sen yoktun

entry18 galeri0
    18.
  1. madem yoktun, zaten hiç olmamışsın.
    0 ...
  2. 17.
  3. Peygamber ( s. a. v. ) sevgisinin ve özleminin kalbi tüllendirip gözleri nemlendirdiği, okuyan sesin insanı başka mevsimlere taşıdığı, ve bir cennet gününde "ve Siz ki karşımızdasınız, hamdolsun Ey Sevgililer Sevgilisi" diyebilme duâsıyla salâtu selâmlar terennüm ettiren şiirdir.
    1 ...
  4. 16.
  5. boğucu bir karanlık çöktü,
    anılarına sığındım,
    yalnız güzel olanlarına..
    kötü anılarla seni kirletmek istemedim ki.
    zaten yeterince karanlıktın,
    görmek istemedim ki...
    ben ve senin anıların,
    yani biz başbaşaydık hep...
    yalnız değildim anlayacağın.
    sevdiğin filmi izledim,
    sanki seni izledim saatlerce.
    film bitti, sen yoktun...
    kahvemi yudumladım, seversin diye.
    sanki seni içtim yudum yudum.
    kahvem bitti, sen yoktun...
    tekrar tekrar dinledim...
    karanlık aydınlığa kavuşana dek...
    nasihat gibiydi sancılı hasret
    bekledim, sen yoktun...
    parfümünü sıktım her gece,
    koynunda uyudum haberin yoktu,
    parfüm bitti ve sen yoktun.

    nasıl dayandım merak ediyor muydun?
    2 ...
  6. 15.
  7. aynı zamanda umut kaya' nın mevsimler geçerken şarkısında dile getirdiği sözdür.
    0 ...
  8. 14.
  9. siz varken yok olana sesleniştir.

    sen yoktun
    bütün çınarlar yapraklarını döktü üzüntüden
    belki gelirsin diye
    yollara bakmaktan harap oldu sardunyalar
    cam göbeği mavisi bir ışıktın belki
    belki de hüznünle sevişen bir maşuk
    sen yoktun
    ve seninle birlikte gelen her şey de yok...

    bazen uzun uzun bakardım sonunu bildiğim yollara
    biliyorsun işte bakma artık derdim kendime
    sen yoktun ve yokluğun sarhoşluğa sebep...

    neden gittiğini hiç anlamadım bir eylül akşamı
    sapsarı oldu ruhum dökülen yapraklara inat
    elinde buruşturup atabileceğin bir yürektim artık ben
    kurumuş,sararmış ve solmuş...
    sen yoktun ve yokluğun sarhoşluğa sebep...
    0 ...
  10. 13.
  11. mükkemmel bir şiir. peygamberimizin ümmetine olan sevgisini içtenlikle anlatıyor. allah razı olsun yazandan.
    3 ...
  12. 12.
  13. Bir kaç düzeltme ile aşağıdaki şekilde görünen şiirdir.
    Not:Şiir başlığını açan arkadaşın şiirini kopyalayıp bir kaç değişiklik yaptım.

    sen yoktun sultanım...
    hz.adem'deydi nurun.
    önce cenneti,
    sonra yeryüzünü şereflendirdin...
    adem nuruna affedildi.
    arafat, bu affa şahitti...

    sen yoktun, nuh'un gemisindeydi nurun,
    dalgalar yeryüzünü boğarken ,
    toprağın bağrındaki su,
    gökyüzüyle buluşurken,
    ve bu bir ilahi azap derken,
    allah nurunu taşıdı binbir sebeple,
    tufan, nurunu selamladı, edeple...

    sen yoktun,
    hz.ismail'in alnındaydı nurun,
    ibrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden,
    "rabbimiz" dedi ,
    "onlara kendi içlerinden
    senin ayetlerini okuyacak,
    kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
    onları temizleyecek bir elçi gönder"
    "amin" dedi on sekiz bin alem,
    nurunla aydılanan minicik ellerini semaya kaldırarak,
    "amin" dedi ismail.
    hira nur dağı "amin" diyerek ayağa kalktı.
    medine'den adı uhud olan bir "amin" yankılandı sevr dağı'nda.

    sen yoktun sultanım,
    hz.isa "ahmed" diye muştuladı seni,
    "alemlerin efendisi" diye sana seslendi,
    "artık ben sizinle çok söyleşmem" dedi havarilerine..
    "çünkü bu alemin reisi geliyor,
    bekleyin,ahmed geliyor,
    kainata rahmet geliyor"
    havarilerin yüzünü okşayan,
    ölüleri dirilten bir nefes oldun,
    ama sen yoktun...

