daha iki gün oluyor, bu olayı göreli. mithatpaşa caddesini, yüksel caddesine bağlayan yerde bir kafe var.*
ben yolumda giderken bir kız çıktı içeriden, peşinden iki oğlan. önüme düştüler. kız yavaş yavaş ilerliyor bunlarda öyle tanışıyorlar sandım neyse olayı gözlemlemeye devam ettim. oğlanlardan birisi diğerinden ayrılıp kızın yanına gitti. " bir dakika konuşabilir miyiz " dedi. kız durdu tabii dedi kenara çekti kızı yanlarından geçerken son duyduğum kelime şuydu :
- bize bakıyordunuz içeride onun için geldim.
cümleyi duyduktan sonra şaştım kaldım. anlayamadım, abondene oldum. bu oğlan, kız baktı diye peşine düşmüştü. gerisini bilmiyorum uzaklaştım şaşırarak...
- sen gelsene bakayım şöyle
- n'oluyo ya
- sus lan
- yaa
- bana bak seni seviyorum tamam mı?
- aaah bırak kolumu
- evladım ne yapıyorsun?
- pardon hocam
- üüühühühühüühüh
üniversite'de yaşanan bir olay daha var. çocuk asosyal biraz... konuşamıyor işte herkes bu işlerde başarılı olamıyor. kalpten seviyor belki ama olmuyor. mezuniyet günü giyiniyor süsleniyor. artık açılacak kıza. öyle ya son gün dananın kuyruğu kopacak yani.
kızın yanına gidiyor. tutuyor kolundan çekiyor :
- sen şöyle az kenara gelsene.
diyor. dedikten sonra kız anlam veremiyor. çocuk çekiştirince kız basıyor çığlığı. çocuk ısrar ediyor :
- ya kızım korkma gelsene az bişey diyeceğim gel korkma be !
kız dinler mi sıyrılıyor uzaklaşıyor. çocuk ne yaptığını anlamıyor. ona göre normal bir durum. içinde bulunduğu durumun bile farkında değil öyle sevmiş yani...
kız gidiyor hocaya şikayet ediyor bunu. hoca geliyor " ne oluyor lan kız mı kaldırıyorsun gündüz vakti " şeklinde posta koyuyor elemana. snra arkadaşları giriyor araya anlatıyor durumu... " hocam bu kızı seviyor ama öküz işte ne yapsın başka türlü söleyemiyor " diyor... hocanın çocuğa son lafı : " insna gibi sev ulan ! zorla güzellik olmaz ! "