Münihte oldugum su 44 günlük süre icinde cok duydugum sözdür. Niye diye sordugumda : Kara olmadigimi beyaz tenli oldugumu, acik fikirli oldugumu, almanca aksanimin kaba olmadigini, kibar bir sekilde konusup davrandigimi söylediler genel olarak.
Bu bana birkac sonuc cikartti. Yabancilara göre (cogunluk almanlar) biz kara tenli kara kasli kara gözlü, gittigimiz ortami kirleten, kaba insanlariz. Ben de onlara bu ön yarginin dogru olmadigini, buraya gelen insanlarin cogu 1970 türkiyesinden gelen egitimsiz kisiler oldugunu anlatmaya calistim. Gayette hak verdiler. Birkac gevura farkli bakis acisi verdigim icin mutluyum.
Ancak Hauptbahnhof tarafindaki türk mahallelerini gördügümde tam da anlattiklari gibi türklerle karsilastim. Benim almanyada tanidigim akraba, es, dostla bunlarin alakasi yoktu. Almanlar da benim profesör olan kuzenimi degil bunlari örnek aliyor türk olarak. Islerine öyle geliyor belki de. Ama tüm almanlar degil cogu alman diyeyim.
Ve ispanyollar. Onlar da hepimizin kara tenli oldugunu düsünüyorlar. Tüm ispanyol arkadaslarim beni basta italyan zannettiler bu yüzden. Ancak onlarin almanlar gibi ön yargilari yoktu. Ayni bizler gibi cok sicak kanli insanlar.
bir kürt olarak farklı bir versiyonuyla sürekli muhatap olduğum, içimde acı ve buruk bir hisle birlikte istemsiz bir öfkeye sebebiyet veren çok tuhaf bir durum.
arkadaş artık nasıl bir algı, nasıl bir izlenim oluşturduysa kürtler, çık işin içinden çıkabilirsen. vesselam artık şu yaradılanı severim, yaradandan ötürü ya da geçmişini sikerün ırkından dolayı zihniyetini bir tarafa bırakıp tüm insanlar toplaşıp çıplak bir halde sevişsek daha yararlı olacaktır insanlık adına.*
(bkz: muhabbeti boka bağlamak)
bir gerçekten denilenleri olan, bir de karizma yapmak için, ''bana italyan diyolardı olm'' cuları olan cümle.
evet yurtdışında gerçekten de kimi tipler olur, kafalarında canlandırdıkları türk tipiyle kesinlikle bağdaştıramazlar, ki ingiltere gibi bir yerde bile, türkler yani biz, afganlıların arasında yaşamaktadır. kimsenin belirli bir kalıba oturtulmamasının gerekli olduğu şu dünyada, özellikle bizleri hala öyle görmeleri de, sol gözlerine yumruk demektir.
10 arkadaşımdan 3-4 tanesinin sorusu bu şekilde oluyor. Ninemin ninesinin ninesinin 1. dünya savaşında ingiliz askerleriyle umarım bir münasebeti olmamıştır diyerekten hayatıma devam ediyorum efenim.
bu tanımlamayı bana yapan türk olmayan insanlara ''safkan türküm'' diyorum. o esnada suratlarındaki darmadağın olmuş ifadeyi izlemek çok hoş oluyor. bunu diyen insanlar genellikle çirkin veya siyasi saplantıları olan insanlar. yakışıklı veya güzel türk görmeye tahammülleri yok bu zavallıların.
sık sık duyduğum, türk kızı diyince akılda uyanan fiziksel ve karakter özelliklerin ne olduğunu bildiğim için de her duyduğumda kendimle gurur duyduğum sözdür.
günün herhangi bir saatinde duyabileceğiniz bir söz.
şahsımın da sık sık duyduğu bir cümledir, fransızlara benzetirler nedense. ama bunda benim suçum yoktur. o yüzden bu itiraftan sonra kalkıp bana "niye türklere benzemiyosun lan sen" diyenleri de pek anlamıyorum.
uzun saçlı sakallı bi adamsanız biraz da rahat bir tipseniz yurtdışında karşılaşabileceğiniz soru. Ne yazık ki insanların kafalarındaki türk imajı çok fena...
cümleyi "dillendiren" (ow yea!) türk de olabilir yabancı da. ama ülkenin içler acısı halini yanlışlıkla da olsa yabancının gözüyle görmüş olmak gerçekten iğrenç bir his...
sizinle siz türkçe konuşmanıza rağmen hala yabancı olduğunuzu sanıp ısrarla ingilizce konuşmaya çalışırlar, sultanahmet'te giydiğiniz formaya laf atarlar, yolda yürürken sevgilinize laf atarlar, sürekli kazıklamaya çalışırlar, bütün yabancılar bile sizi yabancı sanıp adres sorar...
...avrupa şampiyonası döneminde taksimde bbc benimle röportaj yaptı a.k.! yeter (sosyal patlama).
-sen hiç türklere benzemiyosun lan johnson.
*What the fuck are you telling?
-Ne biliyim oğlum öyle derler ya?
*Son, this isn't funny..
-tamam lan tamam..., goyuncopluyon mu?
*Siktir lan artık yeter, iyiki adımız cansın.
yabancılar üzerinde bırakılan izlenimin pek de tatmin edici olmadığını belgeler niteliktedir zira, insanların genel eğilimi anlatılandan çok görülene ve yaşanana inanmak şeklindedir.
bizler,
ilke olarak tatmin etmekten çok tatmin olmayı benimsediğimizden bu sonucu çok da yadırgamamak gerektir.