korku tünelinin başlangıcı olan cümle.seni seviyorum ama güvenemiyorum, huzursuzum. seni seviyorum ama sen olduğun için değil, senin olmanı isteğim için. seni seviyorum ama 'ama'dan sonra gelen cümlelerin korkunçlıuğu gibi, yaşanacak tutkuların, bağlılıkların bana getireceği apansız duygulardan korkuyorum. diye muhabbetbagiagirdimbugece yazarı böyle cümleler kurabilir. sonrada oturur sigara içer.
Bürokrasi hayatımızın her yerine işlemiş sanırım.Bürokraside çok sık rastlanan bir durumdur bu ne anlatılmak istendiği sonunda yazar baştaki bilmem kaç sayfalık rapor çöptür.
Böyle işte artık hayatımızın her anında böyle. Bir amadır tutturduk gidiyoruz.
Bizi kırmamak adına ortalarında ama olan cümlelerin başlarına kelimelerden salatalar yaparlar ortaya meze kondurulmuş bir biçimde bize servis ederler mesela;
''Çok tatlısın ama konuşmasak iyi olur.''
Çok mu tatlıyım? Gerçekten o kadar tatlı mıyım? Peki ben gerçekten tatlıysam biz neden konuşmuyoruz? Neden tatlıyım niye konuşmamamız gerekiyor?
işte bizi böyle bir kafa karışıklığı içinde bırakıp giderler kırmamak adına baş kısma koydukları o güzel laflar bizim için daha kırıcı bir hal alır bunu bilmezler. Tatlı olmak her sabah uyandığımızda yüzümüze vurulan sert bir tokat gibidir artık tatlı olmak,kibar olmak yada o ama cümlesinden önce söylenecek hiçbir şey olmak istemeyiz.Her gün biraz daha huysuz uyanırız.
Yani dostlarım amalar kırar,amalar hoyrattır,amalar acımasızdır.
(resim:#1)