karının kültür seviyesine göre naif ve kibarca yapılan iltifatlardan daha fazla işe yarar. bi çekiciliğin varsa tabi. bir kadına romantikçe yaklaştığında geri dönüş almak bir hafta sürüyor. gündelik leş hayatının arasında bi an kafada şimşekler beliriyor. "premsesss mi olcam ben şimdi kiieee.." lütfen olsun çünkü'lü karikatür işte. gece bu durumun kafada çözümlenmesi, sabahına yapılan kahvaltıda daha soylu tavırlar, aynada daha güzel ve asil görünme çabaları. o gün göt içeriden kalkarken dışarıya karşı daha ağırbaşlı, hanım hanımcık tavırlar yansıtılması falan derken bir hafta bu psikolojiye alışma süreciyle geçer. bir hafta sonra filmlerdeki gibi bir aşk yaşamaya hazır hale gelen prensesle sidik yarışı başlar. eğer gerçek bir prenses değilse bir haftadan önceye randevu vermez. verse de gelmez. orada da şey devreye giriyor, "bakalım ne yapacak, seviyosa şeyyapması lazım..." erkeğin de bu arada beklerken dili sarkmaya başlar artık. koy götüne desen iş olmayacak, koymasan maymuna döneceksin. o yüzden beylik laflar ederken dikkatli olmakta fayda var. böyle şeyleri hak eden çok az kadın var, onlar da yalnız değil.
ama sen ne kadar güzel bir karısın demek öyle mi. içinde prenses tribine yer bırakmayacak kadar net ve sonuç odaklı. karıyı çıkışta kaburgasından dürtüp "amua goyuum gah hadi iki bi şeyler içek" deyip sonrasında kalpleri ısıtan sıcacık bir kahkahayla özür dileyip durumu açıkladıktan sonra bir şeyler içmeye götürmeyi denemek çok daha çözümcü. prenses falan yok yani. her an ayaklar için leğende sıcak su isteyecekmişcesine romantik bi hava. ne naz ne niyaz. lord muyuz amk, film mi bu naz çekek.
yani,
sözün özü kadına prenses gibi davranmak lazımdır amma sizin olduktan sonra.