    sen yoktun sultanım,
    hz.abdullah'ın alnındaydı nurun,
    başı eğik gezerdi mazlum,
    kuteyle göklerden seni sorardı,
    varaka seni arardı semada,
    anneler kızlarını hep ağlayarak sevdiler,
    ağlayarak süslediler ölüme,
    ağlayarak "hadi dayına gidiyorsun" dediler,
    sen yokken;
    canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı "dayıya gitmek."
    anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi,
    ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi,
    en son çocuk atılırken çukura,
    annesinin suretinde bir melek tuttu onu,
    ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi,
    melekler süslüyordu hira'yı,
    efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur,
    efendisine hazırlanıyordu mekke,
    alem, efendisine hazırlanıyordu,
    kainatın gözü hazreti amine'deydi,
    toprak rabbine yalvarıyordu,
    "allahım gönder artık..." diyordu,
    "gel" diye ağlıyordu mazlumlar,gözleri semada...

    ve bir gelişin vardı ya rasulallah,
    bir inişin vardı yeryüzüne...
    önünde cebrail,
    ardında yalın kılıç melekler,
    bir inişin vardı yeryüzüne,
    yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de,
    öksüzler annelerine sarıldı doya doya...

    sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini,
    herşey sus pus olmuştu,
    "hadi" diyordu yıldızlar , "hadi" diyordu ay,
    kainat bir isim duymak istiyordu,
    ve bir ses yükseldi amine'nin evinden;
    muhammed!!!
    karanlıklar aydınlığa bıraktı yerini,
    muhammed!!!
    melekler öptü o nurdan ellerini,
    muhammed!!!
    seni yaratan allah'a kurbanız ey dürr-i yekta,
    sana o adı veren rahmana kurbanız...

    artık sen vardın,
    susuz topraklara rahmet indi seninle,
    annenden sonra annen halime sevindi seninle,
    yağmura mı ihtiyaç var?
    kaldır şehadet parmağını,
    yağmurları salsın allah,
    sonra tut ağacın yaprağını,
    köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün allah,
    yeterki sen iste,
    sen iste ya rasulallah,
    de ki "ben kimim?"
    dağlar taşlar dile gelsin,
    dilsiz çocuklar ellerinden tutup ,
    "ente rasulallah" desin...

    sen vardın,
    bedir kârdı,
    uhut dardı,
    hendek yardı,
    yiğitlerin vardı,
    ölmek için yarışan yiğitlerin...

    hele bir enes'in vardı senin,
    uhud ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına;
    "niye burda oturuyorsunuz?" diye sormuştu,
    onlar da;
    "peki o öldükten sonra ,yaşayıp ta ne yapacaksınız?
    "kalkın ve o'nun gibi ölün" demişti
    ve savaşın en yoğun olduğu yerde şehit düşmüştü,
    hem de ne şehit, ey nebi,
    vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi,
    kız kardeşi parmaklarından tanıdı o'nu.

    musab bin umeyr'in vardı senin,
    uhut'ta sancağını taşıyan,
    öyle bir aşkla sana bağlıydı ki,
    allah o gün melekleri musab'ın suretinde indirdi.

    ebu hureyre'n vardı,
    acıkınca mescidin önünde durur,sana bakardı,
    sen anlardın,
    "ya ebahir,gel" derdin.

    ve sen gittin,
    bir gidişle gittin
    ardında hüznün kaldı,
    hasretin kaldı göklerde,
    bilal ezan okuyamaz oldu.
    ne zaman teşebbüs etse,
    muhammad rasulullah demeye,
    dizleri üstüne çöker, kendinden geçerdi

    sonra günler ay,
    aylar yıl oldu,
    ve asırlar oldu,
    sensizliğe açtık gözlerimizi,
    ama sen bırakmazsın bizi,
    sen varsın ey şehitler sultanı,
    sen varsın!
    bir şehit bile ölmezken,
    sana nasıl yok deriz?
    ebu talip şam'a giderken, devesinin önüne geçip,
    "beni burada kime bırakıp gidiyorsun" demiştin,
    "ne anam var ne babam"
    ebu talip bırakmamıştı bu yüzden.

    sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya rasullalah!
    bırakma bizi ki, allah ;
    "sen onların içindeyken,onlara azap edecek değiliz" buyuruyor,
    bırakma bizi...
    hayatı seninle öğretti rahman,
    kulluğu seninle tanıdık,duayı senden öğrendik sevgili,
    hz ömer, umre için senden izin isteyince;
    "kardeşcik" dedin ona,
    "kardeşcik,duanda bana da yer ayırır mısın?"
    bizler ömer değiliz ama,
    bütün dualarımız senin için.

    ey rabbimiz,
    rasulünü anışımızdan haberdar et,
    o'na binler salat,binler selam,
    habibine makam-ı mahmut u ver,
    o'na vesileyi ilet,
    o'nu refik-i ala ya yükselt,
    bizi de affet.
    o'nun hatrına affet,
    zatının hatrına affet...

    not: bu entrynin neden bu kadar olumsuzlandığını bir türlü anlayamadım.
    3 ...
  14. 11.
  15. murat göğebakan'ın yorumladığı çok güzel bir şarkı.

