bugün

(bkz: sarı sendika)
türkiye bir buzdolabıdır.
içine koyduğunuz şey ne kadar iyi olursa olsun, bir süre sonra bozulmaktadır.

staj yaptığım fabrikanın işçileri, staj yaptığım dönemde sendika değiştiriyordu. son derece ağır şartlar altında çalışan, zehirlenmemeleri için zorla ayran içirilen işçilerden birine, neden sendika değiştirdiklerini sordum. "bu daha iyi" dedi. "kıbrıs'ta otelleri var, her yıl kurayla 6 işçiye tatil yaptırıyorlar".

12 eylül sonrası türkiye'de faaliyet gösteren sendikalar, dönemlerinin iktidarlarıyla paralel bir çizgide yol almıştır. tüm türkiye jaguar hediye edildiği için özal'ın damadıyla dalga geçerken; sendika ağaları aynı jaguar'a binmekte gecikmemişti. jaguar'ın devede kulak olduğu tek ülke türkiye'dir.

hükümetle veya işverenle yapılan pazarlıklar kapalı kapılar ardında yapıldığı, pazarlık tarafları aynı kumaşın farklı gömlekleri olduğu için; kaybeden her zaman işçi, kazanan her zaman taraflar olmuştur. yapılan, masa etrafındaki sendika ağalarının bir sonraki seçimlerde kaçıncı sıradan aday olacağı pazarlığıdır. pazarlıklar da uzun ve çekişmeli geçer. bir haftadan önce bitmez. ankara'da neden bu kadar çok pavyon var sanıyorsunuz?

sendika demek, grev hakkı demektir. işvereni zor durumda bırakarak, istediklerini almak. son zamanlarda birkaç günlük grevler dışında doğru dürüst grev yapan sendika duydunuz mu? duyamazsınız, duyamayacaksınız. grev süresince işçinin parasını sendika ödediği için, toplanan paraları ankara pavyonlarında üç beş ağa baş başa yemek varken; grevle kimse uğraşmayacaktır.

türkiye bir buzdolabıdır.
içine konanların çoğu çürük olduğundan, sağlam olanları da kokutmaktadır.
HAK SAVUNUCULUĞUNU TÜZÜKLER ÜZERiNDEN YAPAN KURUMLARDIR. ACABA "HAKKINI SAVUNDUKLARI KESiMi BÖLEREK EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ SENDiKALAR MI YAPIYOR? DiYE SORMUŞLUĞUM VARDIR. günümüzde sendikaya üye olmak sadece bir salon hareketine dönüşmüştür. son dönemlerde bir iş başardıkları görülmemiştir, tepedekilerin ekmeğine yağ sürmekten başka.
aynı komunizm gibi rusların icadı ve toplumları kışkırtma biçimidir.

ispat mı?

ikisinin de ismi kulağa hoş gelir.

ikisinin de doktrinleri müthiş mantıklı ve uygulanabilirdir. ama icad edenler ve uygulayıcıları tarafından kesinlikle uygulanmaz.

ikisi amerika'nın en son ulaşabileceği sınıf olan işçilere direkt olarak hitab eder.

ikisi de islam düşmanıdır.
dünya da bir geçim kaynağı. emek piramidinin en altındakilerden beslenen bir yapı daha. eleştirmiyorum, hayat böyle.

