türkiye'de bir dönem jaguarlı başkanları ile yada (bkz: sendika ağalığı) gündeme gelen sivil toplum kuruluşlarıdır. Bununla birlikte ülkemizde işçilerin %10'undan daha azını temsil edebilmelerinden dolayı yaptırım güçleri oldukça zayıftır. Bir an önce yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir vs.
sarısını, kırmızısını ve yeşilini bilmem tek bildiğim şu, her ay bir yevmiyesini kestiği işçiye 1 yılda 12 yevmiye tutarında zam alamayan sömürge, işçiden yana görünen aylarca kapalı kapı arkasında bedava kabadayılık yapıp enflasyon oranında zam alıp gövde gösterisi yaparlar, bizim salaklarda bunlara alkış tutarlar.
güya işçilerin haklarını koruyan ne idüğü belirsiz oluşum. özellikle 90'lı yıllarda baya etkiliydiler. şimdilerde devlet ne derse eyvallah diyorlar. işçi paralarıyla kendi saltanatlarını kuruyorlar. türk-iş mi disk miydi hatırlamıyorum işçilerden aidat diye bir yevmiyelerini alıyorlardı. bu paralarla antalyada otel kurmuşlar fakat işçiler o otelde kalamıyorlardı nedeni ise gayet basit; otelin çok pahalı olması. bi sendika başkanıda jaguar almıştı gazetelere baya malzeme olmuştu. mantık şu: ben seni patrona karşı korurum lakin bedava değil bi parayla, iyide böyle herkesten para toplayınca sende bi nevi patron olmuyormusun? ne malum patrona beni satmadığın?
dünya da bir geçim kaynağı. emek piramidinin en altındakilerden beslenen bir yapı daha. eleştirmiyorum, hayat böyle.
bunların patagonya da olanları resmen patronlar kadar zengindir. sendikaya ait bir sürü luks otel vs, vs vardır. ne komikki oraya işçi giremez. gülüyorum lan. işçinin haberi bile yoktur.
ha bak kötüledim gibi oldu falan ama bunlar olmasa işveren daha da acımasız olur patagonyada.
lanet dünya lan bu.
HAK SAVUNUCULUĞUNU TÜZÜKLER ÜZERiNDEN YAPAN KURUMLARDIR. ACABA "HAKKINI SAVUNDUKLARI KESiMi BÖLEREK EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ SENDiKALAR MI YAPIYOR? DiYE SORMUŞLUĞUM VARDIR. günümüzde sendikaya üye olmak sadece bir salon hareketine dönüşmüştür. son dönemlerde bir iş başardıkları görülmemiştir, tepedekilerin ekmeğine yağ sürmekten başka.
türkiye bir buzdolabıdır.
içine koyduğunuz şey ne kadar iyi olursa olsun, bir süre sonra bozulmaktadır.
staj yaptığım fabrikanın işçileri, staj yaptığım dönemde sendika değiştiriyordu. son derece ağır şartlar altında çalışan, zehirlenmemeleri için zorla ayran içirilen işçilerden birine, neden sendika değiştirdiklerini sordum. "bu daha iyi" dedi. "kıbrıs'ta otelleri var, her yıl kurayla 6 işçiye tatil yaptırıyorlar".
12 eylül sonrası türkiye'de faaliyet gösteren sendikalar, dönemlerinin iktidarlarıyla paralel bir çizgide yol almıştır. tüm türkiye jaguar hediye edildiği için özal'ın damadıyla dalga geçerken; sendika ağaları aynı jaguar'a binmekte gecikmemişti. jaguar'ın devede kulak olduğu tek ülke türkiye'dir.
hükümetle veya işverenle yapılan pazarlıklar kapalı kapılar ardında yapıldığı, pazarlık tarafları aynı kumaşın farklı gömlekleri olduğu için; kaybeden her zaman işçi, kazanan her zaman taraflar olmuştur. yapılan, masa etrafındaki sendika ağalarının bir sonraki seçimlerde kaçıncı sıradan aday olacağı pazarlığıdır. pazarlıklar da uzun ve çekişmeli geçer. bir haftadan önce bitmez. ankara'da neden bu kadar çok pavyon var sanıyorsunuz?
sendika demek, grev hakkı demektir. işvereni zor durumda bırakarak, istediklerini almak. son zamanlarda birkaç günlük grevler dışında doğru dürüst grev yapan sendika duydunuz mu? duyamazsınız, duyamayacaksınız. grev süresince işçinin parasını sendika ödediği için, toplanan paraları ankara pavyonlarında üç beş ağa baş başa yemek varken; grevle kimse uğraşmayacaktır.
