

    Papatya buna bir anlam verememiş. "Neden" demiş. "Yoksa
    benim yanımda mutsuz musun?".

    "Hayır" demiş kelebek. "Bilakis, sen benim hayatıma anlam kattın. Fakat biz kelebeklerin ömrü sadece üç gündür. Ve ben de ömrümü tamamladım. Artık kelebeklerin hiç ölmediği bir yere gitmeliyim."

    Papatya bu duruma çok üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş zaten. Kelebek artık hiç gücünün kalmadığını, daha fazla tutunamayacağını fark ettiğinde, son bir gayretle papatyaya "Sevi seviyorum" diyebilmiş ancak.

    Papatya donakalmış. Sadece "Bende..." diyebilmiş kelebeğin arkasından. Ardından da gözyaşlarına boğulmuş.

    içinden "Keşke onun da beni sevdiğini bilseydim.
    Keşke onu sevdiğimi söyleyebilseydim." diye geçirmiş.
    Papatya, sevdiğinin onu sevdiğini bilmeden geçirdiği günlerin
    acısına dayanamamış. Bir süre sonra yaprakları önce solmuş,
    sonra da dökülmeye başlamış.

    Her düşen yaprakta papatya, "seviyormuş" diye geçirmiş içinden.

    işte o günden beri, bunu bilen aşıklar, sevgililerine soramadıklarını hep papatyalara sormuş:

    "Seviyor mu, sevmiyor mu?"...

    bir saniye beklememek gerekiyo sevdiğini haykırmak için. bir saniye sonrası yanında olduğuna emin olsan bile.herşeyin ilacı olan zaman bu konuda ne yazıkki zehir den başka bişey değil. ellerini sıkı sıkı tuttuğunuz sevgidiğiniz bi bakmışsınız çok uzaklara savrulmuş bile. size arkasından bakıp bi kaç damla göz yaşı dökmek dışında bişey kalmamış. zaman varken ve yanınızdayken koşmak gerekir sevdiğinize sizi kabul etmiyeceğinizi bilsenizde. bu olduğunuz saniye belki de fırsatınız olan son saniye. işte bırakıp herşeyi haykırıyorum.

    seni seviyorum...
    2 ...
  37. 22.
  38. Gerçekse; haykırır,haykırılır. Yalansa; haykırmak istediğini söyler,söylenir. *
    0 ...
  39. 23.
  40. Cok fazla sevgi ve aşk ın karsı cınse duyulması sonucu kişi kendini kontrol edemıyebilir ve kotu sonuclar dogabilir.19 yaşindaki bir aşıgın hakırması sonucu sesın agızdan cıkıs enerjisi 5500 Joule varabilir ve hızı ise 600 M/S yeye bunun saonucuolarak kızın ses dalgalarından beynı patlayabilir (işin şakası * .
    0 ...
  41. 24.
  42. Cok tehlıkelı bı durum olabilir önunde durulasıdır.
    0 ...
  43. 25.
  44. içindeki aşkı dolup taşan insan eylemi. kalbini yerinden çıkarıp fırlatmak istersin akabinde.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük