senden kaçışlarım

entry7 galeri0
    7.
  1. senden kaçışlarım sebepsiz değildi. farkındaydım bana olan tüm ilginin. ama korkuyordum... geçmişini bilmesem körü körüne inanıp güvenebilirdim sana. ama derslere de beraber girdik, yemeğe de seninle gittik, gezmeye de. en önemlisi bir arkadaş gibi anlatmıştın bana eski sevgililerini. o zaman benimde sevgilim vardı önemsemiyordum belki. ama yakınlaştığımızda korkmaya başladım. hatıraların birer birer geldi gözlerimin önüne. Dedim ki yapmış zamanında sevgililerine, bana neden yapmasın... Güvenemediğim kendimdi belki. o kadar sevilecek bir insan olmadığımı düşünüyordum.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi. o gece gözlerime derin derin baktığında anlamıştım herşeyi, başlıyorduk işte. nereye kadar gideceğini hâlen bilemediğim bir serüvenin içine giriyorduk. ama sen benden tamı tamına 3 yaş büyüktün. önemli bir şey değildi belki, ama ben içten içe ettiğim büyük lafın altından nasıl kalkacağımı düşünüyordum. "ben kendimden büyükle de küçükle de çıkmam arkadaş!!!" deyip duruyordum. Evet, büyük laf etmişim. Tükürdüğümü yalayacak kadar sevmiştim seni.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi. sen kovalamayı seviyordun, bense kaçmayı... kalbini kırmaktan korkmuyordum o zamanlar, hatta belki kızgındım sana; özellikle damarına basıyordum. sen damarına bastığım için sevdin beni, en azından olduğundan daha çok önem vermeni sağlamıştım. şimdi hâlâ bunu hatırlayıp kendimle gurur duyuyorum "seni kazandım" diye. bu küçük oyunlarımı artık oynamıyorum, oynayamıyorum belki. ama inan ki senin darılmış gözlerle bana bakmana dayanamıyorum. hani sen beni öpmeye, bana sarılmaya çalışırken saçmalayıp kızdırınca şirinlikler, şaklabanlıklar yapıyorum ya; hepsi ondan işte.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi. sinirlendiğinde beni kırmaktan korkuyordun. bir günlük izinlere çıkıyordun ya hani. ben evde, odamda kendi kendimi yiyordum o zamanlar. ama bir yandan da ulaşmamam gerekiyordu sana. biliyordum sinirlendiğinde gerçekten kırıcı olacağını; tecrübe etmiş, öğrenmiştim. bana darılıp kırıldığında olduğu gibi sinirlendiğinde de şirin gözükmeye çalıştığımda daha da sinirlendirdiğimi düşünmeye başlamakla ufak ufak kaçmaya başladım senden. hani geçen gün 'acıktım' dediğinde bekle beraber yeriz deyip arkadaşla konuşmaya başladım da sen bir şey demişsin, ben duymamışım ya. birden ortadan kaybolunca tuvalete gitti herhalde deyip 10 dakika koridorda beklemiştim seni, birden merdivenlerden çıkarken karşılayınca çok şaşırmıştım. yemek yemeye indiğini öğrendiğinde sinirlenip "tamam git" diyerek kaçtım ya senden hani, o zaman sana ilk sinirlenişimdi, gerçek anlamda ilk defa hiç düşünmeden terk etmiştim seni, defolmuştum yanında. o zaman bile haklı sen çıkmıştın.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi. ne zaman ağlamak istesem siliyordun gözyaşlarımı. ben ağlarken kimse silmemeliydi gözyaşlarımı, kendisi akıp gitsindi ama annem dahi olsa dokunmamalıydı onlara. ilk defa gözyaşının tadını merak ettiğimden beri bozmuyordum bu geleneği. sense karşında her ağladığımda dayanamayıp beni teselli etmek adına önce burnumu silmek için bir mendil uzatıyor, gözyaşlarımı ellerinle silip sarıldığında ben, hıçkırıklara teslim ediyorum son nefesimi. ta ki dayanamayıp ağzımı açıp kirli bir nefes çekene kadar...

