Atanın aldığı, 3 kornerin 1 penaltı olduğu yıllar... Evet, mahalle maçında uzun bir dönem kalecilik yaptım. Aynı zamanda kaleye kolay kolay adam bulunamadığı yıllardı çünkü.
Bir oyuna dahil olmanın, Kale mum dikmek kadar kolay olduğu yıllar...
Pazar günleri banyo sonrası bizimkiler'in izlendiği, Parlement sinema kulübü'nde aklın kalıp yatağa gidilmek zorunda olduğu yıllar.
Cino, sulugöz, leblebi tozu, big babol yılları...
Heyt be. Gözlerim yaşarmadı sözlük, sulugöz çiğnedim.
Herşey bisiklet ve gezme sevdasından kaynaklıydı aslında. Haylaz da değildim ama Hiç ders çalışmazdım. Okulda ne öğrendiysem işte hepsi oydu. Ama her zaman kedi kaymak yemez. Lise 1 deyim o sene 2 dersten çakmışım ve sınıfta kalmışım iyi mi. Okul açılmadan Müdür muavini çağırdı odasına dedi ki; "napcan oğlum? Tekrar mı etcen sınıfı yoksa dışardan sınavlara mı gircen? Dedim ki, hocam, ben kendime 2 senelik dedirtmem. Sınav zamanı sen haber et ben gelirim..bir sene boş geçer mi? geçmez. Girdim bi işe çalışmaya başladım hemen. Zaten ilkoluldan alışığım, kendi işyerimizden. Ama dışarısı çok farklı gelmişti. Hem çalıştım para biriktirdim hem hayatı ve insanları tanıdım az da olsa. Bir musibet bin nasihattan evla...
13 yasındaydım ben o sene ve sehir denen seyden nerdeyse bihaberdim. bir ya da iki kez gormuslugum vardı sehiri. binalar goge yukseliyor sanmıstım cok fazla insan vardı cok kalabalıktı hemen kacmak istemistim bulundugum yerden. senelerce torosların tepelerinde kıl cadırda keci oglak pesinde kosmus bir cocuk icin korkunc bi goruntuydu sanırım beni korkutan seyde buydu. bazıları yazmıs gta yoktu internet yoktu falan diye. benim durumumda iseniz elektrik yoktu tv yoktu araba yoktu gazete yoktu. ama samimiyet vardı, kendi oyuncagını kendin yapmak vardı, tertemiz oksijen vardı, cocukluk vardı.