    --spoiler--

    Ey sevgili yanan yüregimi bir kez olsun bilebilseydin
    Ey sevgili senin için akan gözyaları görebilseydin
    Ey sevgili senin için yazdıgım aşk dolu sözlerini duyabilseydin
    Geceyi kaplayan sensizligin için bir umut olup gelebilseydin
    Ey sevgili inanki inan varlıgımın diregi sensizligin gözyaşı çaresizligin yangını
    Ve inanki inan sen yoktun sen yoktun inanki SEN YOKTUN

    --spoiler--
    1 ...
  16. 10.
  17. d. ali erzincanlının çok güzel bir şiiridir.
    1 ...
  18. 9.
  19. 8.
  20. ben ordaydım ve gözlerim hep seni aradı
    ama sen yoktun
    herkes gibi herşey gibi...
    0 ...
  21. 7.
  22. kar kesti yolu
    sen yoktun.
    oturdum karşına dizüstü
    seyrettim yüzünü
    gözlerim kapalı.

    gemiler geçmiyor, uçaklar uçmuyor
    sen yoktun.
    karşında duvara dayanmıştım
    konuştum, konuştum, konuştum
    ağzımı açmadım.

    sen yoktun,
    ellerimle dokundum sana
    ellerim yüzümdeydi.

    nazım hikmet ran
    3 ...
  23. 6.
  24. "anneler kız çocuklarını hep ağlayarak sevdiler
    ağlayarak süslediler ölüme
    ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler
    sen yokken sultanım,
    canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
    anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi,
    ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi
    en son çocuk atılırken çukura
    annesinin suretinde bir melek tuttu onu
    ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi
    melekler süslüyordu hira\'yı"
    2 ...
  25. 5.
  26. 4.
  27. cennete girmek için için araya adam sokmaya çalışan birey.
    "bizi de affet
    o\'nun hatrına affet
    zatının hatrına affet......"
    diyerek, inceden, rüşvete giren yazar*
    1 ...
  28. 3.
  29. kalbinde iman kırıntısı olan müslüman bir kişinin kuvvetle muhtemel gözlerinden yaşlar süzülerek dinleyeceği muhteşem şiir. selat ve selam o'nun üzerine olsun...
    5 ...
  30. 2.
  31. 1.
  32. muhteşem bir dursun ali erzincanlı şiiri .... okunmaz,dinlenir ama buyrun sözleri yinede ;

    sen yoktun sultanım...
    hz.adem deydi nurun.
    önce cenneti,
    sonra yeryüzünü şereflendirdin..
    adem nuruna affedildi.
    arafat,bu affa şahitti..

    sen yoktun ,nuh un gemisindeydi nurun,
    dalgalar yeryüzünü boğarken ,
    toprağın bağrındaki su,
    gökyüzüyle buluşurken
    ve bu bir ilahi azap derken,
    allah nurunu taşıdı binbir sebeple
    tufan,nurunu selamladı edeple

    sen yoktun,
    hz.ismail in alnındaydı nurun,
    ibrahimi bir dua yükseldi kimsesiz çöllerden
    \'rabbimiz\' dedi ,
    \'onlara kendi içlerinden
    senin ayetlerini okuyacak,
    kitap ve hikmeti öğretecek onlara,
    onları temizleyecek bir elçi gönder,
    amin dedi on sekiz bin alem,
    nurunla aydılanan minicik ellerini semaya kaldırarak
    amin dedi ismail.
    hira nur dağı amin diyerek ayağa kalktı.
    medine\'den adı uhud olan bir amin yankılandı sevr dağında

    sen yoktun.
    hz.isa \'ahmed\' diye muştuladı seni
    alemlerin efendisi diye seslendi sana
    artık ben sizinle çok söyleşmem,dedi havarilerine..
    çünkü bu alemin reisi geliyor,
    bekleyin,ahmed geliyor.
    kainata rahmet geliyor
    havarilerin yüzünü okşayan
    ölüleri dirilten bir nefes oldun
    ama sen yoktun..

