bir anda bulamamak gibi destedeki eksik valeyi.
her aşk biraz daha latince, her vişne çekirdeği biraz daha kırılmaya musait..
uyuyordun..
ağlamış meleklerle örtüm üzerini!
giderek boşalan bir tren garı şeklini alıyordum.
dokunuyordun..
biraz daha halsiz her sevişme.
sokuldukça annen oluyordum çocukluğunu okşayan.
soludukça belliki hep özlediğin,
seni terk eden o kadın oluyordum...
çürüyordum ..
dokunuyordun ıslak.
içindeki o açmayan çiçekleri, kapanmayan yaralarını kim yaptıysa o oluyordum..
sonra beni hep eksik sevildiğim yerden tamamlamaya çalışıp,
nereden kanarsam orada kabuk olur hangi adımda yorulsam orada soluk alıyordun..
aradan uzun zaman geçti..
belki birkaç gün, belki bir an..
seni bekleyecek istasyon bile bırakmazlardı bana.
aceleci, doyumsuz, kalabalık, unutkan hep kaybetmiş..
ömrüm olurdu kırık ve yorgun saçların.
uyurdun o kadınla olurdun.
ve minnet duyardım zamansız tutan migren ağrılarına..