günlerden bir gün insan kaziklanir. hemen hepimizin basina gelecek olan bir şeydir bu. bu kaziğin acisini unutmak için bir şeyler yapar. ammavelakin günün birinde demlendikce
aydinlanan ve karantinali despinadan kaziğin halisini yiyen muammer bey gibi samanyolunun hisar buselik sarkisini dinler gibi kazigin acisi ve öfkesi geçer. -neler gecmiyor ki öfke geçmesin?-
kazigi atan kişi yahut kişiler hayat adaletinden dolayi, hayat bir bordro defteri gibidir eninde sonunda herşey nizama oturur, kazik atanlar gelir af diler kişiden. kişi
itilmiş mabadin davasi olmaz felesinden dolayi affeder.
ama bozulan bir kez bozulmuştur. küür etmez, bagirmaz cagirmaz, tenkit etmez ama bir şey yapmak zorundadir. kayiplarini karsilamasi gerekir.
ama icten ice bir adaletin saglandiğini bilir. karsisinda köpeklesen yerlere yatanlara söyle bir bakar.
sigarasindan derin bir nefes alir ve söyle der.
'seni affetim ve git'
nazim hikmetin bir şiiri ile bitirelim entryi:
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
ben sokakta rastlasam bile tanımayım diye
en güzel günlerimin bu üç mel'un adamını
yer yer tırnaklarımla kazıdım
hatıralarımın camını..
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi..
düşmanımdır ikisi..
sana gelince...
yazıyorsun..
okuyorum..
kanlı bıçaklı düşmanım bile olsa, insanın
bu rütbe alçalabilmesinden korkuyorum..
ne yazık! ..
ne kadar
beraber geçmiş günlerimiz var;
senin
ve benim
en güzel günlerimiz..
kalbimin kanıyla götüreceğim
ebediyete
ben o günleri..
sana gelince, sen o günleri -
kendi oğluyla yatan,
kızlarının körpe etini satan
bir ana gibi satıyorsun! .
satıyorsun:
günde on kaat,
bir çift rugan pabuç,
sıcak bir döşek
ve üç yüz papellik rahat için...
en güzel günlerimin
üç mel'un adamı var:
biri sensin,
biri o,
biri ötekisi...
kanlı bıçaklı düşmanımdır ikisi...
sana gelince...
ne ben sezarım,
ne de sen brütüssün...
ne ben sana kızarım
ne de zatın zahmet edip bana küssün..
artık seninle biz,
düşman bile değiliz..