seni ne çok özledim nazım amca

entry1 galeri0
    1.
  1. bir küçük iskender şiiri.

    I.

    bir mendil kanar. istanbul'un orta yerine sinema yaptırır bülent ecevit. gözlerim ıslanır. orası boyalı ve ıslak: oraya oturma nilgün marmara. bunlar 12 eylül sonrası yalnızlıkları.başucuma sütümü bırakmış güzel annem, bir de mum yakmış: korkmayayım diye karanlık geceden ve ölümden; tutkularımın hep itilmişliğinden ürkmeyeyim diye. (atı öp nietzsche, ispanya'da cumhuriyet ilan edilir bir gün nasılsa) moru ve akasyaları severim. denizi de seveceğim o kadar güçlü olsam. odamda bir panzer var. içinde gül bir kadın. çıplak. kafasında fes, elinde türkiye cumhuriyeti anayasası. benim de kanıyor mendilim ve ben ordan geçerken, "abi!" diyor çocuğun biri, içeri giriyorum: içeride sedirlere serilmiş "gençyaz" renkleri. an geliyor, ben de fena kırmızı şarabın gazabına uğruyorum. seksen sonrası kuşağın hayatı nerden baksan dört- cihar zaten. beni bırak, beni titre tarih; babam sana bayramda yeni espadriller alacak.
    (yazı masamda murathan mungan'ın son istanbul'u- hani üç'tü?- teybimde yeni türkü'nün kasedi; duvarda sürü'nün afişi. yılmaz güney: çirkin kral. onu öptük. "güzel" oldu. ne mutlu sosyalistim diyene!)
    nasıl da tek'im. nazım okuyorum. o yumuşacık elleri saçlarımda dolaşıyor.
    - "üzülme delikanlı" diyor. "geçecek!."
    çocuk seviniyorum :
    - "bana da mehmet der misin?"
    - "derim. ister misin?"
    - "isterim.."
    - "köpekleri sever misin?"
    - "severim."
    - "iyi.. -suya bakıyor- kaç yaşındasın sen bakayım?"
    - "on bir buçuk. mayısta on ikime basacağım."
    - "benim her gözyaşıma bir umacı ölür nazım amca
    her dudağımda bir müebbet titreme
    su keser yüzümü canım ağlar, camlar ağlar.."

    hep ağlıyorum nazım amca. çok ağlıyorum. bir resmini kestim dergiden; cüzdanımda taşıyorum sürekli. yasaksın bize. tehlikesin. kakasın. şiirlerini, kitaplarının kapaklarını, gazete kağıtlarıyla kaplayarak sokağa çıkartabiliyoruz. saklıyoruz seni. o deliler gibi sevdiğin insanından, havadan, topraktan, a ç y ü r e k l e r d e n saklıyoruz seni. hep ağlıyorum nazım amca. seni düşünüyorum. hep seni düşünüyorum. döndüğünü düşünüyorum. bir kaptan seni çınarlı, kubbeli mavi bir limana çıkartıyor, koltuğunun altında onurlu hayatının seyir defteri. müthiş ağlıyorum.
    şimdilerde herkes seni aştığını söylüyor. handke okuyorlar, kundera okuyorlar, ahmet kaya dinliyorlar, feminizm bile var artık. müthiş ağlıyorum. seni düşünüyorum. benim de kanıyor mendilim.

    II.

    Kan akıyor parmaklarından parmaklarıma, gözlerinden gözlerime Kızılırmak.
    -nazım amca! Onlar da mı che'koslavakyalılaştıramadıklarımızdandı? Andıkça senin adını: kırlangıç yürüyor dudaklarımda, yağmurlar dikiyorum boş bıraktığın şehirde/gece yarıları gizlice gidip bıraktığım, tan vakti gizlice gidip aldığım bir heykelin var boğaz'da. Müthiş. Ağlıyorum.

    Dolaşıyoruz adada, sen bir adım önde, şiirler yazıyorsun dilinle yeşile.
    -sertel, diyorum
    bir çınarın altına otururken gülümsüyorsun sen hep böyle gülümse nazım amca. Bak uçurtmalar, kağıttan yelkenliler yaptım sana.
    -deniz'i astılar mı diye soruyorsun kuşkulu.
    -deniz hiç asılır mı?
    Nerde görürmüş mavinin idam edildiği
    Yine şairlik yapıyorsun nazım amca!
    içini çekerek seyrediyorsun istanbul'u , gri macerayı. Bir çocuk kadar fevkalade. Benim hiç kızıl saçlı bir amcam olmadı ki, böyle sıcak olmadı ki, böyle ümitli..
    Ağlıyorsun, ben de ağlıyorum. Benim de kanıyor mendilim.