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi çünkü biliyordum bir gün beni yüzüstü bırakıp gideceğini. belki paranoyaktım, şizofreniydim ama biliyordum işte. sen her şehir dışına çıktığında bu düşüncem kuvvetleniyordu. hiç dikkat etmedin ki telefonunun şarj durumuna, bana zaman zaman değil her zaman mesaj atıp yaşadığını duyurmaya. evet, yalnızca bir başkası ile olmandan değil ölmenden de korktum senin. ama hâlâ elinde telefon bana mesaj attığın için ilk seçenek daha kuvvetli sanki. beni bir başkası için bırakman, ya da daha kötüsü aldatman. ne kadar korktuğumu anlatamam bundan. hani daha demin korktuğum şeyler için böcek ve onuncu kattan fazla dedim ya. beni aldatırsan ne yaparım bilmiyorum. sana güvenmediğimi düşünebilirsin ama güveniyorum inan ki. ancak bu şüphe beni deli ediyor.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi, çünkü deli gibi kıskanıyordum seni. etrafında bir sürü yakın kız arkadaşın vardı. ama içlerinden bir tanesini kıskanmıştım en çok. sense beni daha da delirtmek istermiş gibi en çok onunla köşe bucak gizli gizli konuşuyordun. bir gün yine böyle bir duruma şahit olduğumda sana ve ona bağırıp kendimi rezil etmemek için okul ortasında, tuvalete gidip önce kapıya bir güzel tekme atmış, ardından da tüm sinirimi kolumdan çıkarmıştım. ısırdığım yerler morarmakla kalmadı üstüne bir hafta da zonkladı. ama gizledim senden ısırıklarımı, görmeni istemedim; ama sende görmedin zaten. görmekte istemediğin gibi işine de gelmiyordu. neden sevgilin için arkadaşlarınla konuşmaktan vazgeçesindi zaten, buna bana sen söylemiştin. zamanında hoşlandığım (hatta zamanında yakınlaştığımızda seni çatlatmak için kullanmış sayabileceğim) bir çocukla konuşmamamızı isteyebilirdin sende. ben yine de sen söylemeden uzaklaştım ondan, aman dedim, aman sevgilim rahatsız olmasın.

    senden kaçışlarım sebepsiz değildi, beni boğuyordun bazen; nefes bile alamıyordum sarfettiğin kelimeler arasında. boğuluyordum. senden kaçmak istediğimde yalnız sen değil, herkesten kaçıyordum. ve kendimi o küçük havuzun kenarında soğuktan titreyerek ve kulağımda yaşadıklarıma paralel sözler içeren şarkıyı dinlerken buluyordum. hiç kimse tarafından rahatsız edilmemeliydim o anlarda. tek bir insan sesinin kulağıma çalınması özel alanıma müdahele idi benim için. arkadaşlarım beni bulsa bile yalnız kalmak isteğimi anlıyorlardı, senin aksine. sen beni aramaya bile çıkmıyordun, hatta ortak arkadaşlarımızla yemek yemeye filan gidiyordun. bense bu özelimde kendimi dinleyip sakinleşiyordum.

    senden kaçışlarım... bir değil, iki değildi. her daraldığımda, her kırgınlığımda kaçıyordum senden. buna rağmen yine senin üzülmeni önlemeye çalışıyordum. belki yaptığım en büyük hata buydu. belki oyun oynamayı bırakmamalıydım, sseni önemsememeli kaale almalıydım. kaçan yoktu ama sen kovalatıyordun resmen kendini.

    gözlerinde o parıltıyı görmeye devam etmesem bir dakika daha yanında durmaz, çeker giderdim. bir daha da yüzüne bakan ölsündü. ama o parıltı sanki bana her şeyi anlatıyor. bana sinirlensen de, kızsan da, darılsanda biliyorum sevdiğini. zaten sen demedin mi tüm sevgililerinden sen kendin ayrıldığını, sen de bir dakika tutmazdın sevmesen. senden kaçışlarım milyonları bulacak belki ama her seferinde kendimi sıfırlayıp karşına geçeceğim. bunun gün geçtikçe ne kadar zorlaştığının farkına varsam da. ** *
    1 ...
  2. 6.
  3. kendimden de kaçabilmemi sağlasa keşke denilmesine neden olan pekte başarılı olunamayan...
    2 ...
  4. 5.
  5. çok kısa sürüyor senden kaçışlarım.
    çekim alanın dışına çıkamadan daha yere sürüyor ayaklarım.
    ne kadar uzak tutmak istesem de senle ilgili düşünceleri,
    elimde değil, ufak tefek bir sürü saçma ayrıntıyla dolu aklım.
    bir nefes almak kadar kısa belki de,
    benim sonsuza kadar gitmek kararıyla başlattığım kaçışlarım.
    zira sen bir kalp atımı mesafedeyken bana,
    nasıl kontrolü eline alıp da,
    "bitti artık" desin aklım?..
    2 ...
  6. 4.
  7. senden kaçışlarım istemediğimdi en başta. isyan ettiğim, olmamasını dilediğimdi. fakat sonra bir şey oldu, başıma gelen, olsun istemediğimdi.

    şaşırttı beni, biraz afallattı. kendime geldiğimde her şey çok uzaktın. kaçan bendim. fark, kovalayanın sen olmamasıydı. tuhaf, bir o kadar da sadeydi bu hikaye.

    olması gerekendi belki de. olması gerekene götürdü bizi. ama getirmedi. işte baştan beri söylenmek istenen farktı bu. geride hiçbir şey bırakmayan.
    1 ...
  8. 3.
  9. senden kaçışlarım beni rahatlatırdı. kısa bir süre de olsa mutlu olduğumu, senden kurtulduğumu, artık hayatımdan çıktığımı sanardım. oysa ki nasıl da yanılmışım şimdi anlıyorum.
    seni görene kadarmış senden kaçışlarım. aslında koca bir yalanmış haykırışlarım. her yerde sen varmışsın... gözlerin, nefesin varmış...
    sana dokunana kadarmış senden kaçışlarım. içimdeki o kıpırtıyı hissetmeme nedenim yanımda olmayışınmış...
    4 ...
  10. 2.
  11. senden kaçışlarımda dahi sana koştum aslında. ve bunu sen ve benden başka hiç kimse bilmedi bilmeyecek. rüzgarımdın; ben sana isteyerek boyun eğen dal. güneşimdin; ben sana her saniye adım adım yüzünü döndüren günebakan çiçeği. ruhumdun; ruhuma karşı koşan ve kavuşan klavyenin tuşlarında. anlar vardır bilirsin... "minizimize" yaşanan, "maksimize" ama çok değerli anlar. kendini keşfederek yaşa senden kaçış gibi görünen kavuşmalarımda.

    on tane papatya var içindeki sarı renkli merkez ben... aydınlan aydınlandığın kadar.**

    http://www.youtube.com/watch?v=m7jNQJQXc0k&feature=related
    4 ...
  12. 1.
  13. yorulmadan sevişmek isterdim seninle. Seviştiğimiz her bir anın bize kazandırdıkları aşk tohumları ve yeşerttiğimiz o çıplak umutlarımız. Üzerini yağmurlar örter mi acaba onların? Ya da kum fırtınaları yalayıp götürür mü onları?
    Seni sevmek için çok nedenim vardı bir zamanlar. Zavallılaştırdı bu hayat beni. Seni sevmek için çok nedenim olsa da bu zavallının sana verebilecekleri çok da sınırlı. Çok acı çekti bu yözyaşı çocuğu. Her gelişinin aslında ne kadar da uzaklaşıyor olduğunu hiç ama hiç farkedemedi. Bir kaçışın ardında çığlıklar boyu ağlayan ve paranoylaklıklarla ölümü bekleyen bir kaçışın ardında o yeşeremeyecek umutların ölü topraklarında yorgun bir beden olduğunu hiç farkedemedi.
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük