mevsimlik veya dönemlik eşyadır. gerçi mevsimlik olmayan eşyada az olur ama neyse. açıklamaya örneğim ise 2004 yılında elime geçen mont olmuştur. üniversite kazanmamın ve üç ay birikmiş olan öğrenim kredisinin verdiği bonkörlük ile vitrinde gördüğüm iyi marka ayakkabıya 100 küsur lira vermiştim. pek te hoşuma gitmemişti lakin almıştık işte. hatay li bir arkadaşım vardı ve birgün okula bir montla geldi. aman allahım o ne güzel, o ne alıcı, o ne göz zevkime hitap eden bir monttu. içi beyaz yün, dışı turuncuya çalan kırmızı renkli, bele kadar uzunluğu olan, göğüs cepleri olan bir mont. nerden aldığını sordum abim beş yıl önce almış dedi. ama sıfır gibi mont. arkadaşa bir kaç defa gel bunu bana sat felan diyecektim ama çekindim. ve birgün o arkadaş bana o sihirli cümleyi kullandı. "ayakkabıların ne güzel." velhasıl bende ona montunun güzelliğinden bahsettim ve isterse değişebileceğimizi söyledim. hemen kabul etti ve neredeyse rüyalarıma giren montun sahibi oldum. ilk sevişmeler gayet arzulu biçimde sürüyordu lakin bahar gelmişti ve ayrılık zamanı da gelmişti. o günün sonrasında sekiz yıl boyunca kavuştuk, ayrıldık ve yine de atmadım, atmamda. artık eskiledi lakin arada yine giyiyorum. seni çok seviyorum montum. öpüldün.