    III.

    "Biliyorum ölümün adil olması içi
    Hayatın adil olması lazım, diyorsun."

    Adın ömrüme pek lazımdır nazım amca. Kayıveriyor kader çizgin avuçlarından avuçlarıma. (ruhi bey sizlere ömür, başın sağolsun fahriye abla!)
    Bir kıvılcım düşer de önce, sonra büyür ya yavaş yavaş; bir ince acıcık düştü de kalbime, büyüdü seninle inancım yavaş yavaş! Bu bağlamda, ağlıyorum nazım amca. Yalnızım. Üzgünüm. Sarılıp geceleri yatağımda beyaz ayıma, seni anlatıyorum uyuyuncaya kadar.
    -"o, diyorum, bir tanem benim"
    -"o, diyorum, bir tanem.."
    eğilip salkım söğütler gibi ürkek güvercin yüzüme:
    -"Mehmet, diyorsun, bak işte bir yavru kuş! Yok ailesi ve bir tek kanadı bile. Ölümün, zulmün girdabını taşıyor aynasında ve kahroluyor uçamadığı için.. o'nu anlaman gerek memet!
    -"kanat olayım mı o'na nazım amca?"
    -"ol memet! kanat ol o'na ve her bir tüyünü zaferin anına sürükle, orda aşk ile boya!.."
    gözyaşlarımız direnişlere iyice yerleşti mi acaba? Sesinde çocuklar büyüyor senin, ve nerudarengi kasımpatılar, benerci'nin katili de kimmiş diyor bir provokatör adasıyla şarap kadehi karın; taranta babu mu benim annem yoksa, ha nazım amca?!
    Onurun sütannemdir, hüznün ölü doğmuş oğlumun emziği! Ve ardından, dokuzuncu hariciye koğuşunda yatan yetim mor kurbağa hain olmakla suçlu'yorum , ve o'na sesleniyorum ki!
    Ben hayati önemi olan eller de öptüm! Çıktım da ayın kızıl burçlarına, leylim, gittim-dışarlarda ağladım! Kapının önüne yeniden selviler diktim senin nazım amca, bayraklar astım han duvarlarına. Adam öldüren bulutların kulağını çekiyor babam:otellerin kokusu sinmiş-gri sisten müjdelenmiş yaşlı militan. -pıtır pıtır kanıyor mendil, güllerin solduğu buruk akşamlarda- ve ah, bir gün mutlaka! Bir gün mutlaka
    Bak yine ağlıyor, n'olur, yapma lütfen, lütfen ağlama nazım amca! Bak! Bak ben ayaktayım- ve, sarsıyorum omuzlarından tutup tutunup, ve, mavi kuru yapraklar dökülüyor gözlerinden hırçınca..
    -büyüyünce şair de olacağım, söz veriyorum sana!.. velakin, ağlıyorsun/ağlıyorum/benim de kanıyor mendilim!..

    IV.

    Günlerin bugün getirdiği yalnızca baskı, zulüm ve kan. Küpe takıp saz çalan delikanlılar ve tırnaklarını kemiren genç kızlar. Diskolar, barlar, stadyumlar. Ancak bu böyle gitmez nazım amca, sömürü devam etmez. Yepyeni bir hayat fışkırır bizde ve heryerde.
    Ey nazım! Ey nazım!
    işçinin, emekçinin rüyası!
    inanç yolunda ilerleyen insanların ozanı!
    Üzülme sen, yepyeni bir şair doğar dağların doruklarından, mutlu bir yarın filizlenir kavganın ve tutkunun ufuklarından. Yurdumuzun nefis günleri, mutlak gelen gündedir nazım amca! Şiirlerin gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor, anlıyorsun değil mi, nasırlı ve narin eller tokalaşıyorlar gelecek için, aşk için bizim için..
    Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
    Gün gelecek! Gün gelecek nazım amca! Şu on bir yaşında ki küçük çocuk, minareler bile çalacak. Ve o vakit zorbalar da kalmayacak, kül gibi savrulup gidecekler kendi kuyularında
    Sen katla artık o kanlı mendili, ceketinin cebine kaldır. Ve unutma:

    Yaşamak, dürüstçe, onurlu, tek ve özgür..
    Ve gerekirse, bir adım öne çıkabilmek
    insanlar adına, nefercesine!

    Senin de mezarını bu ülkeye getirmezlerse
    Beni de bu ülkeye gömmesinler nazım amca!

    ağustos-aralık 1988

    not: küçük iskender'in suzidilara adlı kitabında yer alıyor olabilir, ama o kitabın ilk baskısı 1996 yılındaydı şiir 1988 yılında olduğu için ilk baskısında olmayabilir.
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük