öz mek, özle mek şeklinde köküne indigınde anlam karmaşası yaratan 'özlemek' fiilinin cümle içinde kullanımidir.
Seni özledim.
Beni özledim.
Onu özledim.
...
Diye cekimlenir felan.
Gözün gözüme, elin elime değmeyeli mevsimler değişti, yeni doğan çocuklar artık yürür oldular, istanbul kaç aşığına ağladı kim bilir?
Seni Özledim! demicem. Özlemenin ötesinde henüz keşfedilmemiş bir kelime mutlaka olmalı, biliyorum ama o söz henüz söylenmedi.
Uzakken bedenlerimiz ben, sensiz kalmadım hiç. Her yaptığım güzel işe seni de karıştırdım, senin için de kokladım bebekleri. Dalından sebzeleri, ağacından meyveleri ikimize topladım. Gökyüzünün mavisine serdim kilimi, oturup sohbet ettik üzerinde, bulutlara kurduğumuz hamakta sallandık sarmaş dolaş. Geceleri uykulara daldığımda başım göğsünde, elin elimdeydi. Günlük hayatın içinde hararetle sana bir şeyler anlatırken buldum kendimi çoğu zaman, gülümsedim, kıvrıldı dudağımın kenarı, dudaklarımla dudaklarına dokundum.
Uzakken bedenlerimiz, benim içim acıdı sensiz, başı hiç okşanmış çocuklar gibi yetim kaldı yüreğim. Havada uçuşup duran kelimelerden bir cümle kuramamanın beceriksizliği, kırdı kalemimi yine. Yetmedi, yetmez ama Türkçem çaresiz. BEN ÖZLEDiM SENi, ÇOK ÖZLEDiM.
iki kelime olmasına rağmen anlamı çok büyüktür. 'seni seviyorum ' kelimesinden çok daha dokunaklıdır. söylemi birde bakışlarla bütünlendiğinde, söyleyen kişinin boynuna atlanır ve kokusu içinize çekilir.
ben seni o kadar özlüyordum ki. böyle elim ayağım titriyordu. sesin aklıma geldikçe şizofrene bağlıyordum. ne oldu? ne değişti? ben seni niye eskisi kadar sevmiyorum anlamadım. yok yok, dayaklığım ben.
daha hoşlanma aşamasında olduğunuz birinden ikinci günde böyle bir mesaj atılırsa ilginç olan cümle.
kız:seni özledim...
erkek:...
kız:seni özledim dedim.
erkek:...
bir kaç saat sonra...
kız: hala beni özlemedin mi?
erkek: lan özlesem, özledim derim di mi, ancuk!
biliyor musun? seni çok özledim
ayrıldığımız o gün bitti dediğim o gün hala bana oyun oynuyor
dayanamıyorum... biliyor musun? hala acı çekiyorum
hani bi yastığımız vardı adini beraber koymuştuk
şimdi benim gözyaşlarım onunda gözyaşları
acı çekiyorum sen yoksun!
ne sen geldin nede ben..
ağlıyorum ..
unutamıyorum..
sevgilim.. söler misin?
hala senin içinde bi benmiyim?..
seni özledim...
sadece bana ait olduğun zamanları hisstmeyi özledim
saçma sapan şeylere saatlerce gulmeyi
seni izlemeyi özledim.
en çok ta seni özledim
en çok ta beni sevmeni özledim...
özledim seni...
ayrılık yüreğimi uyuşturuyor karıncalandırıyor nicedir.
beynimi uyuşturuyor özlemin...
çok sık birlikte olmasak bile
benimle olduğunu bilmenin
bunca zamandır içimi ısıttığını
yeni yeni anlıyorum
Yokluğun,
Hatırladıkça yüreğime saplanan bir sizi olmaktan çıkıp
mütemadiyen bir boşluğa
Sabahları seni okşayarak başlamaları
aksamları her isi bir kenara koyup
seninle baş başa konuşmaları özlüyorum;
oynaşmalarımızı,
yürüyüşlerimizi,
sevimli haşarılığını,
çocuksu küskünlüğünü...
Nasılda serttin başkalarına karşı
beni savunurken;
ve ne kadar yumuşak
bir çift kısık gözle kendini
ellerimin okşayışına bırakırken
Gitmeni asla istemediğim halde
buna mecbur olduğunu görmek
ve sana bunları söylemeden
'git artık' demek
'beni ne kadar çabuk unutursan, o kadar çabuk
kavuşacaksın mutluluğa'
demek sana nede zor
seni görmemek ve belki yıllar sonra
karsılaştığımızda
bana bir yabancı gibi bakmanı istemek senden...
yeni bir sevdayı yasakladığım kalbime söz geçirmek....
söylemek istersiniz ama bir anda boğazınıza bir şeyler düğümlenir söylemeye bile hakkınız olmadığını düşünürsünüz. sonra unutmaya çalışırsınız günlerce gecelerce ve en beklemediğiniz anda yine aklınıza gelir özlediğiniz işte o zaman aklınızdan geçer tek cümle.seni özledim.
duyulmaması ayrılık yaratan cümle. ha tabii duyulması da kurtarmaz bir şeyleri, özellikle içten bir şekilde ama ne çok fazla ne de az duymak gerekir. insanın içini sımsıcak yapmasından mıdır nedir, eksikliğinde de insanın içi buz kesilir.
her neyse, zaten bilindik formüller uygulamada başarısızdır hep.
bugünlerde içine düştüğüm girdap. içine bir tutam kıskançlıkta girdimi, yiyince adamı hasta eden, sevdiğine sevildiğine bin pişman eden. sırf bu döngüden kurtulmak için beni bu sözlüğe çaylak eden durum.