şimdi nerde, hangi oyunda, hangi dizide, hangi kitapta olduğunu hatırlamadığım bir demet akbağ atasözü. içeriğine gelirsek; seni seviyorum denen kişiden bir cevap beklenmemesi gerektiğini, onun vereceği cevabı düşünüp acaba söylesem mi söylemesem mi ikilemine girilmemesi gerektiğini tokat gibi vurur insanın yüzüne. hiç edebi metinler dökmeye gerek yok sadece bu anlamlı şeyi bu kadar kısa bir cümlede anlatan demet akbağ a gereken hakkını verip sözün üzerinde biraz düşünmek yeterli. ve sonra yüzünüzü bir saniye bile olsa gülümsetmeyi başaran herkese bu iki kelimeyi tekrar tekrar söyleyin ve bir cevap beklemeyin. kolay gelsin...
seni seviyorum bir soru cümlesi değildir. evet ama sanki onu söyleyince insan bi küçülüyor, güçsüzleşiyor karşıdakininde söylemesini istiyor ki eşit olabilsinler
cevap beklenen her şey gibi seni seviyorum da bir soru cümlesidir. cevap gelmeyeceği bilinse bile içten içe beklenir bu yüzden soru cümlesi olarak kalacaktır cevabı olsa da olmasa da.
insan evladının mayasına beklenti tohumları ekilmiş, her yerde kendini gösteren.. sevgi, aşk, arkadaşlık, dostluk.. seni seviyorumda da içten içe olan bişidir ki cevabını duymak istemedigini, bildigini ya da beklenti içinde olmadıgını söleyen insanın karşısında bile susmanız onun sessiz sorusunu cevapsız bırakmış olmanız anlamına gelir.. sonuna soru işareti almayan, tonda bir soru belirtisi taşımayan gizli sorulardandır ''seni seviyorum'' cümlesi, ne kadar öyle olmaması gerekse de...
kulağa hoş gelen ancak yanlış olduğunu düşündüğüm bir önerme. bana göre seni seviyorum kelimesi en cevap verilebilitesi yüksek olan sorudan bile daha çok soru niteliği taşıyan bir cümledir. zira seni seviyorum deme ihtiyacı duyuyorsa bir kişi; Sevmeyi değil; sevilmeyi istiyordur.
sevgi paylaşılması gereken bir şey olduğu içindir ki, 'seni seviyorum' cümlesine bir cevap gerekmektedir.
bu cevap 'ben de seni seviyorum' da olabilir, 'ama ben seni sevmiyorum' da olabilir.
fakat şöyle ki; bir cevap bekliyorsan, gelen cevabı kaldırabilecek gücün de olmalı..
amin fakat gözden kaçırılan koca bir nokta var. merhaba deyince birine, onun da merhaba demesi, merhabanın soru
cümlesi olduğu anlamına mı gelir? bir diyaloğun olması için ille de soru cevap ilişkisi mi gerekir sözler arasında?