    sen yoktun sultanım,
    hz.abdullah\'ın alnındaydı nurun,
    başı eğik gezerdi mazlum
    kuteyle göklerden seni sorardı,
    varaka seni arardı semada
    anneler kızlarını hep ağlayarak sevdiler
    ağlayarak süslediler ölüme
    ağlayarak hadi dayına gidiyorsun dediler
    sen yokken,
    canlı canlı toprağa gömülmenin adıydı dayıya gitmek.
    anne yüreğinin çıldırtan çaresizliğiydi,
    ve yavrusunun ölüme gidişini seyretmesiydi
    en son çocuk atılırken çukura
    annesinin suretinde bir melek tuttu onu
    ve tebessüm ederek hira nur dağını gösterdi
    melekler süslüyordu hira\'yı
    efendisine hazırlanıyordu cebel-i nur
    efendisine hazırlanıyordu mekke
    alem,efendisine hazırlanıyordu
    kainatın gözü amine deydi
    toprak rabbine yalvarıyordu
    allahım gönder artık diyordu
    gel diyo ağlıyordu mazlumlar,gözleri semada

    ve bir gelişin vardı ya rasulallah
    bir inişin vardı yeryüzüne..
    önünde cebrail
    ardında yalın kılıç melekler
    bir inişin vardı yeryüzüne
    yetimler en huzurlu geceyi geçirdi belki de
    öksüzler annelerine sarıldı doya doya

    sonra bir sessizlik kapladı seher vaktini
    herşey sus pus olmuştu
    hadi diyordu yıldızlar , hadi diyordu ay
    kainat bir isim duymak istiyordu
    ve bir ses yükseldi amine\'nin evinden;
    muhammed!!
    melekler öptü o nurdan ellerini
    muhammed!!
    seni yaratan allah\'a kurbanız ey dürr-i yekta
    sana o adı veren rahmana kurbanız

    artık sen vardın
    susuz topraklara rahmet indi seninle
    annenden sonra annen halime sevindi seninle,
    yağmura mı ihtiyaç var?
    kaldır şehadet parmağını,
    yağmurları salsın allah,
    sonra tut ağacın yaprağını
    köklerini çıkarttırıp yanında yürütsün allah
    yeterki sen iste,
    sen iste ya rasulallah
    deki ben kimim?
    dağlar taşlar dile gelsin
    dilsiz çocuklar ellerinden tutup
    \'ente rasulallah\' desin

    sen vardın
    bedir kardı
    uhut dardı
    hendek yardı
    yiğitlerin vardı
    ölmek için yarışan yiğitler

    hele bir enesin vardı senin
    enes bin malik
    uhud ta öldüğünü duyunca arkadaşlarına,
    \'niye burda oturuyorsunuz?\' demişti
    onlar da
    \'allah ın resulü öldürülmüş\' deyince
    enes kükremiş ;
    \'peki o öldükten sonra ,yaşayıp ta ne yapacaksınız
    kalkın ve o\'nun gibi ölün\' demişti
    ve savaşın en yoğun olduğu yerlerde şehit düşmüştü
    hem de ne şehit ey nebi,
    vücudu yaralardan tanınmaz haldeydi
    kız kardeşi parmaklarından tanıdı o\'nu

    musab bin umeyr\'in vardı senin,
    uhut ta sancağını taşıyan
    öyle bir aşkla sana bağlıydı ki
    allah o gün melekleri musab ın suretinde indirdi

    ebu hureyren vardı
    acıkınca mescidin önünde durur,sana bakardı
    sen anlardın,
    \'ya ebahir,gel\' derdin

    ve sen gittin
    bir gidişle gittin
    ardında hüznün kaldı
    hasretin kaldı göklerde
    bilal ezan okuyamaz oldu
    ne zaman teşebbüs etse
    muhammad rasulullah demeye,
    dizleri üstüne çöker,kendinden geçerdi

    sonra günler ay,
    aylar yıl oldu
    ve asırlar oldu
    sensizliğe açtık gözlerimizi
    ama sen bırakmazsın bizi
    sen varsın ey şehitler sultanı
    sen varsın!
    bir şehit bile ölmezken
    sana nasıl yok deriz
    ebu talip şam'a giderken
    \'beni burada kime bırakıp gidiyorsun\' demiştin
    \'ne anam var ne babam\'
    ebu talip bırakmamıştı bu yüzden

    sensizliğin ızdırabıyla inleyen ümmetini kime bırakıp gidiyorsun ya rasullalah!
    bırakma bizi ki,allah ;
    \'sen onların içindeyken,onlara azap edecek değiliz\' buyuruyor
    bırakma bizi
    hayatı seninle öğretti rahman
    kulluğu seninle tanıdık,duayı senden öğrendik sevgili
    hz ömer umre için senden izin isteyince
    \'kardeşcik\' dedin ona,
    \'kardeşcik,duanda bana da yer ayırır mısın?\'
    bizler ömer değiliz ama
    bütün dualarımız senin için

    ey rabbimiz,
    rasulünü anışımızdan haberdar et,
    o'na binler salat,binler selam
    habibine makam-ı mahmut u ver
    o\'na vesileyi ilet
    o\'nu refik-i ala ya yükselt
    bizi de affet
    o\'nun hatrına affet
    zatının hatrına affet......
    14 ...
© 2025 uludağ sözlük