bunların patagonya da olanları resmen patronlar kadar zengindir. sendikaya ait bir sürü luks otel vs, vs vardır. ne komikki oraya işçi giremez. gülüyorum lan. işçinin haberi bile yoktur.
ha bak kötüledim gibi oldu falan ama bunlar olmasa işveren daha da acımasız olur patagonyada.
lanet dünya lan bu.
bir boka yaramaz bunlar. ayda 22 tl maaşından almasını iyi bilirler.
güya işçilerin haklarını koruyan ne idüğü belirsiz oluşum. özellikle 90'lı yıllarda baya etkiliydiler. şimdilerde devlet ne derse eyvallah diyorlar. işçi paralarıyla kendi saltanatlarını kuruyorlar. türk-iş mi disk miydi hatırlamıyorum işçilerden aidat diye bir yevmiyelerini alıyorlardı. bu paralarla antalyada otel kurmuşlar fakat işçiler o otelde kalamıyorlardı nedeni ise gayet basit; otelin çok pahalı olması. bi sendika başkanıda jaguar almıştı gazetelere baya malzeme olmuştu. mantık şu: ben seni patrona karşı korurum lakin bedava değil bi parayla, iyide böyle herkesten para toplayınca sende bi nevi patron olmuyormusun? ne malum patrona beni satmadığın?
bu zamanlarda ülkemizde bolca sarılaşan, patronun kıçını yalayan sendika ağalarına sesleniyorum; hepiniz halk düşmanısınız!
sarısını, kırmızısını ve yeşilini bilmem tek bildiğim şu, her ay bir yevmiyesini kestiği işçiye 1 yılda 12 yevmiye tutarında zam alamayan sömürge, işçiden yana görünen aylarca kapalı kapı arkasında bedava kabadayılık yapıp enflasyon oranında zam alıp gövde gösterisi yaparlar, bizim salaklarda bunlara alkış tutarlar.
türkiye'de bir dönem jaguarlı başkanları ile yada (bkz: sendika ağalığı) gündeme gelen sivil toplum kuruluşlarıdır. Bununla birlikte ülkemizde işçilerin %10'undan daha azını temsil edebilmelerinden dolayı yaptırım güçleri oldukça zayıftır. Bir an önce yeni stratejiler geliştirmeleri gerekmektedir vs.
Sadece sözleşme imzalamakla kalmayıp kendine üye olanların hak ve çıkarlarını korumak için gerektiğinde meydanlara inmeyi bilen kuruluşlar olmalılar.
sadece işçiler değil, memur öğrenci ve işverenler tarafından kurulabilen sivil toplum kuruluşu.
ülkemizde sendika örgütlenmeleri %90 oranında kamu alanındadır. bunun yanında bu kamu kuruluşlarında özelleşme sonrası işçiyi patrona peşkeş çekme gibi bir görevleri de olup; memleketin en ücra köşesinde olan özelleştirme sonrası kendilerine yakın bi üniversite hocasını götürüp, konferans verdirirler. konu basittir: "işçi kardeşlerim! emekli olmayın, 4-c statüsüne geçmeyin. işimizi işyerimizi koruyalım bıdı bıdı bıdı." işçiye karşı bütün söyledikleri bu! eylem planıydı, iş güvencesini koruma planıydı hak getire

işin patron kısmında yapılan pazarlığa bizzat şahidim ki oda şöyle idi: "2014 yılında şube seçimi var, bu süreye kadar şu sayıdaki üyemize karışmayın bizi koruyun, seçimi atlattıktan sonra her türlü anlaşırız." ayda kemiksiz, darasız cebine 25.000 tl giren sendika şube ağasının * işçiyi koruma anlayışı.
arada sırada iş yerinize gelir size sorunlarınızdan bahseder ve gider. ulan gerizekalı sorunlarımı sen benden dahamı iyi bileceksin, bana çözümlerle gel dedirten, genellikle iş yerindeki en yalaka insanın temsilci seçildiği, en yukarıdan en aşağıya bi yalaka zincirinden oluşan, işverenle değil işçiyle pazarlık yapan, bu güne kadar faydasından çok zararını gördüğüm, kolay para kazanmanın yolunu bulmuş yolsuz insanların kurduğu, kenelerden oluşan topluluk. Ohhh beee!
Bana göre, işçiye sağ gösterip sol vurmaktır. iş verenin sömürdüğü yetmiyormuş gibi sendikanın da kanuni olarak sömürmesidir.
Turkiye'de sorgulanmasi gerekendir. Bu amina kodumun sendikasinin bir de on bin lira, on beş bin lira işçinin maaşından kestirip maas alan yöneticileri var, ondan sonra bu adamlar geciyo kamera karsisina, 75 milyon insanin gozunun icine baka baka soma maden ocağını övüyo, oradaki güvenlik tedbirlerinden bahsediyo, aklamaya çalışıyo. Neredeyse ölen madencileri suçlayacaklar. Amk insallah bebeginiz colugunuz cocugunuz ölür geberir bu haram paralari yerken.
devletten önce biz sikelim mantığı ile çalışan sosyal örgüt.
malum kusurları sebebiyle yerden yere vurulan örgütlerdir. fakat yönetimi işçiler tarafından seçilmektedir. hem nerede var yamyam git onları seç, hem de ağla, sendika düşmanı kesil... var mı öyle yaş dava?