türkiye bir buzdolabıdır.
içine konanların çoğu çürük olduğundan, sağlam olanları da kokutmaktadır.
bursa'daki çoğu fabrikanın kapatılmasıa sebep olan işçi örgütlerinin adı. bütün işçiler çıkarıldıktan sonra koruyun artık haklarını. tabi sendika başkanları jipleri aldılar bu esnada, onlar sağlam. sırada kapatılacak yeni fabrikalar var.
beynelmilel adlı filmde konu şöyle geçer kadın eski bir konsomatristir, 80 darbesinden önce pavyonda konstur pavyona takılan orta yaşlı komünist; konsa "aslında sizde örgütlenebilir kendi sendikanızı kurabilirsiniz" demiştir. konsta bunu pavyon sahibine iletmiştir, pavyon sahibide "bir pavyona bir pezevenk yeter, ben ne güne duruyorum, boş verin sendikayı" şeklinde güzelde bir tespit yapmıştır. günümüzde sendikaların çoğu bir nevi pezevenktir, elindeki işçi ya da her ne ise onu en iyi fiyata alıcıya satmaya çalışır ya da bazen alıcıyla anlaşır "bedave" verir. netekim son tahlilde sendikacılıkta para işidir parası olan zengin grubun sendikası vardır siz hiç duydunuz mu "ameleler sendikası" diye ya da "hamallar sendikası" ya da "çöp toplayıcıları sendikası" kısaca paranız varsa sendikanız olur yoksa kimse sizi sırf iyinet olsun diye savunmaz işverene karşıı.
pek çok çalışanın tembelliğini örtmek için kullandığı yerler bunlar. "sömürülmemek" üzere sendikalara kaydolanlar aylık 5 ile 80 tl arasında sendikaya para verirler. daha doğrusu para vermezler, maaşları hesaplarına yatmadan aylık para bu sendikalara yatar. teoride bu paralar sendikalılar için kullanılması gerekir. toplanan milyonlarca dolar para sendika başkanlarına ve yandaşlarına kurban olsun. sendikalı işçi, memur da güya akıllılık ediyor. sendikaya vereceği para ile 1 aylık ekmeğini alır. gerçi pekçoğu sendikayı ücretsiz bişey sanıyor. sendika başkanları meydanda boş yere bağırıyor sanıyorlar. halbuki adamlar bağırarak aylık 10 binlerce dolar maaş alıyorlar. yıllık da milyonlarca dolar ikramiye üstüne. zavallı işçi de eylem yapsın dursun.
işçi temsilcilerinin elleri cebinde hergün iki saat kafadan izinli olmasına, her yıl bilmem kaç liralık elbise yardımı almasına, başkanlarının zırhlı son model araçlarla gezmesine ve bunların işçinin maaşından her ay kesilen ücretle yapıldığı, türkiye'de hemen hemen her şey gibi çıkar amaçlı kullanılan organizasyon.
ABD'de mafya ile bağlantıları ise özellikle bu ülkeniin batı eyaletlerinde bilhassa inşaat işlerinde close-shop kuralının uygulanmasıdır. Yani bir inşaat işinde orada yetkili olan sendikaya üye olmayan işçi çalıştırılamaz. Çalıştırılırsa sendika o inşaati durdurabilir. Mafya bu sendikaların içine sızarak hem italyan göçmenlerin inşaat işinde örgütlenmesini sağlamış hem de inşaat müteahhitlerinden sendikalar aracılığıyla tehdit ederek zorla para toplamıştır.
Emekçilerinin değil üyelerinin çıkarını koruyan örgütlenme. (Gerçi üyelerinin çıkarını da ne kadar korudukları tartışılır ya neyse.) Zira, bu örgütlerin amacı üyesi olan işçilerin ekonomik genişleme anında maaşlarının artmasını sağlamak, ekonomik daralma anında ise her yolu deneyip işten atılmalarını önlemektir. Bunu yaparken, verimsiz ve normal koşullarda kapatılması gereken fabrikaların yükü bütün halka mı ödetilmiş, bu nedenle binlerce kişi işsiz mi kalmış hiç umuralarında olmaz. ayrıca, dünya'da emeğin serbest dolaşımının önündeki en büyük engeldirlar.