sen,
vaktinden çok sonra gelen sevdalı bir yağmur gibisin
çisil çisil gözlerimden.
sen,
çıldırmış şairlerin titreyen mısralarında
bahsettiği o perisin.
Bir türlü ruhumdan kalbimden çikaramadiğim her animda hatirladiğim sen . Turgut Uyar' ın dediği gibi herkesin bir gideni vardir icinden bir türlü uğurlayamadiği. Sende öylesin işte
Herkes biraz daha sen!
Nereye baksam sen!
Ah yok mu sen.
Bırakıp giden sen.
Bakmaya kıyamadığın gözlerimden,
yaş akıtan sen.
Cebimdeki son parayı sana harcadığım sen!
illede sen, her şeye rağmen sen!
bile bile lades diyip, görmeden sevmeye kalkan ben;
umudumu kırmak için elinden geleni yapan, ama yine de kendince beni kırmamaya çalışan sen...
suskunluğum, dalıp gidişim, gülen yüzüm, sol yanım, ama en çok acıtanım...
hissedebiliyorum, eninde sonunda kazanan sen olacaksın.
ikinci tekil şahıs diye seslenmek de var.
herkes "sen", bense "sevgili sen" diye seslenirim.
değil mi zaten bunun artık bir anlamı kalmamıştır.
ona ancak özlem duyarım ben.
bak şimdi 3. tekil şahıs oldun sevdiceğim.
neyse ki geçmişimiz var şimdi. bir ucundan sen tutup götürmüşsün.
diğer ucu kim bilir benim aklımın neresinde.
ama yine de o geçmişi telaşsız halimizden ötürü övebiliriz şimdi.
aslında bizim sigaralarımız bile birbirine değiyordu
bir akşam sefasındaydık sen tam köşeden ince ince bakıyordun.
şimdi merak ediyorsundur sadece sahile yürüyorum
soğuk yüzüme vuruyor ama korkma
güneşin batışı içimi ısıtıyor bir yandan.
işte sende böyle bir kadınsın sevgilim
kelimelere değil, manzaraya sığarsın.