işçi düşmanı oldukları için sendika karşıtı olanlara fazla lafım yok... patronsalar eyvallah.. ücretli çalışıyorlarsa zaten gerizekalıdırlar; laf anlatmaya değmez.
bir sendika siyasileşmeye başladığı an gerçek işlevini kaybetmiştir. günümüz sendikalarına dikkat edersek işçi yanında olan, gerçekten işçiyi düşünen tek bir sendika yok. ya tamamen komünist propagandalar yapılıyor ki bu ' eşitlik ' anlayışlarından ziyade körelmiş ve son derece yobaz bir yorumda yapılıyor ya da körü körüne tam anlamıyla bir hükümete uyum hali mevcut. türkiye'de adı olup anlamı olmayan bir kavram artık.
Tecrübelerime dayanaraktan siyasi bi partiden farksız çalışırlar.
beş para etmeyen tipleri, adam kılığına sokan bir muşambadır sendika. muşambayı kaldırınca görürsün ki altında sığ bir tip vardır. hiçbir zaman şaşmaz, yurt dışında nasıl işler bilmem. fakat türkiye'de bir kaç tane omurgalı sendika hariç geri kalanları aşırı derecede lüzumsuzdur.
para sömürmekten başka bir işe yaramayan kuruluş.
darbe anayasasıyla çok badireler atlatmış olsa da, 2010 referandumundan sonra iktidarın yaptığı değişikliklerle insanların birden fazla sendikaya da üye olma hakkı doğmuştur. ak parti 13 yıllık iktidarı boyunca her zaman işçilerin yanında olmuş, haklarını savunmuştur.
1982 anayasasında darbeci zihniyetin katkılarıyla icraatları daraltılmış, işçi hakkı koruma işlevi yeşilçam filmlerindeki anılarda kalan sendikalar, son yıllardaki icraatlarla çıkarılan yasalarla tekrar canlandırılıyor. seçimden sonra da ülkenin büyümesine en büyük katkıyı sağlayacak işçilerimizin yanında olacak bir iktidar konusunda şüphem yok
Sendika deyince akla hemen Nakliyat-iş Sendikası gelir. Genel Başkanı ve yöneticileri işkollarındaki ortalama işçi ücreti kadar maaş alır. Şaka değil gerçektir.
Devrimci, işçi sınıfı sendikacılığı yapan yegane sendika olduğu için sağlı sollu dört yanı puşt zulasıdır.
Binbir emekle örgütlediği 2200 işçisinin, bir gecede oldu bittiye getirilip tam toplu sözleşme aşamasında işkolu değiştirilmiştir. Maksat devrimci Nakliyat-iş'i barajın altına düşürmek, işçi Sınıfını da biricik sendikasından mahrum bırakıp keyiflerince sömürmektir.
CHP'nin "demokrat" belediye başkanlarının Nakliyat-iş Sendikası'nı gördükleri zaman öcüleştikleri bir garip örgüttür işte.

bakınız:

http://kurtuluspartisi.or...lan-isciler-geri-alinsin/